Dilin kemiği...
İşte... iftira, döndü dolaştı, İsmet Sezgin'e de bulaştı.
Ne edüğü belirsiz bir sebeple 300 bin dolar almış... mış...
Hediye saatler kabul etmiş... miş.
Kim diyor?
Yakalayıp ta Ukrayna'dan getirilen bir kanun kaçağı.
Biz İsmet abi'yi iyi tanıdığımız için bu lâflara inanmayız... Ama az tanıyanları ne yapacağız?
Ya acaba mı diye bir şüphe doğarsa bazı kafalarda... Tertemiz geçen 40 yıllık bir siyasi hayatın karşılığı bu mu?
İnsan karalamak çok kolaylaştı.
Kirlenmemiş yer bırakmamaya sanki yemin etmişiz... Türkiye'deki en acımasız silâh iftira.
*
Ama Ankara, son yıllarda o kadar kötü sınav verdi ki siyasetçileri karalamak gayet olağan.
Çünkü karşılıklı leke sürmeye onlar kendi aralarında başladılar ilk.
Kötü bir çığır açıldı.
Kim kime kızıyorsa çamur attı... Hattâ beğenmediği gazetelere ve gazetecilere en ağır suçlamalar, yine siyasetçilerden geldi.
Devletin tepesinde böyle hafiflikler olursa, Mafya'nın çenesi durur mu?
Elbet itibarlı suç ortakları arayacaklardır kendilerine... Cepheyi genişleteceklerdir.
Piyango İsmet Sezgin'e çıkmış.
Başkasına da çıkabilirdi... Hattâ daha da inandırıcı olabilirdi... Bereket İsmet abi'nin ismi olunca, herkes güldü geçti.
*
Ben İsmet abi'yi siyaset hayatında zaman zaman eleştirmiş bir yazarım.
Demokrat yapısına (kendimce) uygun bulmadığım pozisyonlarda onu görürsem, yarın da eleştiririm.
Ama şerefine ve namusuna sürülen bir leke karşısında susamam. Eğer susarsam ben Rauf Tamer olmam.
İsmet Sezgin'e atılan iftira, kendi ailemize atılmış gibi rencide etti bizi...
Beklerdik ki, sırf kendi partisi'nden değil, başta ilk göz ağrısı DYP olmak üzere bütün siyasi partiler tepki göstersin.
Böyle günlerde birbirinize sahip çıkmazsanız, yarın PKK bile ağzını açar, oraya buraya leke sürer... O sürmese bile o'na atfen sürülür, sürdürülür...
Daha önce olmadı mı zaten... bir hatırlayın.
......
Netice: Üzülme İsmet abi... biz seni tanıyoruz... Tanımayanlara da anlatırız.