kapat

06.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Anlayışınızı görelim!

Avrupa ülkeleri, 1965'lerde bizden yer altından kömür çıkartacak madenci, belediyelerde çalışıp sokakları temizleyecek çöpçü ya da fabrikalarda üretim bantlarında çalışacak işçi istediği zaman İş ve İşçi Bulma Kurumu aracılık etmişti. Avrupalı doktorlar, fabrikaların işveren temsilcileri İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun İstanbul Fındıklı'daki binasına gelmişler, at pazarından at seçer gibi Türk işçisi seçimi yapmışlardı.

Genç, sağlıklı insanlar.

Taşı sıksa suyunu çıkarır...

Yüzlerce, binlerce Anadolu delikanlısı Fındıklı'daki İş ve İşçi Bulma Kurumu binasında üstlerinde dizüstüne kadar uzanan evde dikilmiş, belden lastikli beyaz patiska iç donları kalacak şekilde soyunup, Alman doktorun karşısına dizilmişlerdi.

Alman doktor, yanında tercüman.

- Adın ne oğlum?

- Ali... Veli... Osman..

- Aç ağzını oğlum Ali...

- "Aaaa..." de...

- İndir donunu Ali...

- Dön arkanı Ali...

Avrupalı doktor, önce ağzından sonra altından kontrol ettiği yüzlerce, binlerce Ali'yi, Veli'yi, Ahmet'i, Osman'ı Avrupa'da çalışabir güç ve kuvvette diye rapor etmişti... Aliler, Veliler Sirkeci'den trenlere doluşup Avrupa'ya işçi olmak için böyle bir kontrolden geçerek gitmişlerdi.

***

İş ve İşçi Bulma Kurumu, Avrupa'ya işçi göndermeye aracılık ettikten sonra ne yaptı? Hiç bir şey... Zaten 1950'den önce fabrikaların yoğunlaştığı İstanbul, İzmit, Bursa, İzmir gibi kentlerde işverenler kendi işçilerini kendileri buldular, kendileri seçtiler, fabrikalarda iş üzerinde en yüksek verimi alacak şekilde eğittiler. Ve çalıştırdılar. 1980'den sonra Anadolu'da da fabrikalar kurulmaya başlayınca, yine "işe en uygun işçiyi bulma işlevini" piyasa üstlendi.

İşçi arayanlar...

Yerel gazetelere ilan verdiler.

Yerel radyoları kullandılar.

Kahvelerde işçi simsarları oluştu.

Ya da özel işçi büroları kuruldu.

Herkes kendi işçisini buldu. Zaten ülkede o kadar çok işsiz oluştu ki, insanlar işçi olmak için hem gözlerini, hem kulaklarını dört açıp "hangi fabrika işçi alacak, hangi fabrika işçi atacak..." diye beklemeye başladılar. İş ve İşçi Bulma Kurumu hiç bir işe yaramadı, sadece kanun gereği işverenlerin işe alması gereken özürlü, eski mahkum ve terör itirafçılarına "Bugün git... Yarın Gel..." yapmakla yetindi.

***

Fakat şişmeye de devam etti.

Ülkede işsizlik büyüdü.

İş ve İşçi Bulma Kurumu da şişti.

Bölge Müdürlüğü 12'ye çıktı.

80 ilde müdürlük kuruldu. Çalışan sayısı 1832 oldu. Dünya Bankası'ndan kredi alıp, 106 tane makam aracı, 14 milyon dolara bilgisayar sistemi satın aldı. Yıllık harcaması 20 trilyon liraya ulaştı.

Ölümcül çelişki doğdu.

İşsizlere iş bulması için kurulmuş olan İş ve İşçi Bulma Kurumu, devletin yüzde 140 yüksek faiz ödeyerek yapmak zorunda kaldığı iç borçlardan 20 trilyon lirasını harcayacak duruma geldi. Faizlerin daha da artmasına neden olan kurumlar içinde yerini aldı. İşçi Bulma Kurumu sadece bir örnek. Orada çalışanların bir suçu, özürü, kabahati, yolsuzluğu yok. Ankara'da makam araçları, bölge müdürleri, genel müdürleri, müdür yardımcıları, daire başkanları, odacıları, şoförleri korumaları olup da hiç bir işe yaramayan yüzlerce müdürlük, genel müdürlük, 17 tane devlet bakanlığı var.

Evet anlayışınızı görelim.

İş ve İşçi Bulma Kurumu...

Bugün bir işe yaramıyor.

Fakat 20 trilyon harcama yapacak.

İş ve İşçi Bulma Kurumu gibi bol müdürlü, bol daireli, bol makam araçlı olup da hiç bir işe yaramayan diğer kurumlar niçin daraltılmıyor, küçülmüyor. Bugün Türkiye, içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları aşmak için memur maaşlarını, işçi ücretlerini, emekli gelirlerini, kiraları kısma, vergileri artırma ve böylece büyük bir kemer sıkma sürecine girmiş bulunuyor.

Fakat devlet niçin kemer sıkmıyor?

Anlayışınızı görelim.

Anlayışınız yok mu!

Bütün yapabileceğiniz; elektriğe yüzde 5 zam yapmak bir gün sonra da; "Aaaa... Fazla zam geçirdik..." diye gelecek ay bindirmek üzere zammın yarısını geri almak mı?

Yarın: İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürü konuşuyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır