Ege'yi iki kez aşan sözcükler..
Bu yazıya kaynak olan faksın tarihi 24 eylül 1997!.. Alır almaz "Çok önemli" diye saklamışım.. Ama öyle saklamışım ki, kendim bile bulamadım, geçen gün tesadüfen tozlu bir dosyanın içine dalana kadar.. 1997 eylülünde Atina'da idim, 15 gün için.. Dünya Atletizm Şampiyonasını izlemek üzere..
Venos Zaharidias Şekeroğlu ve dostları ile orda tanıştım. Bir akşam birlikte yemeğe çıktık..
İstanbul'dan göçen kardeşlerimizinden Şekeroğlu..
Söz döndü dolaştı, bu iki ulusun nasıl birbiri içine girdiğine geldi..
İş kız alıp vermekle kalmamış.. Yemekler, içkiler, danslar, şarkılarla kültür alıp vererek devam etmiş.. Hele dil.. Hele dil.. Ege'nin bu yanından oraya giden sözcükler var.. Sevda.. Yapı.. Duvar gibi..
O yandan bu yana gelen sözcükler de var.. Irgat.. Çelebi.. Erkete gibi..
Şekeroğlu dedi ki.. "Bir de gidip gelen sözcükler var.."
Merakla baktım..
"Mesela" dedi..
Kalidromion rumca imiş.. Biz almış kaldırım yapmışız.. Bizden tekrar rumcaya, kalderimi diye gitmiş..
Yani kendi kalidromionlarını bizim aracılığımızla kalderimi yapmışlar..
"Başka örnek var mı" dedim..
"Ben size fakslarım" dedi, Şekeroğlu..
O sözünü tuttu, ben faksı kaybettim..
İşte Şekeroğlu'nun derlediği, Ege'yi gidiş/ dönüş iki kez geçen birkaç sözcük..
İlki eski Yunanca, ikincisi, bizdeki hali, üçüncüsü, bizden Yunana dönüşte yeni Yunanca şekli..
İpodromos, bodrum, budrumi.
Karpus, karpuz, karpuzi.
Kalamos, kalem, kalimi.
Afthendis, efendi, efendis.
Symposion, cümbüş, cumbusi.
difter, defter, defteri.
***
Şimdi faksı bana tam da bu sıralar bulduran ilahi güce bakın..
Türk- Yunan dostluğu, hem de bu defa yıllardır, düşmanlığı körükleyen Dışişleri Bakanlığı düzeyinde oluşur ve Ege'nin iki yanında keyif dolu umutlar yeşerirken, bu iki ulusun nasıl ayrışması güç kaynaştığını gösteren sözcükler, tozlu dosyadan çıkıveriyor..
Türkler ve Rumlar, içlerinde dost ve kardeş iki ulustur. Gittiğim her Yunan gezisinde Türk olmanın keyfini yaşadım. Edindiğim dostlar bana hep kendi evimde olduğum izlenimini verdiler.. Bizdeki kafatasçıların, Yunan benzerlerinin karşıma hiç çıkmayışı benim şansım olduğu kadar, sayılarının da azlığıdır.
Ben uluslarımızın dostluğuna inanırım.
Bu iki ulus dost.. Bu iki devlet de dost oldu mu, Orta Doğu ve Balkanlarda müthiş bir güç doğar..
Bu gücün doğmasını yıllardır engelleyenlerin oyunlarına gelmeyen birer Dışişleri Bakanı var, her iki ülkede de.. Bu fırsatı kullanmak gerek..
Yeri geldi, İsmail Cem'e bir özür borcum var..
Tanıdığım en güvercin adamdı.. Bu ülkedeki şahinlerin lideri Ecevit'in Dış Bakanı olunca bir iki eylemine bakıp "Sen de mi Brütüs" demiştim.. Acele etmeyip sabretsem, İsmail Cem'in her adımını nasıl dikkatli, nasıl diplomatça attığını, her iki tarafın da tam güvenini kazandıktan sonra, dostluk elini uzattığını, sırayla görecekmişim.. Ege'de sınırların kalkacağı günlerin yakın olduğunu hisseder gibiyim!..
Bilvesile selam Şekeroğlu..
Doğup büyüdüğün İstanbul'a yerin düşerse, beni ara olur mu?.. Beraber bakalım, ne kalmış geriye..
Hakan & Utku'dan Bayram Keyfi
(Bir Kahvehane.. Masa başında oturan iki koyun.. Ellerinde tespihler.. İkisi de delikanlı koyun. Bu sırada kahvehanenin radyosunda.. "Yaradana Kurban Yaradana" çalmaktadır. Koyunlar itiraz ederler..)
-Ya kapatın şu müziği be!.. İçimiz karardı.. Allah Allah.. Bulamadınız mı başka şarkı?!
-Hakikaten haa! "Yaradana Kurban'mış!!
-Ulan geldi yine şu Kurban Bayramı be!! Bakalım bu sene nasıl yırtıcaz?!
-Bedelli çıkacakmış..Bi bacağı kestirip kurtuluyormuşsun..
-Yok hocam bana gelmez. Hem ondan sonra bedelli bitince üç bacakla hamama gitmek de zor olur.
-Doğru valla. Şeytan diyor kaç yurtdışına icabında..
-He valla!! Arabistan'a kaçalım.. -Salak!! Tam yerini buldun be anam.. Bravo!! Sen en iyisi Hindistan'a kaç. Orada inek kesmek yasak..
-İyi dedin ha.. Ah ulan bende şans olsa anamın karnından inek doğardım. Babam da anamı deşerdi tabbii.."Kimden ulan bu velet?!..diye..
-İnek dedin de bizim sarıkız geçende kocasını bir buzağıyla yakalamış.
-Vay sübyancı vay.. bi de öküz altında buzağı arama derler..
-Neyse boşverelim elalemin derdini de asıl biz n'apıcaz?
-En iyisi batıya gidelim.. Onlarda öyle koyun kesmek falan yok..
-Doğru valla
-Kabahat bizde olum.. Yıllardır ne koçlar gitti bu yolda. Bir delikanlı da çıkıp "Hüooop yeter ulan kesmeyin bizi.." demiyor ki!! Koyun milletiz oğlum biz. Bilinçlenemedik bir türlü. "Bütün dünya koyunları birleşin" Ama kafa yok ki.. Aslında sallandıracan bir iki koyunu Taksim'de kendi bacağından bak nasıl adam oluyoruz.
-He valla!! Hele bu bayramı da geçirelim. Sonra doğru yurtdışı
-Doğru dedin.. Gene en iyisini biz yaptık bakma.. Sürüden yırtıp bu kahveye geldik. Sürüde kalsaydık belki de şimdiye çoktan helvamızı yiyorlardı.
-Ne helvası olum?!.. Kavurmamızı yiyorlardı.
(Bu sırada içeriye telaşla başka bir koyun girer..)
-Koşuuunn.... Koçum Cezmi'yi kesiyorlar.. Yetişin abiler..
-Nee?! Koçum Cezmi haa..
-Yettik abii ..Fırla..
(Yerlerinden telaşla fırlarlar.. Kahveden koşarak çıkarlar. Az sonra bizim iki delikanlı koyun pazarda diğer koyunlarla aynı sürüdedir. Söylenmektedirler.)
-Ulan nasıl düştük biz bu tufaya! Koyun değiliz olum biz.. eşeğiz eşşek.. hemen dolduruşa geldik. -Ne bilelim abi herif çift taraflı çalışıyormuş.. -Dolduruşa getirdi bizi.. Sattı bizi adi..
hakanutku@hotmail.com
Pazar Neşesi
Fıkramız Los Angeles'ten, Kazım'dan..
Bir gurup dünya çapında bilim adamı, uzun uğraşlar, çabalar sonunda, randevuyla, Tanrı katına çıkma izni almışlar..
Çıkar çıkmaz da geliş sebeblerini anlatmışlar:
"Biz dünyalıların artık size ihtiyacı yok. Biz her hastalığı tedavi ediyor, insanları kopyalıyor, organları yeniliyor, yaşam yaratabiliyoruz.. Siz kendinize bir başka dünya bulun, bizi bırakın!.."
"Gayet güzel" demiş, Tanrı.. "Ama bana gerçekten ihtiyacınız kalmadığını kanıtlamak için bir insan yaratın da görelim bakalım.. Benim asırlar önce Adem'i yarattığım gibi.."
"Tamam" demiş, bilim adamlarının lideri.. Eğilmiş, yerden bir avuç toprak almış..
"Yooo.. Olmaz.." diye itiraz etmiş Tanrı.. "Kendi toprağından.. Kendi toprağından alacaksın!."
SEVDİĞİM LAFLAR
"Alışkanlıkların zincirleri, önce
duyulmayacak kadar hafif, sonra
kırılmayacak kadar güçlü olurlar."
Benjamin Disraeli (Teşekkürler Yasemin)
EĞER
.. öğrendiğin en değerli şeyin ne olduğunu sorsalar, ne yanıt verirdin?.
.. mafya tarafından kaçırılmış olsanız ve bir dakika sınırı ile tek telefon izni verilse, kimi arardınız?. .. bugün mevcut yasalardan birini değiştirme, ya da tümüyle iptal etme hakkınız olsaydı (Tam da zamanı ya) hangisini seçerdiniz?.
BİZİM DUVAR
"Erbakan "Kendim için birşey istiyorsam namerdim" diyor. Demirel de bu durumda, "5+5 olmazsa kadayıfın altı iyice kızaracak" der herhalde..."
Hakan&Utku