kapat

22.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN DÜNDAR(cdundar@sabah.com.tr )


Seçim ve medya

Parti liderleri, seçim zaferlerinden medyaya pay çıkarmasalar da, hezimetlerde kusuru hep medyada ararlar.

Bugün bilim, bu savın bir palavradan ibaret olduğunu söylüyor.

A.Ü. İletişim Fakültesi'nin, 18 Nisan seçimleri için yaptığı bir araştırmanın sonuçları merkez medyanın seçmenlerin oy verme eğilimleri üzerinde hiç de sanıldığı kadar belirleyici olmadığını kanıtlayan bulgular sergiliyor.

***

Konrad Adenauer Vakfı'nın desteğiyle gerçekleştirilen ve sonuçları önceki gün açıklanan "Türkiye'de Seçimler ve Medya" başlıklı bu çalışma için iletişim fakültesinde 8 kişilik bir araştırma grubu çalıştı. 17 Mart'tan 17 Nisan gece yarısına kadar geçen bir aylık süre içinde 3 televizyon kanalı, (TRT-1, Kanal D ve Star) ile 8 gazete (Sabah, Hürriyet, Milliyet, Türkiye, Cumhuriyet, Zaman, Akit, Yeni Yüzyıl) izlemeye alındı. TV haber bültenleri ile haber ve tartışma programları kaydedilip incelendi. Gazetelerde seçim haberleri, köşe yazıları, karikatürler ve siyasal reklamlar tarandı. İçerik analizleri yapıldı. Yanıtı aranan soru şuydu:

"Medyanın seçimlerdeki rolü ne oldu? Ulusal medya kampanya süresince doğru ve dengeli bir habercilik yaptı mı?"

Sonuç medya açısından pek parlak değil:

Bulguları yorumlayan akademisyenlere göre, "tarafsız ve dengeli yayıncılık" iddiası taşıyan medya son seçimlerde "taraflı, dengesiz ve yönlendirici" davrandı.

Seçim düzenlemeleri açısından demokrasi tarihimizin en yasaklı seçimlerinden birinin yaşanmasına rağmen bu kısıtlamalar uygulamada etkili olmadı. Yine araştırmaya göre kamuoyu araştırmalarının yasağa rağmen yayınlanmasıyla son gün seçmene açıkça adres gösterilmesiyle ve bazı köşe yazarlarının oy verecekleri partiyi açıklamasıyla medya "tarafsızlığını zedeledi."

Araştırmadaki ifadelerle söylersek, "... önemli bir siyasal/ekonomik iktidar merkezi haline gelen medya, siyasal/ekonomik ortama müdahale edecek şekilde yanlı davrandı." Partilerle seçmenler arasında aracılık yaptı yapmasına ama bazı partileri seçmene tanıtırken seçmenin taleplerini partilere ve adaylara yansıtmada görevini ihmal etti.

Peki yanlı davrandı da ne oldu?

İşte bundan sonrası daha da ilginç. Araştırmayı yöneten ekipten Doç. Dr. Bülent Çaplı ne olduğunu bir cümleyle özetliyor.

"Seçmen aldırmadı ve medyayı ters köşeye yatırdı."

Araştırmanın ortaya koyduğu üç nokta bana son derece çarpıcı geliyor.

Bunlardan ilki Fazilet Partisi ile ilgili... Bulgular 18 Nisan seçimlerinin en çok haberleştirilen partisinin Fazilet olduğunu ortaya koyuyor. Ancak bununla beraber bir noktayı daha vurguluyor. Haber olmak önemli değil. Nasıl haber olduğunuz önemli... Çünkü araştırma sonuçlarına göre FP "Medyanın en olumsuz tavır aldığı parti." Buna rağmen Recai Kutan'ın partisi seçimlerde büyük hezimete uğramıyor.

İkinci sonuç ANAP'la ilgili... Araştırma merkez medyada "en çok lehinde yayın yapılan parti"nin ANAP olduğunu belgeliyor. İki büyük medya grubunun televizyon kanallarında ve gazetelerinde yer verilen haberlerin oranına bakıldığında ANAP'ın (ve hemen ardından da DSP'nin) açık bir üstünlüğe sahip olduğu görülüyor. Bu haberlerde seçim tercihlerinde DYP aleyhine bu iki partinin başı çekeceği vurgulanıyor ama sonuçta; bu haberler ANAP'a DYP karşısında en ufak bir üstünlük sağlamıyor.

Ve üçüncü sürpriz MHP'den... Belki hepimizin gözünden kaçan bir önemli ayrıntı bu araştırmada ortaya çıkıyor. Kamuoyu yoklamalarının kör noktasını oluşturan MHP merkez medyada pek göze çarpmıyor. Az biraz haber olduğunda da "olumsuz yansıtılmıyor." Ama MHP'ye asıl destek umulmadık bir televizyon kanalından geliyor: TRT-1'den...

Devletin kanalı genelde izlediği tarafsız ve dengeli yayıncılık ilkesinde bir istisna yapıp geçen seçimlerde barajı aşamayan partilerden olmasına rağmen MHP'yi "büyük ağırlıkla ve olumlu olarak" ekranda yansıtıyor ve Bahçeli'nin partisini "meşru bir iktidar alternatifi olarak sunuyor."

***

Peki medyanın seçime müdahale anlamı taşıyan bu "yanlı tavrı" seçmeni nasıl etkiliyor?

Araştırma bu konuya girmiyor. Seçmenin medyayı düzenli ve bilinçli izleyip izlemediğini, izliyorsa oyunu değiştirip değiştirmediğini incelemiyor. Ancak bulgular sanıldığının (ve politikacıların öne sürdüğünün) aksine medyanın seçmen davranışları üzerindeki etkisinin yok denecek kadar sınırlı olduğunu ortaya koyuyor. Hatta bir başka açıdan bakılırsa seçmen medyayı "ters köşe"

ye yatırıyor.

Yani medya ne derse seçmen tersini yapıyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır