kapat

22.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Kadınlığın bedeli...

Alın işte size yine eşitsizlik... Kadın, kadın olmanın bedelini yine fazlasıyla ödüyor. Kırsal bölgede, kentte, deprem bölgesinde... Hiç fark etmiyor. Yine evin, pardon çadırın ve yaşamın bütün yükü kadınların omuzlarında.

Artık çadır, kadınların evi oldu, buna ev denirse tabii. Sanırsınız ki işleri yok... Olur mu? Kadın olanlar anlar ne demek istediğimi. Üstelik depremzede kadınların işleri iki kat, üç kat, beş kat daha fazlalaştı.

Her şeyden önce psikolojik olarak yorgunlar.

Toplumun kendilerine biçtiği "ev kadınlığı" rolünü benimseyen ve görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan kadınlar için ev işleri son derece önemli bir konudur. İyi bir ev kadını olmanın olmazsa olmaz koşuludur; ev işlerini lâyıkıyla yapmak...

Güzel yemek yapmak, şık sofralar hazırlamak, bembeyaz çamaşırlar yıkamak, pırıl pırıl bulaşıklara sahip olmak, evi tertemiz tutmak, iyi ev kadını rolünü benimseyen bir kadın için, var olmakla eşdeğerdir.

Eee nerede şimdi bu kadının evi? Eşyaları, temizlik maddeleri? Başkasının pişirdiği, özellikle dışarıda pişmiş yemeği yemeyen, başkasının tuvaletine giremeyen bu kadın ne yapar? Bir aydır sokakta, çadırda yaşayan, banyo yüzü görmeyen, üstelik yağmura-çamura yakalanan bu kadın ne düşünür, ne hisseder bilir misiniz?

Çıldırır!
Temizlik ve titizlik delisi bir kadın bu durumda gerçekten delirir.

Bir yanda görevini lâyıkıyla yerine getirememenin ezikliği, bir yanda pislik, düzensizlik ve belirsizlik içinde yaşamanın huzursuzluğu kadınları bunaltmış durumda. Bu yüzden psikolojik olarak yorgunlar.

Ayrıca boş oturmuyorlar ki... Evleri, eşyaları olmamasına, yokluk ve perişanlık içinde olmalarına karşın çalışıyorlar. Yine de bulaşık yıkıyorlar, çamaşır yıkıyorlar. Üstelik bu kez makinede değil, ilkel yöntemlerle. Elde yıkıyorlar. İki kat bükülerek, yerlere çömelerek. Eskisinden daha kötü koşullarda. Esra ile Özlem'in gördüklerini okudunuz. Nasıl çalıştıklarını anlatıyorlar. Sabah erkenden, gece yatıncaya kadar. Burada da yardımcı olan yok onlara. Hemcinslerinden başka. Kocalar yine sorun çıkarıyor her zaman olduğu gibi. Kapris yapıyorlar.

Bu kadınlar ne kadar dayanacak bu olumsuzluklara dersiniz?

e-mail: sguler@sabah.com.tr


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır