kapat

20.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Borsanın yüzde 30'u banka
1 ay önce dört büyük bankanın değeri borsanın toplamını yüzde 19'u demekti. Cuma itibariyle İMKB'nin yüzde 30'u dört bankadan oluşuyor.

CÜNEYT TOROS

İMKB şirketlerinin 9 aylık bilanço verileri geldi. İMKB'nin üst üste 11 gün rekor kırarak 1 milyar dolarlık işlem hacmine ulaştığı şu günlerde, gelişimi incelemek ve buna bağlı olarak ileriye yönelik tahminlerde bulunmanın tam zamanı. Önce yükselişin başladığı 8 Ekim tarihi ile 12 Kasım tarihleri arasında İMKB'deki bazı değerleri karşılaştıralım:

-8 Ekim tarihinde İMKB'nin toplam piyasa değeri 29 milyar dolar seviyesindeydi. Borsadaki tüm bankaların 6.9 milyar dolarlık piyasa değerleri vardı. Bankaların toplam piyasa değeri içerisindeki payı yüzde 24.06 seviyesindeydi.

-İş Bankası, Akbank, Yapı Kredi Bankası ve Garanti Bankası'ndan oluşan İMKB'nin en büyük dört bankası 8 Ekim'de 5.6 milyar dolar piyasa değerine sahipti. Borsanın en hareketli dört kağıdının değeri toplamın yüzde 19.4'ünü oluşturuyordu.

-Gelelim 12 Kasım 1999 tarihine. İkinci seans kapanış itibariyle İMKB'nin toplam piyasa değeri 66.3 milyar dolara yükseldi. Bankaların toplam piyasa değeri 21.4 milyar dolara çıktı. Yani bankalar İMKB'nin yüzde 32.36'sını oluşturur duruma geldi.

-Akbank, İş Bankası, Yapı Kredi Bankası ve Garanti Bankası'nın toplam piyasa değeri 12 Kasım itibariyle 19.5 milyar dolara ulaştı. Sadece 4 banka İMKB'nin yüzde 29.5'sini temsil eder hale geldi.

Neden mali sektör
Çıkışın nereden kaynaklandığı bu dört madde içerisinde gayet net görebiliyoruz. Peki 2000 yılında Türkiye ekonomisinin canlanma sürecine gireceği öngörülürken sanayi sektörüne yeterince talep gelmemesi nasıl açıklanıyor? Yabancılarla çalışan borsacılar bu soruyu şöyle cevaplandırıyorlar:

-Yabancı fonların çoğu Türkiye'ye yatırım yapmak istedikleri zaman aralarında IFC ve Morgan Stanley Emerging Markets gibi endekslere dahil Türk şirketelerine yöneliyorlar. Bu endekslerde de mali sektörün önemli ağırlığı var. Bu nedenle Türkiye'ye yatırım denince akla mali sektör hisseleri geliyor. Bu teknik bir neden.

-İkincisi yabancılar Türkiye şartlarına göre yüksek miktardaki fonları ancak likiditesi yüksek hisse senetlerine yatırımla değerlendirebiliyorlar. En son Rusya Krizi'nde bu durum net olarak görüldü. Yabancılar artık hemen satıp çıkabilecekleri kağıtlara yöneliyorlar. Türkiye'de bu tanıma en fazla dört büyük banka uyuyor.

Bankaların durumu
Tabi gözü kapalı banka hisselerine yatırım yapmak yerine sanayi ve bankacılık sektörünün en son açıklanan mali tablolarına göre değerlendirmesini de yapmak gerekiyor. Mali tablolara bakıldığında yabahncıların neden mali sektöre yatırım yaptığı net olarak görülüyor. Bu durumda da ortaya şu sonuçlar çıkıyor:

-İMKB'de hisseleri kote olan bankaların yılın üçüncü çeyreğinde net kar rakamı geçen yılın aynı çeyreğine göre dolar bazında yüzde 4.79 artarak 2.1 milyar dolara çıktı.

-Bankaların net faiz gelirleri yine geçen yılın üçüncü çeyreğine göre dolar bazında yüzde 1.5 artarak 4.8 milyar dolara çıktı.

-Bunun karşılığında sanayi sektörünün durumu hiç de iç açıcı değil. Sanayi sektörünün yılın üçüncü çeyreğindeki ciro rakamı geçen yılın aynı çeyreğine göre dolar bazında yüzde 14.6 azalarak 30 milyar dolara indi.

-Kara rakamlarında bu düşüş daha da keskindi. Geçen yılın üçüncü çeyreğinde 1.8 milyar dolar kar eden borsadaki sanayi şirketleri bu yılın aynı döneminde sadece 878 milyon dolar kar edebildi. Yani karı dolar bazında yüzde 51.17 geriledi.

Sonuç olarak mali sistem ile sanayi sektörü arasındaki korelasyon özellikle kriz döneminde koptu. Önümüzdeki yıl için temel senaryo, IMF ile stand-by anlaşması yapılacağı ve özellikle yabancı fonların yeniden Türkiye'ye akmaya başlayacağı yönünde. Faizlerdeki düşüş zaten başladı. Önümüzdeki ocak ayında Merkez Bankası'nın TL faizini düşürmesi bekleniyor. Bizce tüm yatırımcılar önümüzdeki yıl enflasyonu yüzde 25'e indirecek mali programa göre hesabını yapmalı. Yüzde 5'lik büyüme hedefine yabancı fonlarla erişilebileceğine göre bir plan da çizilebilir. Bu durum borsanın yükselişinin teyidi anlamına gelir.

Bankaların piyasa değerleri
Akbank1.3164.550
Dimerbank196438
Dışbank97230
Esbank103127
Garanti Bankası5981.823
İş Bankası2.8804.716
TKB602910
TSKB3651
Tekstilbank2887
Yapı Kredi8434.707
Yaşarbank7957
Toplam:6.97921.476
İMKB toplam:29.01066.366

Bankalar/İMKB: 24.06 32.36

Sanayide kar neredeyse yok!
Karın cirodan daha fazla azalması kar marjının düşmesi ile açıklanıyor. Yani şirketler ertelenen talep karşısında stoklarındaki malları kar marjlarını düşürüp düşük fiyata satıyorlar. Zaten net kar marjı rakamları bu sonucu teyit ediyor. İMKB'deki sanayi şirketleriningeçen yılın üçünçü çeyreğinde ortalama 5.11 olan net kar marjı bu yılın aynı döneminde yüzde 2.92'ye indi. Oysa bu durum bankacılık sektöründe tam tersine bir yön izledi.

Net Kar marjı
1997/14.12
1997/25.56
1997/35.98
1997/45.84
1998/16.16
1998/25.37
1998/35.11
1998/44.56
1999/12.37
1999/23.70
1999/32.92

*Çeyrekler itibariyle


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır