İKİ hafta öncesine kadar her şey olağandı Karabulut ailesi için. Çorlu'daki mütevazı evlerinde yaşayıp gidiyorlardı. Sonra İstanbul'daki anneanneden haber geldi. "Tek başına sıkıldım burada. D.'yı yanıma gönderin. Biraz benimle kalsın, can yoldaşı olsun bana" diyordu. Daha doğal ne olabilirdi ki...
Sevinçle hazırlandı küçük kız. İstanbul'a gidecekti. Çorlu'dan yüzlerce kat daha büyük ve renkli olan kente gidecekti. Hazırlanıp çıktı yola...
Anneannesi Hediye güleryüzle karşıladı onu. Sevinç içindeydi...
Ama anneannesi, "Şimdi onlara söylersek bir sürü sorun çıkar. Biz gider geliriz bir çırpıda. Zaten fazla kalmayacağız" deyince fazla itiraz edemedi...
Saatler süren yolculuğun ardından Rize'ye vardıklarında onları "bir adam" karşıladı. D. tanımıyordu onu ama hallerine bakılırsa anneannesi ile o adam çok "sıkıfıkı" idi. Hep beraber yola çıktılar. Kentten uzaklaşmaya başladıklarında ürperdi yüreği. Korkuyla anneannesinin kulağına eğilip, "Nereye gidiyoruz?" diye sordu fısıldayarak. "Yok bir şey. Uyumana bak" cevabını alınca büzüldü olduğu yerde.
Sonunda bir dağ evine geldiler. Titreyen bacaklarıyla eşikten adımını atarken başına gelecekler içine doğmuştu sanki. Anneannesi yemek hazırlama bahanesiyle içeri mutfağa gidince, o ana kadar onunla hiç ilgilenmiyor gibi görünen adam yanaşıverdi yanına. 12 yaşındaki bir çocuk için anlamsız şeyler fısıldıyordu ona. "Sana bilezikler, kolyeler, altınlar alırım. Nikah kıyarım" diyordu. D. korkuyla anneannesinin yanına koştu. Dili döndüğünce şikayet etmeye çalıştı adamı ama sonra, anneannesindeki umursamazlığı farketti dehşet içinde.
D. korkunç bir tuzağa düşürülmüştü. Dudaklarında pis bir gülümseme ile ardından gelen adam bir hayvan gibi atıldı üzerine. Anneannesi ise bulundukları yerden çıkmakla yetindi. Tam iki hafta böyle sürüp gitti. Hediye Çelik sevgilisi Bahri Bayraktar'ı elinde tutabilmek için torunu D.'yı sevgilisine peşkeş çekmişti. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi üçü birlikte İstanbul'a dönmüşlerdi.
Aynı günlerde Çorlu'da ise büyük bir telaş ve korku vardı. D.'dan haber alamayan ailesi peşine düşmüştü küçük kızın. Yer yarılmış da içine girmişlerdi sanki. Sonra birilerinin aklına anneannenin Çatalca civarındaki evi geldi. Oraya gitmiş olabilirlerdi...