NAZIM Hikmet Şiir Ödülü sahibi Suriye kökenli şair Adonis, Sezer Duru ile yaptığı bir sohbette İstanbul'un adının Paris, Londra, Berlin, New York gibi kültür kentleriyle birarada sayılamayacağını iddia etmiş. Sezer Duru da, Cumhuriyet gazetesinde Adonis'in bu yargısını naklettikten sonra, ona hak verdiğini vurguluyor. Adonis'in söylediklerinin kendisini üzmediğini belirtiyor; tarihi ve mimari dokusuna sahip çıkamayan, bilim ve sanat adamlarına ayrıcalıklar tanıyamayan bir ülkede "kültür kenti" bulunamayacağını savunuyor. Sezer Duru elbette ki Türkiye'de aksayan noktalara dikkat çekiyor. Ama İstanbul'u tamamen, "kültürel hareketlilikten nasibini almamış kentler" kategorisine sokmak bizce hem yanlıştır, hem de haksızlıktır.
AYNI günlerde, aynı Cumhuriyet'in kültür sayfasında İstanbul Müzik Festivali yönetmenliğini Cevza Aktüze'den devralan Ahmet Erenli ile yapılmış bir söyleşi yeraldı. Erenli diyor ki:
"ÖNÜMÜZDEKİ yıl için New York'taki Lincoln Center'la görüşmelerimiz sürüyor. Bir besteciyi ele alan, ama tek bir konser değil, etkinlikler dizisi biçiminde gerçekleştirmeyi düşündüğümüz projeleri değerlendirme aşamasındayız. Yakında New York'lu hangi müzik prodüksiyonlarını izleyip seyredecekse, İstanbul'da da bunları izleyeceğiz."
BU yılki İstanbul Müzik Festivali'nin "diva"sı, efsanevi Kiri Te Kanawa... Kemanın sihirbazları Nigel Kennedy, Schlomo Mintz, Maxim Wengerov, Amerika'dan Pasific Northwest Ballet, viyolonselin dev ismi Julian LLoyd Webber, Almanya'dan Bach Orchester Gewandhaus Leipzig, festivalin konuklarından bazıları.
BU müzisyen ve topluluklar son derece ince eleyip sık dokurlar; evrensel kültürle içli dışlı olmamış kentlerdeki etkinliklere asla katılmazlar. New York gibi, dünya sıralamasının doruklarına oturmuş bir "kültür kenti", "kültürel dokusunun sağlamlığı"nı kanıtlamamış bir kentle senkronik sanatsal/kültürel ilişkiye asla girmez.
BU bakımdan, "İstanbul kültür kenti değil" diye kestirip atan Adonis ve Sezer Duru'ya, yargılarını bir kez daha gözden geçirmelerini tavsiye ederiz.