Uçsuz bucaksýz bir çöl düþünün. Çölün içinden fýþkýran ve bir iþe yaramayan birkaç yeþilliði hesaba katmazsanýz ortada kumdan baþka bir þey yok. Ve bu çölün ortasýnda yaratýlmýþ bir Amerika. Dev gökdelenler, bal dök yala caddeler, tek pürüzü olmayan otoyollar, yemyeþil bahçeler, birbirinden lüks otomobiller, duvarlar arkasýnda kalmýþ dev malikaneler, dünyanýn en ünlü markalarý, olaðanüstü büyük alýþveriþ merkezleri.
Hepsi de son 20 yýl içinde "milyarlarca dolar" dökülerek yaratýlmýþ. Ne din, ne çalýþkanlýk, ne tarih, ne kültür, hiçbiri deðil, sadece ve sadece dolar. Yerin altýndan "siyah altýn" olarak ortaya saçýlan petrol. Bir örnek vermek istiyorum. Ülkenin baþkenti Abu Dabi ile Dubai'nin arasý 160 kilometre. Ýki kent 4 þeritli bir otoyolla birbirine baðlanmýþ. Bu yolun tamamý ýþýklandýrýlmýþ, gece yarýsý sanki kent içinde gidiyor gibi araç kullanýyorsunuz.Birleþik Arap Emirlikleri'nin nüfusu 3 milyon. Ama sanmayýn ki bu üç milyonun hepsi vatandaþ, hepsi Arap. Nüfusun sadece yüzde 25'i yerli halktan. Gerisi baþta Hindistan, Pakistan, Bengladeþ, Filipinler olmak üzere dünyanýn çeþitli ülkelerinden gelen insanlardan oluþuyor. Bu nedenle milli gelir, ülkenin vatandaþlarýna bölündüðünde ortaya "80 bin dolarlýk" bir rakam çýkýyor. Ama BAE yönetimi, ülkenin diðer nüfusunu da hesaba katýyor ve Milli Gelir "20 bin dolara" düþüyor. Bizdeki iyimser tahminle 2 bin dolarý düþününce farký daha iyi farkedebilirsiniz.
7 ayrý emirliðin birleþmesinden oluþan Birleþik Arap Emirlikleri'inde aðýrlýk Abu Dabi'de. Zaten ülkenin yönetimi de Abu Dabi Þeyhi Þeyh Zayed ve ailesinin kontrolünde. Çünkü ülkede çýkarýlan petrolün yüzde 94'ü Abu Dabi'de. Ýkinci büyük þeyhlik ise Dubai. New York, Þikago gibi Amerikan kentlerini andýran Dubai'nin petrolü az ama, onlar da "dünya ticaret merkezi" olma peþinde. Dubai özellikle Doðu Batý arasýndaki kavþak noktasý gibi. Dünyada üretilmiþ bir þeyin orada pazar bulmamasý mümkün deðil gibi.
Birleþik Arap Emirlikleri'nde "tesadüfen" katýldýðýmýz bir ziyafette, gözümde canlandýramadýðým ziyafet sofrasýna tanýk olunca çok þaþýrdým.
Þeyh Zayed'in amcasý Þeyh Nahyan bin Mübarek el Nahyan öðle saatlerine verilmiþ randevusundan sonra birlikte yemek de yiyeceðimizi haber verdi.
Tam saatinde Þeyh'in konuk evinde olduk. Bizi salona aldýlar. Salona girmemizle þaþkýnlýða uðramamýz bir oldu. Çünkü en az 1000 metrekarelik salonu çepeçevre saran koltuklarýn neredeyse tamamý doluydu. Tam karþýmýzda ise Þeyh Nahyan bin Mübarek oturmuþtu. Yanýnda ise Amerika Dýþiþleri Bakaný James Baker yok mu? Müthiþ bir sürpriz.
Peki nasýl oluyor bu? Koca Amerika Dýþiþleri Bakaný otururken bizi de kabul ediyorlar. Meðer resmi de olsa bu tür yemeklerde bütün misafirleri aðýrlamak adetmiþ. Þeyhin konuðu kim olursa olsun ayýrým yapýlmazmýþ.
Biz de Baker ve Amerikalýlarla paþa paþa oturup sohbet ettik. Baker bizim Türk olduðumuzu öðrenince nedense çok þaþýrdý. Türkiye ile iliþkileri sorduk, fazla birþey söylemedi, özellikle Bakü Ceyhan petrol boru hattý anlaþmasýnýn olumlu olduðunu söyledi.
Sonra yemeðe geçildi. Yemek salonu da aðýrlama salonu kadar büyük. U þeklinde masa düzeni kurulmuþ. En ortaya Þeyh ve Baker oturdu, biz de bulduðumuz yerlere yayýldýk, yani protokol falan yok. Ýþte o ziyafet masasý anlatýlacak gibi deðil. Tam 43 kiþiydik masada. Önümüzde 18 tane tepsi vardý. Herbirinde en az yarým kuzu ya da o büyüklükte etler, pilavlar. Hayatýmda ilk kez deve etinden de tattým. Tepsilerin yanýsýra börekler, arap mezeleri, zeytinyaðlýlar, aklýnýza ne geliyorsa, bir tek içki yok.
Garsonlar etleri elleriyle servis ettiler, ben yine de uzanýp kendim aldým, neme lazým. Ama Baker ve Amerikalýlar kurallara aynen uydu, hatta Baker etini çatal býçakla deðil eliyle yedi.
Paranýn gücüne bakýn, koca Amerikan Dýþiþleri Bakaný, çok büyük maddi çýkarý olduðu için etin içine elleriyle dalabiliyor. Bir keresinde Thatcher de Suudi Kralý'nýn önünde eðilmiþti, baþýnda da siyah türban vardý.
Unutulmaz bir yemekti. Hem ihtiþamý, hem de sürprizleri açýsýndan.
Mercedes'lere bindirdiler
Ülke zengin olunca ölçüler de çok farklý oluyor. Örneðin davet edilenler kaç kiþi olursa olsun, gezmek için altlarýna minibüs ya da otobüs verilmiyor.