* Demirel'in "Bu kanunla emekli maaşı alan eski milletvekillerinin aldıkları miktara bir ilave getirilmemektedir" demesine karşın, yasa emekli milletvekillerine temsil tazminatı getiriyor. Buna göre Cumhurbaşkanı'nın, emekli milletvekili aylıklarının 720 milyon lirada kalacağını belirtmesine rağmen, emeklilerin eline geçecek para, 414 milyon lira olacağı hesaplanan bu tazminat ile 1 milyar liranın üzerine çıkacak.

*Demirel, "kanunla devlet, Hazine ve sosyal güvenlik kurumlarına yeni bir yük getirilmemektedir" diyor. Oysa, bu kanunla Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Sayıştay, Yargıtay üyeleri, YÖK üyeleri, generaller, müsteşarlar, müsteşar yardımcıları, genel müdürler, birinci sınıf hakimler "temsil tazminatı" adıyla 414 milyon liraya kadar yükselen ek bir ödeneği ilk kez alacaklar. Yani Devlet bu kanunla mali yük altına giriyor.

* Cumhurbaşkanı, "Eğer yeni kanun çıkmazsa bu maaş SSK'dan emekli olanlar için 110 milyon, Bağ Kur'dan emekli olanlar için 90 milyon liraya kadar düşecek" diyerek, emekli milletvekilliğinin imtiyazlı bir statü olduğunu peşinen kabul ediyor.

*Demirel, "Bundan önceki kanunun neden iptal edildiği konusunda Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararını bekleyecek, ondan sonra yeni bir değerlendirme yapacağım" diyor. Oysa, Anayasa Mahkemesi şimdiye kadar "kıyak emeklilik" kanunlarını tam 9 kez iptal etti, bu iptallerin 8'iyle ilgili gerekçeli kararları açıkladı. Bu kararların hepsi neredeyse birbirinin aynı. Yani Demirel'in kanunu değerlendirirken, son iptalin gerekçeli kararını beklemeye ihtiyacı olmadığı açık. Ondan önceki gerekçeli kararları okuyarak da bir sonuca ulaşması mümkündü.

* Yargıtay üyeleri bir süre önce yaptıkları açıklamada "Kıyak emeklilik" kanununun Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu açıkca ortaya koydular. Demirel'in en yetkin hukukçular olan Yargıtay üyelerinin bu açıklamasını dikkate almayarak Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararını beklemekte ısrar etmesi ayrı bir çelişki oluşturuyor.