kapat

22.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Meclis'te Nazım Hikmet'le ilgili bir linç olayı

19 Şubat 1968 gecesi. İçişleri Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde, Meclis salonundaki bir linç olayına ait Tutanak kayıtları:

"İçişleri Bakanı Faruk Sükan:

- Çetin Altan, siz Türk mahkemelerinin mahkum ettiği...

Çetin Altan (İstanbul).

- Evet...

İçişleri Bakanı Faruk Sükan:

- Nazım Hikmet'i milli şair, vatan şairi olarak gösterdiniz mi?

Çetin Altan (İstanbul):

- En büyük şair idi Nazım Hikmet.

(AP sıralarından bağrışmalar ve TİP sıralarına doğru koşuşmalar)

Başkan:

- Arkadaşlar rica ederim, kavga çıkarmak için bahane arıyorlar. (TİP sıraları önünde dövüşmeler, yumruklaşmalar, bağırmalar ve bir karışıklık...)

Başkan:

- Celseyi tatil ediyorum."

Aslında bu tam bir linç olayıydı. İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülmekte olduğu için bütün emniyet örgütünün yüksek kademeleri, jandarma yüksek rütbeli komutanları Meclis'deydiler. Ve onların gözleri önünde yüzelli kişi üstüme geliyordu. Emniyet Genel Müdür Muavini bir kalp krizi geçirdi. Gözlerinin önünde linç edilmemi seyretmeye dayanamamıştı. Balkonlarda dinleyiciler ayağa fırlamışlardı.

Şimdi kim olduğunu hatırlamıyorum. Biri kulağıma eğilip:

- Sakın dışarı çıkma, dayan, demiş ve kaybolmuştu.

Oysa kapı üç beş adım ötemdeydi.

Ve AP'liler sıraların üstünden atlaya, kenarlarından fırlaya, çığlık çığlık, küme küme geliyorlardı üstüme....

Ayaktaydım. İlk geleni ittim. İkinci geleni de... Biri arkamdan çekti; o anda sıraların arasına düştüm. Tostoparlak olmuştum, başımı sıraların altına saklamıştım.

Bir an sıraların arasından bir tabancanın üstüme doğrultulduğunu gördüm. Bir saniyenin binde biri kadar bir yıldırım düşüncesiyle:

- Demek artık her şey burada bitiyor, dedim.

O an Yunus Koçak üstüme kapandı. Hamido tabancasının kabzasıyla onun başına vuruyordu.

Ortalık kan içindeydi. Nermin Neftçi bir çığlık attı:

- Adam öldürüyorlar.

Bu çığlık ve Yunus'un başından akan kanlar, AP'lileri biraz ayılttı.

Kamil Kırıkoğlu koluma girmiş, beni kaldırıyordu. Nereye gidecektim, bütün kapılarda AP'liler kümelenmişlerdi.

Kulise açılan kapıların dibindeki karanlık odalardan birine daldım. Kırıkoğlu yanımdaydı. Gözlüğüm kırılmıştı. Kravatım dışarı fırlamış; gömleğim, ceketim tekme izlerinden siyah siyah olmuştu.

Ertesi sabah kürsüye İnönü çıktı. İnönü ilk kez Meclis'teki bir dövüş konusunda konuşuyordu:

"-... Şimdi dün gece olan hadise iki karakter gösteriyor. İktidar partisi hükümet ne kadar kışkırtmanın başındadır, ne kadar teşvikçidir, ne kadar yatıştırmak istemiştir? Burası meçhuldür..

Yalnız bizim bildiğimiz Hükümet temsilcisi olan bütçe sahibi Bakan, tahrik etmek için, itham etmek için her delilden istifade etmiştir. Bundan daha hazin olan tarafı, Riyaset Divanı'nın, vaziyete hakim olması vazifesi icabı olan Riyaset Divanı'nın, bu itham tasavvurlarını tahrik ederek, hedef tutulan insan üstünde taarruzları toplamak için ayrıca gayret göstermesidir..."

Not: 31 yıl önce yazılmış bir yazı... "Ben milletvekili iken"den.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır