kapat

03.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Halk kitlelerinin nasıl kazıklandığı ortaya çıktıkça...

Bankacılıktan eczacılığa, şoförlükten garsonluğa kadar çeşitli alanlarda günlük yaşamlarını sürdürme çabasındaki dostlarla karşılaştığımda, hemen hepsinin ortak bir karamsarlığı paylaştığını görüyorum.

Olaylar da, haberler de, açıklamalar da, suçlamalar da; başı sonu belirsiz bir karmaşıklığın, güngünden daha çok burunlarına dayanan kaotik bir karanlığı gibi görünüyor onlara...

Oysa gitgide daha da hızlanarak ortaya çıkan tablo ne karmaşık, ne kaotik, ne de karanlık...

Sadece Türkiye ister istemez bir saydamlaşma dönemine girmede..

Öyleyse saydamlaşma rotasındaki kanat çırpmalar, neden içinden çıkılmaz bir umacı labibrenti gibi görünüyor insanlara ve onları karamsarlıklara sürüklüyor?

Bu sorunun yanıtı, son yüzyılda kitlelerin, kuşak kuşak demagojiler ve içi boş klişelerle sürekli tek bir pencereye göre koşullandırılmış olmasında yatmada...

Tek bir pencereye göre koşullandırılmış olmak ne demektir?

Öncelikle şehitlik payesine dönük gövdesel bir kahramanlığın, her türlü beyinsel kalitenin ötesinde bir erdem olduğuna, ulusca ortaklaşa inanılmış olması, demektir.

Silah teknolojisinin ok, kılıç, mızrak, kalkan, topuzla sınırlanmış olduğu bir ortaçağ koşullanmasıdır bu...

Ve bu koşullanma durmadan sulanmıştır son yüzyıl içinde de..

Genç kuşaklarda ne objektif bir tarih bilincinin uyanmasına izin verilmiştir, ne hukuk bilincinin, ne de evrensel bir değişim bilincinin..

Türkiye saydamlığa doğru sürüklendikçe; sonunda siyasal cinayetlerle eroin kaçakçılığına dönüşmüş hamasi tutkuların gerçek yüzü ortaya çıktıkça; "Türk'e Türk'ten başka dost yok" türünden garip koşullanmalara takılı kalmış kişilerin de aklı karışıyor ve karamsarlığa yuvarlanıyorlar.

Onedenle de içi boş klişeleri yeniden süzmek gerekiyor akıl tülbentlerinden.

Örneğin "şanlı tarih" klişesini ele alalım.

"Şanlı" sözcüğünün nedir tanımı? Ne demektir "şanlı"?

Özellikle kahramanlıkta "ün salmış ve saldığı üne layık olma tutarlılığını sürekli göstermiş olmak" demektir.

Objektif ve bilimsel bir gözlükle bakıldığında, böyle bir tarih olabilir mi insanlığın akıp giden ortak ırmağında?

Hele hele silah teknolojisinde herhangi özel bir aşama yapılmamış ve 1606 Zitvetoruk antlaşmasından, 1923 Lozon antlaşmasına kadar imzalanmış 56 antlaşmadan hiç biri, bir galibiyet antlaşması olamamışsa..

Çocukları kandırıp koşullandırma, sivil-asker siyasetçilere tapınmayı körüklemekten başka ne işe yaramıştır?

Evrensel değişimleri sadece izleyebilecek yetenekte değil, o değişimlerle bütünleşebilecek ve onlara yeni katkılar yapabilecek kapasitede kadroları neden yetiştiremedik ki?

İçi boş demode sloganlara yapışıp kalmakla durumu idare etmeye alıştığımızdan ötürü mü?

Fotoğrafın icadından önceki resim sanatıyla, fotoğrafın icadından sonraki resim sanatı aynı çizgide mi kaldı?

Romanov'lar Rusyası'nın Osmanlı İstanbulu'na bakışıyla, Lenin Sovyetleri'nin Gazi Ankarası'na bakışı aynı mıydı?

Uzay teknolojisinden önceki Washington'un dünyaya bakışıyla, uzay teknolojisinden sonraki Washington'un dünyaya bakışı aynı mıdır?

Bütün bu değişimler paralelinde, Türk eğitiminde de "şanlı tarih" benzeri klişeleri aşan bir değişim olmalı değil miydi?

Türkiye ilk kez saydamlaşmaya sürükleniyor. O nedenle eski koşullanmalarımız dinamitlendikçe hiç şaşırmayın ve asla düşmeyin karamsarlığa..

Saydamlık yaygınlaştıkça, yönetici kadroların halk kitlelerini nasıl kazıklamış olduğu daha çok çıkacaktır ortaya..

Fena mı yani?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır