Terör insanı şerler arasında ehven tercihine razı eder. Kayıp silâhlar konusunda böyle bir dileğin duacısı durumuna düştük.
Malum, 1994'te Batman Valisi Şarman, dönemin Başbakanı Çiller'in oluru ile kurduğu özel birliği donatmak için 2,6 milyon dolarlık silâh ithal izni almıştı.
Bu eski defter, Hizbullah'ın silâh depoları ele geçirilmeye başlayınca açıldı. Yakalanan silâhların "o silâhlar" olup olmadığı şüphesi mideleri bulandırdı.
Çünkü "bu silâhlar, o silâhlarsa" Hizbullah'ın devletçe korunduğu yolundaki savlar kuvvet kazanacaktı.
PKK'ya karşı elde edilen başarının ardında ne olduğuna kimse pek aldırmıyor. Yeter ki başarı olsun. Nitekim dönemin Asayiş Bölge Komutanı olan emekli Korgeneral Hasan Kundakçı bunu teyit ediyor:
"Özel birliğin açılışına bütün siyasiler, yetkililer geldi. O zaman herkes destekliyordu."
Şimdi PKK yok, Hizbullah var.
Ve kafaları şu ihtimal meşgul ediyor:
"PKK'yı yenmek için millet parası ile alınan silâhlar, dönüp dolaşıp Hizbullah'ın elinde millete ve devlete mi çevrildi?"
Jandarma, ithal silâhların kendilerine verilen kısmının eksiksiz olarak zimmetlerinde olduğunu açıkladı. Bu silâhlar, 2 milyon dolarlık ilk parti. Sorun 507 bin dolarlık ikinci partide.. Bunların kaydı bulunmuyor.
İki ihtimal var:
Ya gümrüğün kaydına girmeden sokuldu bunlar ya da ithal edilmiş gibi gösterilip getirilmedi, yarım milyon dolar buharlaştırıldı.
Dönemin gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler "Batman Valiliği, kayıtlarda bulunmayan 507 bin dolarlık ithalat için kapatma yazısı istemiş ancak Gümrük Teşkilatı bu belgeyi vermemiş. Yani alınmayan silahı alındı gibi göstermek istemişler. Ama biz oyuna gelmedik" diyor.
İnşallah Keçeciler haklıdır.
Ve inşallah sadece soyulmuşuzdur.
Canımızı alacaklarına paramızı çalsınlar.
Ama biz terör girdabında hırsızlık yapanları hukuk devletinin ve bugünkü hükümetin takipsiz bırakmayacağına güvenmek istiyoruz.
Cumhurbaşkanı Demirel yasayı veto etmediği gibi Anayasa Mahkemesi'ne de göndermedi. "Bu kanun devlete yeni bir yük getirmeyecek" diyor açıklamasında.
Herhalde milletvekilleri ve "sus payı" olarak dahil edilen yüksek dereceli kamu personeli bu yasa ile devletten para değil de "hayır dua" alacaklar!
Demirel "Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki iptal kararının gerekçesi yayınlanmadı. O yayınlanınca duruma tekrar bakacağım" diyor. Yani milletvekillerine "Benimle işiniz daha bitmedi" demeye getiriyor.
Bu, "Al Cicozu-Ver Cicozu yasası"dır.
Bir kişinin 5 yıllık süreyle iki kez cumhurbaşkanı seçilmesini öngören Anayasa değişikliğinin, sistemi ne kadar yozlaştıracağını gösteren ibretli bir tecrübedir.
Bundan sonra ikinci kez seçilmek için küçük siyaset oyunları yapan cumhurbaşkanları görebiliriz Çankaya'da!
