kapat

03.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Başarıya mafyavari çelme

Sanayi Bakanlığı Müsteşar Vekili Tariş Genel Müdürü'nü Ankara'ya çağırıyor ve "İstifa et" diyor. Çünkü yerine MHP'li birini oturtacaklar. Tariş Genel Müdürü "Etmezsem ne olur?" diye soruyor. Cevap basit: "O zaman vururuz" Şu Türkiye'nin haline bakın Fatih Cenikli ismi size ilk anda hiçbir şey hatırlatmayabilir, bana da öyleydi, çünkü kendisini tanımıyorum, ama yaptıklarını, ürettiklerini biliyorum, ilgiyle de izliyorum.

Fatih Cenikli Tariş'in Genel Müdürü. Hantal bir yapısı olan Tariş'i devraldıktan sonra inanılmaz işler yaptı. Öncelikle ürün kalitesini artırdı, çağdaş pazarlama yöntemlerini uygulayarak hem yurtiçinde hem de yurtdışındaki satışları artırdı.

Tariş'in kaba ve özensiz ürün sunumları Cenikli sayesinde değişti, insanlar zeytinyağı, incir, kolonya gibi tüketim mallarını alırken Tariş markasını tercih eder hale geldiler.

Cenikli bu başarısını geçtiğimiz günlerde Dış Ticaret Müsteşarlığı "Zeytin ve zeytinyağı" sektöründe en fazla ihracat yapan firma olduğu için Tariş'i başarı ödülüyle taçlandırdı. Ama, ülkemizdeki her başarılı insana çelme takıldığı gibi Fatih Cenikli'ye de çelme takılıyor. Üstelik tam mafya yöntemleriyle. Önceki gün İzmir Yeni Asır Gazetesi'ndeki bir haberi tüylerim ürpererek okudum. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Vekili Nevzat Cizre, Müşteşar Yardımcısı Ahmet Şahin ve bakanlık danışmanları Mehmet Demiroğlu ile Cemil Aktunay tarafından Ankara'ya çağırmış. Bu kişiler Cenikli'ye "istifa etmesini" tavsiye! etmişler. Bu tavsiyeye! uyulmaması halinde de kendisini vurabileceklerini söylemişler.

Nedeni ise çok bildiğimiz şey, çünkü bu bakanlık MHP'de. Cenikli ise MHP'li olarak tanınmıyormuş. Kimi tuttuğunu bilemem, ama MHP'liler böyle başarılı bir kuruluşun başında kendi adamlarının olmasını istiyorlarmış.

Fatih Cenikli şimdi çok şaşkın. Bir tarafta başarıyla yürüttüğü görevi, diğer tarafta "vurulma" ihtimali.

Sanmıyorum ki, görevine devam etsin, edebilsin. Sonuçta bir can taşıyor ve bu ülkede haksızlığa karşı çıkmanın insana ne bedeller ödettiğini biliyordur.

Yeni Asır Gazetesi'nin yayını ciddi bir ihbardır. Dürüst Başbakan'ımızın konuya el atmasını ve başarılı bürokratı korumasını diliyorum.

Pazartesi günü bir okurun canlı yayında küfretmesini gerekçe gösteren RTÜK'ün bir ay kapatma cezası verdiği Klas FM'deki "açlık grevini" yazmıştım. Radyonun Genel Yayın Müdürü Kadir Çöpdemir'indirenişi sürüyor, bu arada aynı anda bir başka radyonun, Radyo Foreks'in de bir ay kapatıldığını öğrendim.

Foreks'e verilen kapatma cezasının gerekçesi de çok komik. Radyo Foreks İngiliz BBC Radyosu ile işbirliği yapıyor. Bu nedenle belli saatlerde BBC'nin orijinal haberleri yani İngilizce haberler yayına giriyor.

Bu haberlerden birinde Güneydoğu sorunu ile ilgili bir bilgi verilmiş, bu da bizim yasalarımıza aykırı bulunmuş. Radyo Foreks bölücülük yapmakla suçlanmış. Olacak iş değil tabii de, gelin de bunu RTÜK'e anlatın.

Kimsenin çıtı çıkmıyor

Mahir Kaynak eski bir MİT'çi. Pazar günü Radikal Gazetesi'nde Neşe Düzel'le yaptığı konuşma yayınlandı. Başlık şöyleydi: "Terör örgütlerini devlet kurdurur." Böyle bir iddia dünyanın her demokratik ülkesinde kıyamet kopmasına neden olur. Ama bizde "çıt" bile çıkmıyor. Çok mu şerbetlendik ne?

Susurluk neredeyse rüştünü ispatlayacak
Bundan tam üç yıl önce, gecenin ilerleyen saatleriydi. O gün pazardı "yerel ara seçimler" yapılmıştı. Seçim sonuçlarını yetiştirmeye çalışırken Susurluk'tan gelen bir kaza haberi herkesi şaşırttı. Çünkü bir kamyonun altına giren Mercedes otomobilde bulunan Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, işadamı Mehmet Özbay ve Gonca adlı bir kadın ölmüş, DYP milletvekili Sedat Bucak ise ağır yaralanmıştı.

Çok kısa bir süre sonra Mehmet Özbay'ın aslında Abdullah Çatlı olduğu anlaşılmıştı. Bu üçlünün aynı araçta olması ister istemez "bunun altında ne var?" sorusunu sordurtmuş, gelişen günler içinde "çok şey" olduğu ortaya çıkmıştı.

İşte o günden beri "devlet içinde çeteleşmenin" kod adı haline gelen "Susurluk kazasını" konuşuyoruz. Ama ne yazık ki Susurluk kazası "emekleyip yürümeyi" bile becerdi, yakında "rüştünü ispatlayacak", hâlâ bir sonuç alamadık.

Görünmeyen eller Susurluk'un üzerine kalın bir şal örtmeyi başardılar, artık sapla saman birbirine karıştı, hepimize geçmiş olsun. Oysa, eğer o günlerin siyasi çekişmeleri, intikam hesapları, sıyrılma çabaları olmasaydı, Susurluk'un sırrını çözebilirdik. Ama bir kesim mevcut iktidarı devirmek, bir başka grup geçmişin hesaplaşmasını yapmak, bir başkası devlet içindeki ciğfenin ortaya çıkmasını önlemek için birbirinden bağımsız operasyona kalkışıp zihin kirlenmesi yaratınca, ölenler öldükleriyle, suçlananlar suçlandıklarıyla kaldılar.

Bakarsanız, Susurluk 18'inci yılını doldurunca, kendiliğinden "artık yeter, neler olup bittiğini ben anlatacağım" der de biz de meraktan kurtuluruz.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır