Yabancı gazete ve ajanslara göz gezdiriyorum, şimdi Tayvan depremi birinci haber...
Gazetecilerin akıllarına takılmış, merak ediyorlar ve soruyorlar:
Tayvan depremi ABD istasyonları ölçümlerine göre 7.6 şiddetinde (Tayvan "Kandillisi" 7.3 olarak veriyor) ve 1500 kadar ölü var.
Türkiye'deki deprem de 7.3 şiddetinde ama orada 15 bin kişinin canını aldı.
Nasıl oluyor da oluyor?
Benzer şiddette iki depremde ölü sayısı arasındaki bu dev farkı nasıl izah edersiniz?
Soruyu Amerika Birleşik Devletleri Jeolojik Gözlem Merkezi (US Geological Survey) sözcüsü çok kısa ve net cevaplamış:
"Ne mutlu ki Tayvan'da iyi bir bina yapım şartnamesi var, ona uygun bina yapıyorlar."
Adam haklı da durumun daha da vahim olduğunu bilemiyor...
Bizde de şartname var.
Şartname şahane!
Lakin uyan yok.
Bizde bir yanda şartname bir yanda imar affı.
Belediye yıkmıyor, deprem yıkıyor.
Bunları geçelim hepimiz biliyoruz, yabancılar pek anlayamıyor...
Biz fizik kuralı falan takmayız, hepimiz gönül insanıyız.
Biz tuttuk milletçe adını depremle özdeştirdiğimiz Ahmet Mete Işıkara Hoca'yı en seksi erkek seçtik.
Yabancılar Tayvan depremine daldıkları için bunu atladılar...
Duysalar birinci haber yaparlar.
Çok da iyi olur, turizm patlar.
Siz olsanız böyle bir kültürü merak etmez misiniz?
Buyrun buradan da yakın
İzmir Ticaret Odası Ege'deki adalar ve Yunanistan ile sosyal ve ekonomik ilişkileri geliştirmek için yıllardır sıkı bir çaba içinde...
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'e giden bir mesajda "Biz Yunanistan'la sınır ticareti yapmak istiyoruz, özellikle adalarla, oraya Yunanlılardan 6 kez daha ucuza mal satma imkanımız var" diye bilgi notu vermişler. Bu bilgiyi aktaran İsmail Cem şöyle devam etti:
"Ben de aman ne güzel, neden sınır ticareti yapmıyorsunuz ki, yapın işte dedim. Konuyu incelettim, bir de baktık ne görelim... Bizim kanunlarda sınır ticareti kavramı kara sınırı ile 'sınırlı'. Şimdi o ilgili maddeye karanın yanına deniz diye de koyulması için çalışıyoruz."
Şimdiye kadar neden olmamış?
"Kara kara düşünmek" bu olsa gerek!