|
Adnan Hoca'nın deliliği tescillendi
Önceki gece tutuklanıp cezaevine konulan Adnan Oktar'ın 7 ayrı hastaneden şizofren raporu bulunuyor.
Kamuoyunda Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar'ın tam 7 sağlık kurumundan tescilli "şizofren" raporu var. Bu raporlar nedeniyle Adnan Oktar'ın Türk Ceza Kanunu'nun 46'ncı maddesindeki "akıl hastalarına ceza verilemeyeceği" hükmünden yararlanacağı öne sürülüyor. Adnan Oktar'a ilk şizofren raporu 1983 yılında Şişli Etfal Hastanesi tarafından verildi. Bu raporu ertesi yıl Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden alınan rapor izledi. 1985'de askerlik için çağrılan Oktar, askeri hastaneden üçüncü raporunu alırken, 1986'da Bulvar Gazetesi'nde yayınlanan yazısından dolayı tutuklanınca Adli Tıp'tan dördüncü raporu aldı. Hapishaneden gönderildiği Bakırköy'de ise 7 ay tedavi gördü. Hastanede antipsikotik ilaçlarla yapılan tedaviden sonra bırakılan Adnan Hoca, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Eskişehir Hava Hastanelerinden de paronoid şizofren teşhisli raporlar aldı.
Hangi hastaneler deli raporu verdi?
1İlk rapor Şişli Etfal Hastanesi'nden 1983 yılında verildi. Bu raporda Oktar'a şizofren tanısı kondu.
2İkinci raporu 1984 başında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi verdi. Buradaki tanı "paronoid" idi.
31985 yılında son yoklamayı yapan Beşiktaş Askerlik Şubesi'nin gönderdiği İstanbul Gümüşsuyu Askeri Hastanesi'nden üçüncü raporu aldı. Bu raporda teşhis "ayırt edilemeyen tip" şeklindeydi.
4 1986 sonunda tutuklanan Oktar'a bu kez Adli Tıp Kurumu rapor verdi. Rapordaki teşhis "Paranoid" oldu.
51987'de hapishaneden gönderildiği Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde 7 aylık tedaviden sonra 5'inci raporu aldı.
61988'de yeniden Beşiktaş Askerlik Şubesi'ne müracat eden Oktar bu kez ileri tetkik için GATA'ya gönderildi ve 6'ncı raporunu aldı. Teşhis "Hastalık müzminleşmiş" şeklindeydi.
71993'te ihbar üzerine Eskişehir Hava Hastanesi'ne yeniden sevkedilen Adnan Oktar son raporunu aldı. Raporda "Askerliğe elverişli değildir" deniliyordu.
İşte son rapor!
(31 Mayıs 1988 tarihli Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) raporu)
Ayakta, yaşında, ciddi ve kendine bakımlı görünümde, giyiniş ve tuvaletine özeni çok iyi, çevresinde olup bitenlerden haberdar olma isteği tarzında artmış, mizacı şüpheci, sosyabilitesi son derece kibar, alıngan, konuşma ve ses tonu normal, mimik ve jestleri, düşünce içeriğindeki patolojilere uygun, mağrur ve kendine güven ifade eder tarzda, hareketleri düşünce içeriğindeki patolojiler yoğun artmış, serbest zamanları diğer hastalar ile sohbet etme, odasında temizlikle uğraşma tarzındadır.
Uyku, yeme, işeme, dışkılama alışkanlıkları tabii yönelimli. Hastalığı hakkında bozuk ağlı, şuur açık. Fikir akış, hız ve ritmi normal olup amaca varmakta, fikir içeriğinde obsesyon, megalomani ve mistik hezeyan ve referans fikirler tarzında bozulma mevcuttur.
Spontan dikkat normal, volenter dikkatte artma mevcuttur. Hafıza tabii, yargılama tam, effektivite neşesizlik tarzında artmış, zaman zaman kuşku tarzında bozulmuştur. Davranışları klinik gözleme göre genel aktivitesi normal düzeyde olup, kendi halinde odasında oturma, ibadet etme, hastalarla konuşma tarzındadır.
