kapat

25.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Diyarbakır yine bulutlu

Tam Güneydoğu kandan şiddetten ve düşmanlıktan arınıp güzel aydınlık günlere kavuşacak diye umutlanırken, Diyarbakır caddelerinde yine öfkeli insanlar birikiyor. Biz o öfkeli insanların seçime, demokrasiye, barışçı çözüme inanmalarını; dağa değil seçim sandığına yönelmelerini istiyoruz. Ama o insanların seçim sandığından çıkardıkları liderlerini cezaevine yollayarak umutlarını mahvediyor, öfkelerini arttırıyoruz...

Diyarbakır'ın bulutların arasından sıyrılan güneşi görmesiyle kaybetmesi bir oluyor. Gökyüzü yine bulutlarla kaplı.. Hava fırtınalı...

***

Cumhurbaşkanından başbakana ve dışişleri bakanına kadar herkes bu olayda da her zamanki tekerlemeyi tekrarlıyorlar: Yargı bağımsızdır, karışamayız...

Bu ülkeye dün gelmiş bir kişi için son derece makul bir açıklama... Ama bizler için; yani bu tekerlemenin en çok da yargının siyasileştiği zamanlarda başvurulan bir tekerleme olduğunu sayısız deneyle bilen insanlar için anlamsız ve sıkıcı bir geçiştirme cümlesinden başka bir şey değil.

Belediye başkanları yasalar üstü değildir elbette. Ama yasanın ruhuna vakıf olanlar, yargılamanın hürriyeti kısıtlamadan yapılmasının kural, tutuklu olarak yapılmasının istisna olduğunu da iyi bilirler. Sanığın gözaltına alınması ya da tutuklu yargılanması ancak kaçma, iz kaybettirme, delilleri karartma gibi hallerde uygulanır. Hele hele söz konusu kişiler, milyonların güvenini kazanarak göreve gelmiş belediye başkanları ise, yargının da halkın bu güvenine itibar etmesi beklenir. Sürekli göz önünde yaşadıkları için kaçmaları, iz kaybettirmeleri söz konusu olmadığına göre, tutuklu yargılama kararının ardında başka niyetler olduğu gelir akla. Bu "başka niyetleri"i yalnızca biz değli, yabancı konuklarımız da görüyor. Bir AB büyükelçisi The New York Times'daki demecinde "Türkiye ile Avrupa arasındaki diyalogu bozmak isteyen güçlerden ve bu güçlerin her yerde olduklarından..." söz ediyor.

***

Şimdi HADEP'in Avrupa'daki siyasi temaslarına bozulanlar, bunu milli gurur meselesi yapanlar, hatta işi "düşmanlarla işbirliği" suçlamasına kadar vardıranlar, bu ülkede demokrasinin Tanzimat'tan beri hep dış dinamiklerin etkisiyle genişlediği gerçeğinin insanların bilincinden silinmesini istiyorlar besbelli ki...

Evet, HADEP epey bir zamandır Türkiye'den çok Batılı ülkeleri muhatap kabul edip onlar üzerinden politika yapmaya çalışıyor. İçerde, yıllardır Kürt meselesinin siyasileşmesi için gereken kanalların açılması yönünde yapılan bunca uyarının hiç bir etki yaratmadan geçip gitmesinin nasıl bir etki yaratması bekleniyordu ki? Çözümü "dışarda" aramaktan başka? Hele hele artık dünyanın içi-dışı kalmamışsa...

Şimdi gelelim meselenin öbür yanına...

Türkiye'de demokrasinin genişlemesi ve Kürt hareketi üzerindeki baskının kalkması için Avrupa ülkeleri kanalıyla baskı oluşturmaya çalışmak bir siyasi partinin hakkıdır.

Hakkı olmayan şey, bu temasların PKK'ya uzanmasıdır. Yasal bir siyasi parti temsilcisinin gidip Avrupa'da PKK'nın önde gelen adamlarıyla buluşması, onlardan akıl alması ya da akıl vermesidir meşru ve yasal olmayan...

Eğer iddia doğruysa ve bu yapıldıysa, HADEP, aylardır demokratik kamuoyunun kendilerine yaptığı uyarılardan, tavsiye ve hatta ricalardan hiç bir ders almamış demektir. Türkiye'de Kürt meselesinin meşru zemine taşınması, siyasi temsile kavuşması için ilk şartın PKK'yla araya sınır çizmek olduğunu hâlâ idrak etmemiş demektir.

Kürt siyasetçiler bu halkın PKK'yı affetmesinin mümkün olmadığını kabul etmedikçe; Kürt meselesinin siyasileşmesinden PKK'nın siyasileşmesini anlamaktan ve bunun için çalışmaktan vazgeçmedikçe ve kurulan legal kuruluşlar "PKK'nın devamı" görünümünden kurtulmadıkça Güneydoğu'nun güneşli günlere kavuşması zor görünüyor.

Yanlışlar tek taraflı değil, çift taraflı... Ve galiba asıl çözüm Diyarbakır'daki öfkeli insanların meselenin "öbür tarafını" da görmeye başlamalarından geçiyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır