kapat

12.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Söz Paşa'da

Herkes konuştu... Ve şimdi söz Genelkurmay eski Başkanı, DYP Kilis Milletvekili, emekli Orgeneral Doğan Güreş'te.

- Paşam... Nedir bu silah... Kayıp silah işi?

- Önce şunu belirteyim... Ben Vali'yi tanımıyorum. (Salih Şarman'ı) Ayrıca, silah alımına hükümet izin vermiş... Onun da dışındayım.

- Neden dışındasınız?

- OHAL böyle işliyor... Genelkurmay ile ilişiği yok.

- Karar mekanizmasında Genelkurmay'ın hiç mi yeri yok.

- Mekanizma Hükümet... İçişleri... OHAL.

ZİNCİR
- Sayın Güreş "devreye" siz hiç girmediniz mi?

- Girmez olur muyum?

- Nasıl girdiniz?

- OHAL'e rağmen, bu işte rol almamın sebebi şuydu... Sayın Demirel çok iyi bilirler... Memleket elden gidiyordu.

- Sizin "girişiniz" nasıl oldu?

- Dedim ki... Madem, böyle bir mücadele var... Bari, eğitim benden geçsin... Stratejiyi, taktiği ben belirleyim... Denetimi ben yapayım.

- Ve "zincire" siz de girdiniz.

- Zincirde, yasal olarak yerim yok... Ama Sayın Demirel, Başbakan'dı... Sonra, Cumhurbaşkanı oldu... Konuyu birlikte göğüsledik.

- Konuyu "birlikte" göğüslerken... Silah alımı işi...

- Hayır. Alımdan haberim yok... Zaten alım işinde Sayın Demirel de yok... Çankaya'da idi.

JANDARMA
- Hükümet... Veya OHAL... Size hiç "silah alımı" diye bir konu açmadı mı?

- Hayır.

- Size sorulsaydı ne derdiniz?

- Hayır diyecek halim yok.

- TV'ler gösterdi... Silahlara ne diyorsunuz?

- Ağır silahlar değil... Kaleşnikof... 400-500 metre atar... Bizim G-3 daha iyidir.

- Başka?

- El bombası... Bildiğin bomba.

- Başka?

- RPG-7 roketi... Bizim, lav silahının karşılığı... İşin içine bakıyorum, Jandarma da girmiş... "Zimmetimde" diyor.

ZİMMET MAKAMI
- Doğan Paşam, Jandarma, "silah alımında" var mı?

- Sanmıyorum.

- Jandarma, size rağmen... Sizden habersiz... Bu konularda rol oynayabilir mi?

- Jandarma, İçişleri ile çalışıyor... Tabii.. Olabilir... Tabii, konu silah olunca... "Başka yerden" gelenler de var.

- Nereden?

- Irak'ta yakalanan silahlar... Hep kullanıldı.

- Başka?

- Doğu Almanya'dan dünyanın kaleşnikofunu aldık.

- Siz mi aldınız?

- Doğu Almanya dağıldı... Onların Genelkurmay Başkanı ile konuştum... Aldık.

- Alıp, ne yaptınız?

- Köy korucularına dağıttık.

- Zimmet?

- Devlete giren, devletten çıkan her şeyin zimmeti vardır... Ama bu konularda, zimmet makamı ben değildim.

HİZBULLAH
- Sayın Güreş... O dönemde, büyük bir macadele verilirken... Hizbullah'ı hiç duymadınız mı?

- Duydum.

- Nasıl duydunuz?

- İki, üç kez kulağıma geldi... Ama tehlike olarak PKK yüzde 99 ise... Hizbullah, binde bir ölçüsündeydi... O şekilde duydum.

"BİLEMEM"
- Efendim, gelelim yine şu silah işine.

- Bilgim yok ki.

- Hiç mi?

- Vali "hükümetten emir... Yetki aldığını" söylüyor.

- Konu size uzaktan, yakından... Dolaylı da olsa... Hiç gelmedi mi?

- Eğer OHAL bana sorsaydı... "İhtiyacım var, alacağım, ne diyorsunuz?" diye... Hayır demezdim.

- Paşam, bazı silahlar kayıp.

- Günlerdir yazılıyor. Ben de okuyorum.

- Silahlar nerede?

- Bilemem.

"HAREKETE GEÇTİK"
- Doğan Paşam... O günlere dönecek olursak...

- Dönelim. Sayın Demirel, başbakanlık görevini Sayın Mesut Yılmaz'dan aldılar... Sayın Demirel ile oturup, konuştuk... Ve harekete geçtik.

- Demirel ile neler knonuştunuz?

- Terör tırmanıyor... Törörle mücadeleyi kim yapıyor?

- Polis... Jandarma... Paşam.

- Doğru... Bunu konuştuk... Ama nasıl konuştuk?