Yaşam öyküsünden ve eldeki belgelerden anlaşıldığı üzere 10 yılı aşkın süredir hasta olduğu, Şişli Etfal Hastanesi'nden Şizoid, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Atipik depresson (Paranoid hastalığı) dolayısıyla 1984-1985 ders yılına devam edemez. Bulvar gazetesinde çıkan yazılarından ötürü tutuklandığı, avukatının isteği üzerine Adli Tıp Kurumu rapor no: 32.2.2.1987 Paranoid, TCK'nun 46'ncı maddesinden istifade eder, tanı ve kararı aldığı bilahare Bakırköy Hastanesinde 9-10 aylık bir tedavi programına alındığı, Antipsikotik ilaçların kullanıldığı, kendisine verilen dini yayma görevine engel olmak isteyen esaslı bir grubun olması nedeni ile devamlı yollarını değiştirdiği, sık sık adres değiştirdiği, kamuoyunda sık sık tartışma ve açık oturumlara girdiği şeklinde ifade edilmektedir.
2 UZMAN GÖRÜŞÜ
Hukukçular: Ceza almaz
HUKUKÇULAR Adnan Hoca'nın 7 ayrı raporla tescillenen hastalığı nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 46'ncı maddesindeki "akıl hastalarına ceza verilemeyeceği" hükmünden yararlanacağını belirtiyor. Ancak, DGM tarafından tutuklanan Adnan Oktar'ın raporunun yargılanacağı mahkeme tarafından suç işlediği tarihten önce alındığı gerekçesiyle yeniden istenebileceğini hatırlatılıyor. Daha önceki raporların tutuklamaya engel olmadığını söyleyen hukukçular savcıların yeniden Adli Tıp Kurumu'ndan rapor istediğini bildirdi.
Doktorlar: Ağır hasta
ADNAN Oktar'a konulan paranoid şizofreni teşhisini değerlendiren doktorlar hastalığın çok ağır olduğunu ve tamamen tedavi edilmesinin mümkün olmadığını belirtiyorlar. Hasta olan kişi kendisi hakkında kötü bir şeyler olacağını, başkaları tarafından kendisiyle ilgili komplolar kurulduğunu düşünüyor. Hastaların tepkileri şöyle:
* Çok zeki olurlar. Kendileri hakkında komplolar kurulduğuna inandıkları için de kendini savunmaya yönelik çok ciddi karşı komplolar hazırlarlar.
*Tehditkâr gördüğü insanlar hakkında bilgi, belge toplayıp şantaj yaparlar.
Hocanın servetine karapara takibi
GEÇEN hafta muhteşem villasında yapılan bir operasyonla gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan "Adnan Hoca" lakaplı Adnan Oktar, şimdi de karapara kıskacına alındı. "Maliye'nin MİT'i" olarak bilinen MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) Adnan Hoca ve müridleri için İstanbul'a üç uzman gönderdi. Ayrıca Maliye Bakanlığı da 2 gelirler kontrolörü görevlendirdi. Maliye Bakanı Sümer Oral'ın bilgisi dahilinde karapara kıskacına alındığı bildirilen Adnan Oktar'ın şantaj kasetlerinden elde ettiği gelirleri hangi yolla akladığı incelenecek. MASAK uzmanları karapara soruşturması çerçevesinde, Adnan Hoca'nın müridlerinin adına kayıtlı şirketleri mercek altına aldı. Şirketlerin defterlerine el konulduğu öğrenildi. MASAK uzmanları İstanbul polisiyle ortak olarak çalışma yapıyor.
Ali Ekber ERTÜRK
El yazısıyla savunma yaptı
ADNAN Oktar ve Fırat Develioğlu'nun savunma avukatları Çetin Akalın ve Erbağ Abaykan cezaevi önünde Adnan Oktar'ın basında yazılanlara kendi el yazısıyla yaptığı açıklamayı okudular. Oktar'ın açıklaması şöyle: "Ben düşmanlığı değil, sevgiyi savunuyorum. Daha önce husumiyet duyduğum insanları da affettim. Sayın Mesut Yılmaz'ı insan olarak, iyi bir aile babası olarak severim ve sayarım. Zaatallerine bir husumetim yoktur, olması içinde bir sebep bulunmamaktadır. Benim Apo'ya benzetilmem suyun ateşe benzetilmesi gibidir. Buna çok müteessir oldum, çok üzüldüm. Beni hiç olmassa kitaplarımdan tanıyarak bilen kişilerde çok üzülmüşlerdir. Herşeyde bir hayır vardır diyorum."
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|