Bilkent'ten telefon var

Sarışın güzel kadın sabah erkenden kalktı... Gazetelere göz gezdirdi... Sonra saatine baktı... 08.30. Ve telefona uzandı.

Dün "DYP kongresini" yazmıştık.

Çiller'i eleştirmiştik.
Sabah 08.30'da telefon çalınca...

"Acaba... Kim ola" diye ahizeyi elimize aldık.

Baktık, karşımızda Prof. Çiller.

"Yazınızı okudum... Eleştirilerinizden yararlanacağım" diye başladı.

Ve devam etti:

- Uzlaşalım. Kucaklaşalım... Restorasyon... Yeniden yapılanma... Bunları birlikte kuralım.

"Davetiyenin adresi" diyecek olduk.

Çiller:

- Herkese sesleniyorum... Elbirliğiyle, yeni bir döneme girelim.

***

"Güven kaybı" DYP'nin en önemli sorunu.

Bu sorun "kucaklaşma ile" aşılabilecek mi?

Tansu Hanım:

- Toplumun bütün katmanları güven kaybetti... Parlamento... Devlet kurumları... Bazı sivil toplum örgütleri... Uzlaşalım artık... Birbirimizi hırpalamaktan vazgeçelim.

***

Hatadan ders alabilmenin ilk koşulu, hatanın kabullenilmesi.

Çiller "hataları" kabulleniyor mu?

Eğer kabulleniyorsa...

Samimi mi?

Yanıt:

- Herkes, kendi özeleştirisini yapsın... Ben de yapıyorum... Parti olarak da yapmaya başlayacağız. Ama önce dayanışmaya ihtiyaç var... Uzlaşmaya.

***

Dün yazımızda büyük Atatürk'ün bir sözüne yer vermiştik.

Ata "partilerin içine, çıkar sağlamak amacıyla sızanlardan" bahsediyordu.

Tansu Hanım dedi ki:

- Ata'mız çok doğru söylemiş... Sizin de bunu hatırlatmanız çok iyi... Ama "adres" yanlış... Doğru adres ise... Hükümet.

***

Tansu Hanım'a "kısa vadeli gündemini" sorduk.

"İki ayaklı bir stratejiden" bahsetti.

Bir yandan "iktidar ile mücadele."

Özellikle de "ekonomik konularda."

Öte yandan ise...

Bir "demokratik uzlaşma platformu" kurabilmek.

- Sayın Çiller, bu nasıl olacak?

- Barış atağına girişeceğim... Toplumsal değişim projesini gündeme getireceğim.

***

Barış atağı "saygın bir girişim."
"Toplumsal değişim" ise çağın gereği.

Ama DYP bunları önce "kendi içinde" başarmalı.

Çiller:

- Yapıcı eleştiriye açığız... Parti içinde de... Evet... Barış istiyorum... Değişim... Üye kayıtlarının yenilenmesi... Örgütlerimizin canlandırılması... Önseçim.

***

Demokrasi "merkez partileri rejimidir"

Merkez sağın köklü partisi DYP'nin "silkelenmesini... Kendisine gelmesini... Kan kaybını durdurmasını" dileriz.

Ama bu "lafla" olmaz.

"Parti içi demokrasiyi" işletmekle olur.

"Bu pencereden" bakılınca...

Cumartesi kongresine "söylenecek çok söz" var.

Mehmet Dülger'e yapılanlar "DYP'ye yakışmadı."

"Gizli oy, açık tasnif" ilkesinin zedelenmesi DYP'ye yakışmadı.

Yazımıza nokta koyarken Köksal Toptan'ı kutluyoruz.

Zira "Galip sayılır bir yolda mağlup."

Tüm Çiller karşıtları "madem ben olamıyorum... Toptan da olmasın" havasına girince...

Köksal Bey ne yapabilirdi ki?