kapat

22.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Nerde İstanbul'un telefon rehberi!..

Dünya üzerinde telefon rehberi olmayan bir mega kent var mı acaba, İstanbul'dan başka?..

Depremde telefonlar kitlenirken, binlerce insan da, 118'i arıyordu, numara öğrenmek için..

İstanbul'da 118'den başka şansınız yok..

Arıyorsunuz meşgul.. Arıyorsunuz meşgul..

Nihayet düşüyor.. Bu defa "Bütün pozisyonlar dolu, bekleyin" anonsu geliyor teypten.. Bekliyorsunuz.. Sadece siz bekleseniz, beklerken sadece siz durmadan PTT'ye kontür ödeseniz neyse.. Bir de hat işgal ediyorsunuz..

Yıllardır bir Allahın, bir tek Allahın kulu çıkıp da "Yahu bu İstanbul'a rehber gerek, ne ayıp" demiyor..

Hangi yabancı kente gitsem, otel odamda rehber bulurum. Açarım sarı sayfaları ne lazımsa emrimde..

Bu ülkeye gelen turist ne yapsın peki?..

Bari onların İncil'i gibi birer Kur'an koysak da Allahlarına dua etseler..

Bu ne gamsızlık, bu ne aldırışsızlık, bu ne medeniyetsizliktir, Sayın Ulaştırma Bakanım?..

Bu işte en günahsız "Şimdilik" siz olduğunuza göre bir emir lütfeder de sordurur musunuz, İstanbul'un niye rehberi yoktur ve ne zaman yapılacaktır?..

2000 yılına telefon rehbersiz giren bir kent..

Yuh kere yuh!..

ooo

Geçen hafta cumartesi ve pazar günleri ünlü romancı Maureen Freely'nin deprem anılarını nakletmiştim size..

Ne diyordu..

"Paniğe kapılmadım. San Fransisco telefon rehberinde yazılı uyarı ve öğütleri hatırladım ve uygulamaya başladım.."

San Fransisco'dayken benim de dikkatimi çekmişti, rehberi açar açmaz karşımıza çıkan deprem sayfaları..

Holly "Burası fay üzerinde bir kent. 1906'da büyük deprem yaşamış.. Şimdi alınan önlemler arasında, telefon rehberine ilk anda yapılacak ve yapılmayacak şeylerin sıralanmış olması, adeta bir beyin yıkama.. Rehber hemen her gün birkaç defa ele alınıyor. İnsanlar ister istemez defalarca okuyor, öğreniyorlar. Deprem anında ise, rehber zaten el altında.."

ooo

Bir onlara bakın.. Bir de bize..

Bir kere yetmez.. Bin kere yuh!..

Onlardan farkımız yok.. Bazen!..

Ruslar, 1949 yılında fazla çimento ve demir kullandı diye inşaat sorumlusunu hapse atmışlar.. Bir müthiş deprem olmuş.. Kentte sadece bu sorumlunun yaptığı iki bina ayakta kalmış. Adamı hapisten çıkarıp madalya vermişler..

ooo

Ataköy'ü Emlak Konut yaptı biliyorsunuz.. O uzun uzun binalar depremi de, artçı sarsıntıları da hasarsız geçirdi. Orada yaşayanlar, aşırı korkuları yoksa, her gece evlerinde yattılar.

Bunların başında bizim Ünal var. Evi dokuzuncu kattaydı üstelik.. Moda'da annesinin düzayak evi vardı. Bir tek gece annesine gitmedi, hep o 13 katlı binanın 9'uncu katındaki evinde kaldı.

Çünkü o apartmanların depreme nasıl dayanıklı olduğunu en iyi bilen kişiydi.

Çünkü o, Emlak Konut'un genel müdürü idi, o zaman.

Emlak Konut, 180 bine yakın konut üretti. Bunların hepsi deprem sınavını başarı ile geçtiler.

Özellikle depremin en çok hasar yaptığı İzmit Yahya Kaptan'da Emlak Konut evlerine hiçbir şey olmazken, Emlak Konut'tan ihaleyi alan ayni müteahhitin, kendine Yalova'da yaptığı bütün evlerde felaket hasar ve can kaybı oldu..

Lafı uzatmamak için teknik ayrıntıya girmiyorum.

Ama, Emlak Konut Evleri'ne niye bir şey olmadı?..

Çünkü proje, deprem dikkate alınarak yapılmış, müteahhitin yaptıkları çifte kontrolden geçirilmiş, hiçbir şeyin gözden kaçmamasına dikkat edilmişti.

Ünal "İşi sağlam kazığa bağlayıp, sonra Allah'a emanet ettik" dedi.

Bunları yaptıkları için Ünal ve arkadaşları teşekkür beklemediler.. Ama arka arkaya mahkeme celbi de beklemediler..

"Emsallerine göre neden daha pahalı?" diye dava üstüne dava açıldı.

Çünkü yeni gelen siyasi otoriteye, yeni bakana yaranabilmek için eskiye yönelik muhbir gibi çalışan bazı bürokratlar, durmadan suç üretiyor, mahkemeler de durmadan beraat kararları veriyorlardı..

Körfez depreminin ardından Emlak Bankası, kamuoyuna, genel müdür imzası ile bir duyuru yayınladı.

Bu duyuruda, işi yapanların adı asla geçmeden, onlara, bir de bunca mahkeme celbinin özrünü dilemeyi geçtik, gecikmiş bir teşekküre bile gerek görmeden "Bankaca gerçekleştirilen Yahya Kaptan, Ataköy, Ataşehir, Bizimkent, Bahçeşehir, Mimaroba, Sinanoba ve Mutlukent konutlarında yapılan uzman araştırmalarında, hiç önemi olmayan kılcal çatlaklar dışında hiçbir hasar görülmediği, bütün meskenlerinin tam yaşam güvenine sahip olduğu" gururla açıklandı.

Emlak Bankası bu açıklamayı yaparken, Ünal Özüak, geçen hafta, hem de yıllar sonra bir mahkeme daveti daha aldı..

Emlak Konut adına yapılan inşaatların "Fenni usul ve kaidelere göre projelendirilmesi ve yapılmasının kontrol edilmesi hizmetleri işini" bankanın kontrollük teşkilatına ilaveten ikinci bir uzman kuruluşu Amerikan GFMC şirketine yaptırarak devleti zarara sokmakla suçlanıyordu. Bu ikinci firmaya ödenen parayı Ünal devlete ödemeliydi.

Ruslar hiç değilse hapisten çıkarıp, madalya vermek vefasını gösterirken, bizim devlet Ünal'a hala "Niye çifte kontrol yaptırdın?" diye hesap soruyordu..

'Niye'nin yanıtı, bu korkunç depremde dimdik ayakta duran 180 bin bina ile verilmişken, üstelik!..

BİZİM DUVAR
Kozakçıoğlu, Tansu bacısı için "yuvayı dişi kurt yapar" demiş. Yağcılık öyle bir şeydir ki adama kuşu kurt yaptırır işte böyle.

Hakan & Utku

SEVDİĞİM LAFLAR
Gerçeğin dağlarına ümitsizlikle çıkılmaz Nietzche (Teşekkürler Esra)

TEBESSÜM
Yüzünüzün ergenlik sivilceleri ile dolduğunu nasıl anlarsınız?.

Körler yüzünüzü okumaya başlayınca.

Teşekkür!..
Çok ama çok gecikmiş bir teşekkür borcum var, İstanbul Valisi'ne..

Bir takım deli Dumrullar Galata Kulesi dibinde yolu kesmişler ve içerde iki hastane, bir okul olan koskoca mahalleyi, gidiş gelişi dahi olmayan tek şeritli bir yola mahkum etmişlerdi hani..

İstanbul Valisi Erol Çakır'a "Ne olur gidin rezaleti yerinde görün. Ben ne yazsam az" demiştim.

Vali ertesi gün gitmiş, Kule çevresini teftişe.. Beni de aratmış, ama ulaşamamışlar.

Telefonla konuştuk.. "Ortalığı pislik götürüyordu, 'Siz gerçekten Güzelleştirme Derneği iseniz, önce çevreyi temizletin' dedim. Gereken emirleri de verdim, merak etme" dedi.

Yöre halkı ve orayı kullanan, hastalar, öğrenciler adına teşekkürler Sevgili Valim!..

Hep aklımda..

Hep aklımda bir soru var.. Kıyamet kopardılar Park Otel'i yıktırmak için. Sözen'i buldular yıktırdılar. Yalçın Sürmeli kahrından öldü..

Şimdi Gök Kafes'i yıktırmak için yırtınıyorlar..

Nerde çağdaş bir yapı, yıkılsın..

Tamam.. Tamam da..

Siz bunların hiç, depremde sapır sapır dökülen yapıları, siteleri yıktırmak için kampanya açtıklarını duydunuz, rastladınız mı, tarihte?..

Mesele üzüm yemek değil, şöhret olmak da ondan..

Abbas!..

Efendim siz bu satırları okurken, bendeniz Milano'dan Londra'ya uçuyor olacağım, Allah kısmet etmişse..

Milano'ya pazartesi geldik.. Aslında salı ve çarşamba da köşe kapalı olacaktı. Ama yazacak o kadar şey vardı ki, hafta sonu size iki yedek sayfa hazırladık. Biri dün.. Öteki bu..

Şimdi Londra'da gelecek salıyı, Galatasaray'ın Chealsea maçını bekleyeceğiz.

Üç gün için yurda dönme yerine, üç gün Londra'da kafayı dinleme..

Çok görmezsiniz herhalde..

Hıncal'ın Yeri, kısmetse kepenklerini haftaya cumartesi günü açacak..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır