kapat

12.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Roma aktarmalı İstanbul seferi


Londra'dan dönerken uçakta bir de ne göreyim! GS'ı yenen Chelsea'nin antrenörü, iki koltuk ötemde oturuyor. Şaka gibi!

Bir haftalık Londra serüvenimin sonunda dönüş vakti gelip çatınca biraz heyecan biraz hüzün kapladı içimi.

Ufak tefek bazı alışverişlerimi de bitirdikten sonra bavulumu da hazırlayıp İstanbul'a dönüş moduna girdim.

Tatilimin sonunda belki birkaç gün de Roma'da kalırım düşüncesiyle İstanbul'dan biletimi öyle hazırlatmıştım.

Ama sonradan evdeki hesap çarşıya uymadı ve İstanbul'a dönmem gerekti.

***

Saat 07.15 Alitalia Hava Yolları'yla Roma üzerinden aktarmalı İstanbul uçağına yetişebilmem için iki saat önceden yani sabahın köründe Heathrow Havalimanı'nda olmam gerekiyordu. O yüzden hiç uyumamaya karar verdim.

Ve Londra'daki son gecemde bir haftalık anılarımı da şöyle bir gözden geçiririm bahanesiyle kendimi ünlü Türk lokantası Sarastro'ya attım.

Opera salonunu andıran dekorunun yanı sıra gece boyunca yalnızca Mozart ve Shopen klasiklerinin çalındığı Sarastro, Londra'nın opera ve tiyatrolarıyla ünlü Gowet Garden'daki Cruleyn semtinde...

***

Londra'nın çok hızlı ve bir o kadar da renkli gece hayatını sevenler burayı mutlaka bilirler.

Sizin de hak vereceğiniz gibi bir hafta süren farklı bir yaşantıdan sonra kendimi memleket ortamıma tekrar adapte edeyim dedim!..

Bu arada durduk yerde aklınızı karıştırmış olabilirim.

"Türk lokantasında klasik müziğin işi ne?" diye düşünebilirsiniz.

Ehh, haksız değilsiniz tabii. Ama öyle işte... Değişiklikleri hep başkaları yapacak değil ya.

***

Saat 05.15 de havalimanına gitmek için yola çıktığımızda kendimi gerçekten de uzun sürecek bir yolculuğa hazırlamıştım.

Pasaport işlemlerimi bitirip uçağa alındıktan sonra tam yerime oturuyordum ki şu aralar hiç de yabancı olmadığım bir simayla karşılaştım.

Elektrik çarpmış gibi oldum bir an... Yere düşmemek için oturacağım koltuğa yaslandım.

Kimle karşılaştım dersiniz? Çok değil 15 gün önce Londra da Galatasaray'ı 2-0 yenen Chelsea'nin antrenörü Wiali, iki sıra önümdeki koltuğun koridor kısmında oturuyor.

***

Güler misin ağlar mısın? Sanki karşımda can düşmanım duruyormuş gibi oldum bir an... Eee, çünkü biliyorsunuz Allah'a şükür ben de iflah olmaz bir Galatasaraylıyım.

Adamın bizi yendiği yetmiyormuş gibi bir de dalga geçercesine bana eşlik edip uğurluyor sanki bakar mısınız!...

"Kader kime şikâyet edeyim seni kimlere açayım derdimi?.."

Kalkıp adamın yanına da gitmedim tabii. Ne yani; "Aaa ne iyi yaptınız da yendiniz bizi," mi diyecektim!..

Oturduğum yerden Viali'nin kabak kafasına baka baka Roma'ya geldim. Ben transit kısmına geçerken o kendi memleketine gelmenin mutluluğuyla ardına bile bakmadan çıkışa doğru ilerledi.

Ve bende yolun yarısını bitirmenin mutluluğuyla işlemlerimi tamamlayıp İstanbul'a doğru yola çıktım.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır