kapat

14.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Los Angeles'in sokak köpekleri..

Sabah geldiğimde Safter Yılmaz'ın faksını masamda buldum. Los Angeles Times'ın bir haberinin kupürünü yollamış bana.. Tarihi 11 ocak 2000.. Yani üç gün öncesi..

Ve bakın, Los Angeles gündeminde ne var?..

"Kısırlaştırılmamış ev köpeklerinin lisans ücretinin 100 dolara (50 milyon lira) çıkarılması!.."

Kararı, Kent Hayvan Kuralları Komisyonu alıyor..

Niye alıyor..

Çünkü hayvansever sivil toplum örgütleri yedi yıldan beri bu konuda lobi faaliyeti uyguluyorlar. Hayvanseverler kentteki hayvan sayısının hızla artmasının paralelinde hızla artan "uyutma"lara sebep olduğunu söylüyor ve köpek üremesini kısıtlayan sert kararlar istiyorlar.

Komisyonda alınan karar, Kent Halk Sağlığı Konseyi'nde görüşülecek, sonra yasalaşmak üzere, Kent meclisine sunulacak. Tüm bu işlemler mart ayında bitecek.

Hayvansever Vakıfları Başkanı Teri Austin "Bu karar bir an önce çıkmalı" diyor.

Komisyon Başkanı Al Avila "Sokağa bırakılan köpeklerin sayısı, bizim barınak kapasitelerimizi fazlası ile aşıyor. Sadece geçen yıl 47 bin köpeği uyutmak zorunda kaldık" diye gerekçelerini açıklıyor.

Bugün Los Angeles'ta kısırlaştırılmamış köpeğin yıllık lisans ücreti 30 dolar. (15 milyon). Kısırlaştırılmış köpekler için bu ücret 10 dolar. (5 milyon).

Yeni tasarıda evlerinde kısırlaştırılmamış bir dişi, bir erkek köpek bulunduranlar, lisans ücretini çift ödeyecekler. Toplam 200 yerine 400 dolar. (200 milyon lira). Her evde yılda en fazla bir köpek yavrusuna izin verilecek.

* * *

Şimdi sizi düşünmeye davet ediyorum..

Los Angeles 10 milyon nüfusu ile hemen hemen İstanbul büyüklüğünde bir kent.

Geçen yıl bu kentin sokaklarından toplanan 47 bin köpek, barınakların kapasitesi kadar, sahip bulmak için bekletildikten sonra uyutuldu.

Los Angeles kenti tam 47 bin köpeği uyuttu. Bu resmi rakam..

Rakamlar her yıl üç aşağı beş yukarı bu.. Bu yüzden havsansever dernekler, vakıflar ve sivil toplum örgütleri yedi yıldır ayakta..

Hayır..

"Köpekleri uyutmayın.. Hepsine barınak yapın besleyin.. Kısırlaştırıp sokağa salın" diye savaşmıyor bu kuruluşlar.

Çünkü önemli olan şeyin insan sağlığı olduğunun bilincindeler. Los Angeles sokaklarında başıboş hayvanların dolaşmasını isteyen tek kurum, ya da kişi yok!..

Sokakta başıboş hayvanın, uygarlık dışı, çağ dışı, hepsinden önemlisi "İnsanlık Dışı" olduğunu biliyorlar.

Onlar sokağa atılan hayvanların sayısını azaltacak sert önlemler istiyorlar.

Hevesle köpek alıp, hevesi geçince sokağa salan, köpeklerini yavrulatıp, yavruları kapıya koyanların sayılarının azaltılmasını sağlayacak önlemler istiyorlar.

Köpek, hele üreyebilen, kısırlaştırılmamış köpek sahibi olmayı zorlaştırarak sokağa salınan, dolayısı ile uyutulan köpek sayısını azaltmaya çalışıyorlar.

* * *

Amerikan halkı hayvan sevmiyor mu?.

Amerikan Hayvansever Dernekleri sahte kuruluşlar mı?.

Amerika Türkiye'den, Los Angeles İstanbul'dan daha mı fakir?..

Oradaki teknoloji, klinik ve barınak imkanları Türkiye'den daha mı zayıf?.

Los Angeles'ta geçen yıl 47 bin köpek niçin uyutuldu, söyler misiniz?.

Lütfen söyler misiniz?.

Hoş geldin Mimoza!..
"Bu ülkede çıkmış en güzel haftalık kadın dergisi" derdim Mimoza için, hatırlarsınız.. Kapandığında çok üzülmüştüm. Geri geldi.. Nasıl keyiflendim bilemezsiniz..

Seda, kadın dergisini erkeğe okutmayı başaran gazeteci.. En sevdiğim dostlarımdan.. Gözü kara feministliği yüzünden çok kapıştık. Gene kapışacağız, daha ilk dergisinin, ilk sayfalarına bakarken anladım..

Güzel.. Kapışırız.. Tartışma güzel şey.. Böylece gerçeklere daha da yaklaşma fırsatı buluruz..

Yeniden hoş geldin Seda..

Seni de, dergini de çok özlemiştim. Hoş geldin!..

"Hadi gel köyümüze geri dönelim.."
Vali Konağı'na açılan Poyrazcık sokağın hemen başında bir dükkan.. Vitrinde üç köylü kadın oturmuş hamur açıyorlar.. İçeri giriyorsunuz.. Bir köy kahvesi.. Tavanlar, duvarlar, masalar hep köy..

Bakırlar, semaverler, eski lambalı radyolar, aklınıza ne gelirse.. Bu dekorun ortasına oturuyorsunuz ve mönü önünüze konuyor..

Hemen orada o kadınların açtığı çeşit çeşit mantıdan başlayarak, bir yığın köy marifeti.. Son yıllarda bu kadar keyifli kahvaltı ettiğimi hatırlamıyorum..

Çocukluğuma, babaannemin Çavuşköy'de hazırladığı kahvaltılara gitti aklım..

O güzel günlere geri döndüm.. Aç gözlü çocuklar gibi yığınla sipariş verdim.. Ama tavada lora taze ekmekle öyle bir dalmışım ki, öbür siparişlerimi ancak tadabildim.

Anlattılar ki, sadece yediklerimiz değil, gördüklerimiz de satılıkmış burada..

Burası bir cafe değil sadece.. Bir dekorasyon dükkanı.. Gördüğünüz her şeyi satın alabileceğiniz bir antikacı..

Damak tadını da anlatmam mümkün değil, görsel zevki de..

En iyisi benim yaptığımı yapın.. Gidin, görün, yiyin..

Beni Güven götürdü.. Güven Osma..

Müthiş bir gurmedir Güven.. Kilisli Lokantasını keşfedip beni götüren de oydu zaten..

Bizde seyrediyoruz ya maçları..

Kuru köfte getirmiş.. Tadını unuttuğum bir lezzet.. "Kim yaptı bunu yahu" dedim.

"Yarın sabah bize gel" dedi.. Evi Vali Konağı'nda gittik. Ordan da işte bu dükkana..

Country Life (0212 248 24 57) adlı muhteşem sürprize..

Bu hafta sonu, cumartesi veya pazar sabahı ailenizle kalkın, İstanbul'un en göbeğindeki köye gidin..

Dükkanın sahibi Siren Mermut'tan bir dileğim var.. Baget en sevdiğim ekmeklerdendir.. Ama ben o dekorda, o mönü ile köy somunu isterim!.. Ya da pide..

* * *

Ramazan bitti.. Hafta sonunda Kilisli'ye de gidebilirsiniz, eğer bugüne kadar hâlâ gitmedi, bu dünya lezzetinden hâlâ tatmadı iseniz.. (0212 886 79 97-98)

Fatoş'u atlattık!..
Efendim Fatoş benim evdeki yardımcım. Onunla bir anlaşmamız var. Her sabah gazetecinin kapıma bıraktığı Sabah onundur. Ben kalkar kalkmaz okurum. Ona bırakırım. Öğleden sonra gazeteden aldığım Sabah da benim olur..

Farkı ne?..

Farkı şu..

Sabahki Sabah'ın kuponları geçerlidir. Öğleden sonrakilerin geçersiz..

Yani Sabah birşey dağıtıyorsa, onlar Fatoş'un olur..

Geçen sabah sordum.. "Kuponları kesiyor musun" diye..

"Bende o plakları oynatacak alet ne arar" dedi..

"O zaman bana kes" dedim.. "O zaman bana kes.."

Şimdi kesiyor benim için..

Demedim ki ona "Yahu senin değil, küçük oğlun için bunlar.. Yarın o okula gidip bunları kullanacak hale gelene kadar, nasılsa bir alet tedarik edersiniz.."

Desem aklı yatacak, benim set gidecek..

Şimdi hem de nasıl sabırsızlıkla bekliyorum, kuponların tamamlanmasını, bilemezsiniz.. Britannica Ansiklopedik Görsel Set, benim için harika bir bilgi ulaşım aracı olmanın ötesinde, eğlence, oyuncak olacak..

Takacağım CDVideo oynatıcısına.. Alacağım elime, uzaktan kumandayı.. Dalacağım bilgi denizlerinin derinlerine..

Yüzlerce cilt kitapla boğuşma yerine, kumandanın tuşları ile, her türlü bilgiye saniyeler içinde ulaşabilmek hem de çok yararlı bir oyun olacak, 60'lık çocuk, Hıncal için..

Yaşa Fatoş sen!..

Çaçaronlar!..

Çaçaronlar iyice terbiyesizleştiler.

Kendisine verilen talimatı yerine getirmekten başka günahı olmayan Yasemin'e saldırmaya, hakaret etmeye başladılar.

Yazı yazarken, rahatsız edilmemem gerektiğini Yasemin bilir ve odamın kapısını kapayıp bilgisayar önüne oturdum mu, artık kimseyi bağlamaz.

Numara ister, ne için görüşmek istediklerini not alır. Çalışmam bitince listeyi önüme koyar. Geri aranması gerekenleri işaret ederim.

"Hıncal Beye mutlak ulaşmak istiyorsanız, faks, e-mail, ya da mektup yollayın. Çünkü hepsini okur" der. O kadar..

Ama çaçaronlar ille de bana sövecekler ya.. Bağlanamıyorlar ya.. İçlerindeki irini, görevini yapan yardımcıma kusmağa kalkarlar.. Sokak köpeği hayranları, ama fena halde insan düşmanları, gerçek kimliklerini de böylece bir kez daha ortaya koyarlar..

Dün Yasemin'i ağlattılar..

Onlara anlayacakları dilden hitap etmek gerek.. O da bana yakışmaz!..

TEBESSÜM
-Bir ampulü değiştirmek için kaç feminist gereklidir?..

-Bir.. Bunun da hiç komik tarafı yok!..

BİZİM DUVAR
Niye Çakıcı'nın ifadesini alıyorlar ki?. Esas Çakıcı'ya ifade versin yıllardır onu tepe tepe kullananlar.

Hakan & Utku

SEVDİĞİM LAFLAR
Cesaretimi kaybetmiyorum çünkü vazgeçilen her bir yanlış girişim ileri doğru atılmış yeni bir adımdır.

Thomas Edison (Teşekkürler Aylin)

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır