Dinçkök nasıl masrafa girdi!

Konuşacak öyle çok konuları vardı ki, önceki gün Meclis Toplantısı'nın yapıldığı İstanbul Sanayi Odası'nın Odakule salonundaki resim sergisi bir iki sanayici dışında kimsenin dikkatini çekmedi.

Yurt ve Dünya ile Bilim Sanat Galerileri'nin sahibi Nevzat Metin tarafından düzenlenen sergilerin 6'ncısıydı. Birbirinden değerli ressamlara ait resimlerle duvarlar bezenmişti. Nevzat Metin üzgündü, çünkü bir yıla yakın bir süredir düzenlenen sergilerle bugüne kadar sadece bir sanayici ilgilenmişti. Cem Ofset'in sahibi Oktay Duran, Bayram Gümüş'e ait bir "dua" resmini 6 bin dolar vererek satın almıştı.

İstanbul Sanayi Odası da, her sergiden biri sergileme bedeli olmak üzere 2 adet resim satın alıyordu. Böylece İSO yavaş yavaş kendi koleksiyonunu da oluşturmaya başlıyordu.

İki resim 7500 dolar
Gelelim Dinçkök'e. Ne olduysa Dinçkök'e "resimleri farkettiniz mi" diye sorduktan sonra oldu. İSO'nun uzun bir süredir Meclis Başkanlığı görevini sürdüren Ömer Dinçkök'le resimler üzerine başlayan sohbetimiz iki resmi satın almasıyla sonuçlandı. Dinçkök'ü masrafa sokmuştuk ama Nevzat Metin çok mutluydu. Nihayet başka bir sanayici daha resimlerle ilgilenmişti.

Dinçkök daha da mutluydu. Çünkü dediğine göre uzun zamandır çok istemesine rağmen resim satın almamıştı. Pek çok sergi daveti geliyordu ancak bir türlü vakit ayıramıyordu. Oysa bu kez sergi ayağına gelmişti. Her ne kadar "sizin sayenizde bu resimleri satın alıyorum" dese de resme olan hayranlığının etkisinde kalmıştı Dinçkök. Zaten resimleri sergilenen ressamların bir çoğunu tanıyordu.

Ressam Kezban Arca Batıbeki'ne ait resimleri çok uzaktan bakarak hemen tanıyan Dinçkök, yanında fotoğrafı çekilen tabloyu 1500 dolara satın aldı.

Sergideki turumuz devam ediyordu. Dinçkök bu kez Ertuğrul Ateş'e ait resimlerin yanında durdu ve onların arasında bir seçim yapmaya çalıştı. Beğendiği tabloda Nuh'un gemisi konu ediliyordu ve fiyatı da 6 bin dolardı. Dinçkök çok beğendiği bu resmi de satın aldı ve kendi deyimiyle "mütevazı" olan koleksiyonuna iki resim daha kazandırmanın mutluluğunu yaşadı.

Sanayicilikte 50 yıla aşkın bir geçmişi olan Akkök Grubu'nun kurucusu Raif Dinçkök'ün iki oğlundan biri olan Ömer Dinçkök, her ne kadar çok yoğun bir iş hayatının içinde olsa da soluklandığı dar vakitleri güzelleştirmeyi biliyordu.

9 günlük tatil öfkesi
İSO'nun Şubat ayı Meclis Toplantısının flaşı pek yoktu denebilir. İstikrar programının iki ayı değerlendiriliyordu ve aslında enflasyonun hedeflenenden yüksek çıkmasının yarattığı bir endişe dalgası yayılıyordu ama yine de ne olursa olsun "program desteklenmeli" deniyordu.

Ancak, sanayicileri böyle bir dönemde tatilin 9 güne çıkarılması ve bir de buna enerji mazereti sunulması çileden çıkarmaya yetmişti. Tanar Plastik Kalem Sanayii'nin sahibi Sadık Tanrıöver, Mart ayınının tatil yüzünden kaybedildiğini, arkasından cumhurbaşkanlığı seçimleri geldiğini ve yılın 7'nci ayına kadar pek bir hayır göremediğini dile getirirken, pek çok sanayicinin Tanrıöver'e katıldığı göze çarptı.

Başkan Dinçkök'ün toplantıyı kapatırken söylediği, "Enerji gibi bir mazereti öne sürüyorlar. Oysa biz çalışmak ve üretmek istiyoruz. İşte idare edenle idare edilen arasındaki felsefe farkı bu" sözleri salondaki pek çok işadamına "evet" dedirtiyordu. Enflasyonun düşürülmesi için üretimin artması gerekiyordu, yavaşlatılması değil.

Bir duayenin vedası
Bülent Eczacıbaşı, "O bir duayen" dedi. "54 yılını verdiği kimya sanayiine yaptıkları unutulmaz." Konuştuğum diğer işadamları Şahap Kocatopçu, Ömer Dinçkök ve diğerleri de öyle düşünüyorlardı. Bahsedilen kişi ömrünü kimya sanayiine vermiş ve Kimya Sanayicileri Derneği'ni de kurmuş olan Alber Bilen'di. Bilen, dernek başkanlığından ayrıldığını açıkladı. Önceki akşam onuruna bir kokteyl düzenlendi. Dernek, başkanlığı Timur Erk'e devreden Bilen'i Onursal Başkan yaptı. "Türk Sanayinde Kırk Zorlu Yıl" "Sanayinin içinden Görüş ve Düşünceler" isimli kitapları bulunan Alber Bilen, 1963 yılında Türk Henkel'in kuruluşunu da yapmıştı.