Güle güle Ecevit...
Büyük Türkiye'nin itibarlı Başbakanı Bülent Ecevit, Amerika'ya gidiyor... Çok önemli bir devlet görevi.
Ecevit, dört aydır "değişik fikirleri" aynı kabinede, uyum içinde çalıştırıyor.
"Koalisyon kültürünü" oturtuyor.
Bu, Türkiye için çok önemli.
Gerçi, daha önce de "karşıt fikirler" aynı kabinede bir arada olmuştu ama...
1961'de, İsmet Paşa başkanlığındaki "CHP-AP birlikteliği" biraz zorlamaydı.
Tabandan ziyade "yukarıdan gelen talepler" ön plandaydı.
1991'de Demirel başkanlığındaki DYP-CHP koalisyonunda da "karşıt görüşler" ortaklık etmişlerdi ama...
Görüşler "karşıt" olsa da "kişisel yakınlıklar... Demirel-Erdal İnönü dostluğu" vardı.
"Şimdi" ise durum çok farklı.
"Aşırı sağcı" denilen MHP, uzlaşmacı Devlet Bahçeli'nin başkanlığında bir "demokratikleşme sınavı" veriyor.
Türkiye "yeni bir parti" kazanıyor.
Ve Ecevit de buna "öncülük" yapıyor.
MHP'ye "olanak sunuyor."
***
Türkiye'nin, Avrupa ile ilişkileri "yol ayrımında."
Ya Avrupa'nın, Türkiye'ye bakış açısı değişecek.
Ve Türkiye "Avrupa'da yerini alacak."
Ya da "kopukluk tırmanacak."
Avrupa ile değil ama... Avrupa ülkeleriyle "ikili ilişkiler" dönemi açılacak.
Ve Türkiye, kendisine "yeni bir dünya" arayacak.
İşte Ecevit "böyle önemli bir karar aşamasının" hemen öncesinde Amerika'ya uçuyor.
Ziyaretin "zamanlaması" mükemmel.
***
Dört aylık hükümet, demokratikleşme talebinin... Tartışmasının "önünü tıkamadı."
Başbakan isteseydi, Yargıtay Başkanı'nın konuşması karşısında sessiz kalabilirdi.
Kalmadı.
Hatta...
Tartışmayı "teşvik etti."
"Eskiden" demokratikleşme konusu "dış baskıyla" gündeme geliyordu.
"Bugün" ise...
Sivilller "Nasıl organize olabiliriz? Yeni bir Anayasa'yı nasıl yapabiliriz"i konuşuyorlar.
Toplum "kendi iç dinamiği ile" demokratikleşmeyi başarma yolunda adımlar atıyor.
Bu güzel bir başlangıç.
***
Deprem, ülkemizde yaşayan her dört kişiden birini "doğrudan etkileyen" bir afet.
Savaş dışında böyle bir felaket görülmedi.
Dünya kamuoyu, deprem nedeniyle, Türkiye'ye "duygusal bir yakınlık" gösteriyor.
Ecevit'in Amerika ziyareti de "böyle bir ortamda" yapılıyor.
Psikolojik ortam, Başbakan'ın işini kolaylaştıracaktır.
***
Dünü... Birkaç yıl öncesini unutmayalım.
"Çankaya ile" sürtüşen hükümetleri.
"Askerle" inatlaşanları.
"Sivil toplumla" kavga edenleri.
Bugün ise...
Hükümet, hem "kendi içinde uyumlu."
Ve hem de "Dışındaki kurumlarla... Güç odaklarıyla."
Bu uyumda, Ecevit'in rolü inkar edilebilir mi?
***
Başbakan Adnan Menderes Londra'ya giderken, muhalefet lideri İsmet İnönü kendisine "haber" göndermişti:
- Bu önemli devlet ziyareti sırasında Sayın Menderes'le... Hükümetiyle ilgili en ufak eleştirim olmayacaktır.
"Devlet adamı İnönü" istiyordu ki, Menderes, Londra'ya güçlü gitsin.
İtibarlı Ecevit "dünya lideriyle" görüşmeye gidiyor.
Onu Amerika'ya güçlü göndermeliyiz.
Güle güle Sayın Başbakan.