Sayın Kahriman deprem sonrasında İstanbul için hazırlanan zemin haritalarına değiniyor. Bunlarda bazı bölgelerin güvenli, bazılarının güvensiz ilan edilmelerinin tek başına "kesin sonuç" olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını vurguluyor. Zeminin taşıma gücü, zemin frekansı, yapının özyapısal frekansı, esnekliği, eksen durumu, deprem dalgasının yönü ile yapının bu dalgayı karşılama konumu gibi parametrelerin de son derece önem taşıdığını vurguluyor.
SAĞLAM kaya üzerine kurulu bir binanın yüksek frekanslı bir deprem dalgasından hasar görme riskinin, zayıf zemine kurulu bir binanın düşük frekanslı bir dalgadan etkilenme gücüyle aynı olacağını belirten Doç. Dr. Kahriman, "Keza ister sağlam zemine isterse zayıf zemine kurulu olsun, deprem dalgasının geliş yönüne, uzun ekseniyle paralel durumda konumlanmış bir yapı, kısa ekseniyle konumlanmış olana göre daha çok hasar görecektir" diyor.
DOÇ. Dr. Kahriman binanın yapımı sırasında kullanılan malzeme, bina yüksekliği, yapı tipi ve inşaat teknolojisi gibi unsurların, hasarın oranında zemin özelliklerinden bağımsız şekilde etkili olabileceğini hatırlatıyor. Bu bakımdan yapıların bu veriler dikkate alınarak, statik ve dinamik yüklere dayanıklı olarak projelendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Şu noktanın altını özellikle çiziyor:
"OLASI depremlerin yönü ve ivme büyüklüklerinin ilgili uzmanlarca tahmin edilmesi ve şehir plancılarının bu verilere göre KENTLERİN HAKİM BİNA KONUMLARINI belirlemeleri zorunluluk arzetmektedir.
İSTANBUL başta olmak üzere tüm riskli merkezlerdeki mevcut yapıların, oluşturulacak deprem senaryoları dikkate alınarak deprem güvence düzeyleri kurumsal uzman kuruluşlarca belirlenmeli, gerekli güçlendirme programları finansman desteğiyle ve hızla uygulamaya konmalıdır."
MEKTUBUN, "hakim bina konumlarının da saptanması için örgütlenme biçimi" önerilerini ele alan bölümüne yarın yer vereceğiz.