SOSYAL HASTALIK
Rekabetin nihai amaç olmadığını, asıl amacın tüketicinin kaliteli mal ve hizmeti en uygun fiyata alabileceği ortamın yaratılması olduğunu belirten Müftüoğlu, Rekabet Kurulu'nun, enflasyonu düşürme programı içindeki yerini şöyle tanımladı:

"Enflasyonun bizatihi kendisi rekabet koşullarını bozan, üretimden, tüketime hatta kaynak dağılımına kadar yayılan bir hastalık durumu. Ekonomiler durup dururken enflasyon yaratmaz, bu hastalık dışardan enjekte edilir. Önce ekonomik hastalık olarak başlar ardından sosyal, kültürel hatta politik hastalığa dönüşür. Türkiye'de durum budur. Bu nedenle Türkiye'de enflasyonla mücadele ekonomik olmanın yanında kültürel, politik ve sosyal mücadeleyi gerektiriyor."

Okan MÜDERRİSOĞLU

KURUL NE YAPACAK?
"Enflasyon ne kadar düşük olursa rekabetin etkisi o kadar artar. Enflasyon ne kadar artarsa rekabetçi piyasa özelliği o kadar azalır" diyen Müftüoğlu, Rekabet Kurulu'nun önümüzdeki dönemde izleyeceği stratejiyi şöyle özetledi:

"Enflasyonla mücadele, rekabetle ulaşılması amaçlanan hedefe de uygundur. Kaynak dağılımında etkinlik ve rekabetle, enflasyonla mücadelede de sonuç alınır.

Reel büyümenin sınırı vardır ama enflasyonun sınırı yoktur. Eğer enflasyonla mücadele kararlılığı varsa ve bu kararlılık korunabiliyorsa, etkin rekabet ortamı sayesinde bu mücadelenin başarıya ulaşma şansı artar.

Enflasyonla mücadele kapsamında döviz fiyatının önceden belirlenmesi gibi bir uygulama daha büyük bir hastalıkla mücadele için hoşgörülebilir. Döviz çıpası kabul edilebilir ama bunu bir kazığa bağlamamak lazım. Rekabetçi piyasa ekonomisini sağlama ve aynı anda enflasyonu düşürme adına bazı durumlarda fiyat belirleme politikalarına başvurulabilir ama yine de dikkatli olmak gerekir. Rekabet Kurulu olarak, enflasyonla mücadele açısından yasamızla verilen görevleri yerine getirmede etkin olacağız. Özellikle, teşebbüslerin anlaşmalı fiyat tayini ya da hakim durumu kötüye kullanmaları gibi olayların karşısında duracağız."