- Nasıl konuştunuz?

- Polisin toplam sayısı (bölgede) 12 bin... 13 bin... Bazı kazalarda polis de yok... Ayrıca... Polisin, dağa çıkacak eğitimi yok.

- Jandarma'nın?

- Jandarma'nın sayısı... Zaten, Türkiye'de kaç Jandarma var?... Şimdi, sayı söyleyemem yanlış olur... Yani, o da az.

ÖZEL MÜCADELE
- Sayın Güreş, siz "Başbakan Demirel"e ne dediniz?.. Demirel size ne dedi?

- Şunu konuştuk... "Diğer kuvvetlerden" destek verelim... Askerimizi yani... Onları, özel mücadele eğitiminden geçirelim.

- Sonra?

- Sayın Demirel "ihtiyacınız" diye sordu... Helikopter istedim... Derhal Skorsky'ler alındı.

- Sonra?

- Bölgedeki 20 bin... 30 bin güç, bir anda 200 bine çıkarıldı... Yani, alanın her yerine dağıldık... Timler, en iyi şekilde eğitildi... Asker, attığını vuruyordu... Yoksa... O tarihe kadar... Dağlar, onlarındı. (PKK'nın)

- Ve mesafe alınmaya başlandı.

- Taktik ve strateji ile... Yoksa... Çok kötü durumdaydık.

SORUMSUZ SORUMLU
- Doğan Paşam... Konuştuğumuz dönemde, asker ile siyasetin... Siyasetçinin ilişkisi?

- Herkes, askere destek verdi... Medya verdi... Siyaset destekledi.

- Sizin "konumunuz" neydi?

- Sorumsuz sorumlu.

- Ne demek o?

- Sayın Demirel ile konuştuk... Ben dedim ki, Sayın Başbakan... Sıkıyönetim ilan ederseniz, ben daha rahat hareket ederim... Fakat, biliyorum... Sıkıyönetim istemezsiniz... Ayrıca, Meclis'ten geçirmeniz de kolay değil.

- Sonra?

- Başbakan Demirel'e bunları söyledim... Yani durumum şu... Hem sıkıyönetim yok... Ve hem de ben, devredeyim... Kendime "sorumsuz sorumlu" unvanını yakıştırdım. Değilse, sorumlu olabilmem için sıkıyönetim gerekliydi.

DURUMDAN VAZİFE
- Doğan Paşam, yani durumdan vazife çıkardınız.

- Elbette... Vatan tehlikeye girince, ne yapacaksın? Yetkili olan OHAL... Fakat ben jandarmanın yanı sıra Kara Kuvvetleri'ni de devreye soktum... Hatta, ilk defa Hava Kuvvetleri'ni.

- Sayın Güreş... Silah alınıyor, bilginiz yok... Sonra kayboluyor.

- Gerçekten bilgim yok... Ben duysam... Anında Milli Güvenlik Kurulu'na götürürdüm... Başka maksatla kullanıldığını bilsem... Anında harekete geçerim.

- Paşam... Bunca yıl, bu işlerin içindesiniz. Silah nasıl kaybolur? Nasıl "başkasının" eline geçer?

- Köy korucusu... Tabii hepsi değil... Çatışmada, silahı bırakıp, kaçıyor... Veya satıyor... Duyduk...

- Ne yaptınız?

- Derhal mahkemeye.

ZİRVE
- Paşam, o dönemde "zirve" nasıldı?

- Sayın Demirel önce Başbakan'dı... Sonra Cumhurbaşkanı... Sayın Demirel, Sayın Çiller ve ben... Çok iyi bir üçlüydük... Bazen dörtlü... Beşli...

- Dört kim?

- İçişleri Bakanı İsmet Sezgin.

- Beş?

- Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin.

- Devletin zirvesi uyumluydu yani?

- Hem de nasıl.. O uyum olmasaydı, bu sonuç alınır mıydı?.. Ben dört Başbakan'la çalıştım... Akbulut, Mesut Bey, Tansu Hanım ve şimdiki Cumhurbaşkanımız... Ayrıca iki Cumhurbaşkanı ile çalıştım.

- Bunun bir döneminde "sorumsuz sorumlu" sıfatıyla...

- Bak, ne diyeceğim... Terör bir ara "kuzeye" yöneldi... Ama orada OHAL yok ki... Sayın Demirel ile konuştum... Sorumluluğu ikimiz de sırtımıza aldık... Ve yürüdük... Başka ne yapabilirdik?

MEVSİM
Emekli Orgeneral Güreş biraz rahatsız.

"Mevsim rahatsızlığı."

"Hasta haliyle" ne sorduysak, yanıt verdi.

Ve sonunda...

Dedi ki:

- Yeminle söyleyeyim, silah satın alınmasından haberim yok... Ama sorulsaydı... İtiraz etmezdim.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır