Modacýlýkta çok para var..

Bunu söylememin bir sebebi de moda dergileridir.. Nisa kýsmýný rahat býrakmayýp sürekli kýþkýrtýrlar.. Onlarýn aklýna uyanlar da "Köyden þehire inse bir fukara kýzý, inci yakut ister mercan beðenmez.." hallerine düþerler..

Gecenin bir vakti telefon "zýýýýrrr" etti.. "Hayýrdýr inþallah.." deyip açtýk.. Kýzým yurtdýþýnda.. Londra'da okuyor, arayan o.. Huyumuzu bildiðinden saat geceyarýsýndan sonra 03.00 veya 04.00 farketmez.. Caný istedi mi arar..

Özlediðini söyler, diller döker.. Her nedense beni özlemesi ile parasýnýn bitmesi hep ayný tarihlere denk gelir..

***

Bu sefer derdi para deðil.. Okuluyla baþý dertte.. Bu yýl bitirecek, hocalarýndan biri üç yüz tane özel çizim istemiþ.. Özel çizimin tamamý kýyafet üzerine..

Niye kýyafet, diyecek olursanýz kýzým orada "stilistlik" üzerine eðitim görüyor.. Stilistlik malžm, moda mühendisliði.. O sebepten kýlýk kýyafet çalýþýyorlar..

Bilmediðim dersler..
Aslýnda okulun ne öðrettiðini de tam anlamýþ deðilim.. Mesela marmelat dersi de var.. Koltuk kaplama dersi de.. Tabii ben dilimin döndüðünce ifade ediyorum.. O derslerin mutlaka teknik adlarý vardýr..

Marmelat dersinde meyveyi þekerli suyla kaynatýp, marmelat yapmasýný öðreniyorlar.. Koltuk dersinde koltuk kaplamayý belliyorlar.. Perde dikiyorlar.. Kot pantolon dikiyorlar.. Ev dekorasyonu yapýyorlar..

Bir tek düðünlerde göbek atmýyorlar..

Kýsmetse bu yýl bitirecek, biz daha okulun adýný belleyemedik.. Londra'nýn bilmem ne mektebi.. Okulun baþka dallarý da var.. Mesela iþletme bölümü.. Popçu Mustafa Sandal o bölümde okuyordu..

Gerçi þu sýrada asker, bitirip bitirmediðini bilmiyorum.. Belki kaydýný dondurdu.. Belki de okul yönetimi bestelerine dayanamayýp o bölümü kapattý.. Okula dair bildiðim en net þey paralý olmasý.. Bir de çocuðunu okutmak isteyen velilere kýzdýklarýndan onlarý ders ücretlerine sürekli zam yaparak cezalandýrmalarý..

Kýzým telefonda "Baba yaa!" diye inledi.. "Üç yüz tane kýyafet tasarýmý istiyorlar yaa!"

Bu kuþak "Yaaa!" uzatmasýný, noktalama iþareti yerine kullandýðýndan hemen her cümlesi böyle bitiyor..

Benden Osmanlý'da kadýn kýyafetleri konusunda resimli kitaplar istiyor.. Benim bildiðim bu konuda doðru dürüst bir tek çalýþma var o da Taha Toros'un.. Baþka birþey yok.. Taha Bey'in kitabýný bulup yollama sözü verdik..

Kýzýmýn eðitimi konusunda geçmiþ sabýkalarým yüzünden biraz suçluluk hissettiðimizden elhak yerine de getirdik.. Ne sabýkasý, diye soracak olursanýz "sayýsý tek olmadýðýndan" bir solukta "Ýþte filanca.." diyemem..

Ama aklýmdan hiç çýkmayan biri var.. Ýlkokullar yeni ders yýlýna baþlýyor.. Biz de kýzý giydirip ailece okuluna götürdük.. Bayrak töreni filan yapýlacak, biz de arkalarýna dikilip manevi destek vereceðiz..

Dedesi ile anneannesi, hatta teyzesi dahi geldi.. Veliler çocuklarýnýn elinden tutmuþ, sýnýflarýný buluyor, onlarý sýraya sokuyor..

Özüm de veli sayýldýðýmdan gayrete gelip kýzýn eline yapýþtým.. Sýnýflarýn saf tuttuðu yere götürdüm.. Aile arkadan hallerimizi gururla seyrediyor.. Velilerden birine "Ýkinci sýnýflar nerede?" diye sordum..

Yerini gösterdiler.. Kýzýmý orada sýraya soktum.. Lakin ben kýzý sýraya sokuyorum o dýþarý çýkýp baþka yere gitmeye çalýþýyor.. Ben sýrada dursun diye iteledikçe o dýþarýya çýkma mücadelesi veriyor.. Bir yandan da;

- "Benim sýnýfým burasý deðil.." diye itiraz ediyor..

- "Kýzým inat etme, uslu dur.. Babalar nerede durulacaðýný bilir.." diyorum, sýradan fýrtmasýn diye de adliyeye mevcutlu götürülmüþ mahkžm gibi tepesinde dikiliyorum..

Çocuk çabuk büyür..
Koca okulun bahçesinde kýzýyla boðuþan tek veli benim.. Kýz aðlamaya baþladý, herkes çocuða sertlik yaptýðýmý düþündüðünden bana ters ters bakýyor.. Ben ise aðlamasýný eðitim sistemine muhalefet olarak yorumladýðýmdan, aldýrmýyorum..

O sýrada annesi hýþýmla geldi.. Kýzý elimden kaptýðý gibi götürdü, üçüncü sýnýflarýn arasýna soktu..

Meðer bizim kýz o yýl üçe geçmiþ ama bana hala civciv gibi görünüyor..

Ailenin yanýna süklüm püklüm döndük.. Ne kadar ilgili bir baba olduðumuza dair en verilmeyecek açýðý vermiþiz.. Karekteri titretmemek lazým.. Ortaya "Çocuklar ne çabuk büyüyor.." türünden geyik replikler yuvarlýyorum ama kimsenin kulak astýðý yok..

Sicilimiz bir kere daha bozulmuþ.. Ne söylersek söyleyelim "itirafçýlýktan.." öteye gidemiyoruz..

***

Kýzýmýn eðitimine gösterdiðim hassasiyet iþte bu olaydan kaynaklanýyor.. Ýngiltere'deki okula giderken de aðýrlýðýmý koydum.. Bölüm seçme konusunda kararsýzdý.. Ben "moda mühendisliði"nde ýsrar ettim..

Neden derseniz bereketli iþtir..

- "Kýzým.." dedim.. "Modacýlýkta iyi para var.. Modacý kýsmý eline bir zengin karýsý düþmesin.. Göðsü nakýþ nakýþ iþli tavus kuþuna benzetmeden býrakmaz.."

Biz dil döküyoruz ama kýzýn gönlü de zaten bu daldaymýþ.. Sadece moda sektörüne dair tariflerimden aþaðýlama mânâsý çýkardýðýndan kýzýyor "Ne ilgisi var baba yaaaa!" diye itiraz ediyor..

O kýzdýkça ben "Önce tüydü, boncuktu nakýþlarsýn.. Sonra modasý geçti, deyip tüyünü yolarak ayrýca para kazanýrsýn.."

Kýza nasihat olsun diyerek bunlarý diyorum ama modaya dair bir takýntým yok.. Þahsen "Giyim ile meydan olmaz, vur kantara tart güzeli.." siyaseti güdenlerdenim..

Benimki eðitimi teþvik..

Bir iki aya kadar bitiyor okulu.. Ýstanbul'a gelip mesleðini icra edecek herhalde.. Modacýlýk talimine ihtimal benden baþlayacak..

- "Acemi nalbant zenaatini fukara eþeðinde bellermiþ.." lafýný bildiðimden içime þimdiden bir korku düþtü..