kapat

29.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Hayatı roman gibi
18 yılını cezaevinde geçiren Yener Kurum'un peşini kötü kader dışarıda da bırakmadı; önce eşini fuhuş yaparken yakaladı sonra da hırsızlıkla suçlandı...

CİNAYET ve gasp... Hüküm yaftasında yazan suçlarıydı Yener Kurum'un. "Mecburdum" diyerek kendini savunduğu davanın sonunda 18 yıl hapse mahkum edilmişti... Her mahkumun, cezaevinden "dış dünyaya" ilk adımı attığında söylediği gibi o da, "Yeni bir hayata başlıyorum" demişti.

Bundan böyle; suç, ceza, hapis ya da benzer hiçbir kavram olmayacaktı yaşantısında. Geç de olsa, 40 yaşlarına gelmişti, bir aile kuracak, çoluk çocuğa karışacaktı. Ama önce, eli ekmek tutmalıydı. Madem ki, bakacağı insanlar olacaktı, onların geleceğini güvenceye almalıydı.

TAKSİCİ OLDU
Eğitimi yoktu, herhangi bir zanaatı da yoktu. Dört duvar arasında yıllarını geçirmeden önce, direksiyon sallamışlığı vardı ya epeyce, taksicilik yapmaya karar verdi. Ama taksi plakası, ateş pahasıydı. Yener Kurum da böylece yüzlerce "korsan"lardan biri oluverdi. İstanbul'un trafiğinde kaçak çalışan bir taksi şoförüydü o artık.

Çok geçmeden, boyu boyuna, yaşı yaşına uygun bir kadın da buldu kendine. Hemen nikah masasına oturdu onunla birlikte. Nuran'dı bu kadının adı. Eli yüzü düzgünce, iyi yürekli, bir kadına benziyordu doğrusu. Çok geçmeden o da çalışmaya başladı. Evlere gidip yaşlılara, düşkünlere bakıcılık yapıyordu. Böylece geçinip gitmeye başladılar. Bir de kızları oldu, mütevazı mutluluklarını taçlandıran; adını "Ecem" koydular.

Fakat, günler günleri kovaladı, Nuran Hanım'ın öyle göründüğü gibi biri olmadığı ortaya çıkıverdi. Beylikdüzü'nde bir evde fuhuş yaparken yakalanınca; tartışmalar, kavgalar, gürültüler patlak verdi. Evleri huzur bulunacak bir yuva olmaktan çok uzaktı artık. En sonunda Nuran Kurum, kızı Ecem i de aldığı gibi gitti evden, sırra kadem bastı. Yener Bey, peşine düştü karısıyla kızının. Nuran'ı affetmeye hazırdı. Yeter ki akşamları sıcak bir eve girsin, çocuğunun cıvıl cıvıl sesiyle karşılaşsın, bir sıcak çorba yudumlasındı. En sonunda, bir evde bakıcılık yaparken buldu onu. Yine namusuyla çalışıyordu ya, içi gururla doydu. Birlikte oturdular, biraz konuştular. Galiba işler yoluna giriyordu.

HIRSIZLIKLA SUÇLANDI
Ama, yine olmadı. Yener Kurum, birkaç gün içinde sıyrıldı hayallerinden. Bu kez, eşini ziyaret ettiği evden hırsızlık yapmakla, evsahibi başkomiserin cüzdanını çalmakla suçlanıyordu. Böylece yine sanık sandalyesine oturdu Yener Kurum. Yine yargılandı, yine mahkeme koridorlarını arşınladı. Fakat bu kez sonuç farklıydı, beraat etmişti.

EHLİYETİNDEN DE OLDU
Ama son darbeyi ehliyeti elinden alınınca yedi. Söylemiyordu, belki haksızdı ama sonuçta o ekmek parasından olmuştu. Savcılıktan cumhurbaşkanlığına kadar gönderdiği birçok dilekçede anlatmak istedi mağduriyetini: "Çalışmak zorundayım, yine cezaevine düşmek istemiyorum."

ŞEFİK DİNÇ


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır