Türkiye'nin sorunlarıyla ilgilenme gitgide anlamsızlaşıyor; hele Marmara'dan geçen fay hattında, İstanbul'u da sallayacak ikinci bir kırılmayı bekleme dönemine girildikten sonra...
10-12 yıl daha siyasal demeç, öneri ve eleştirilerle havanda su dövme sürüp gidebilir eski temposunda...
Arkasından da her şey değişiverir beklenmedik bir biçimde...
Kozmos sürekli değişim içinde olan sonsuz bir enerji olgusudur. Bu olgunun verilerini, hayatı daha kolaylaştırıp daha güzelleştirmek için kullanma hızını güngünden daha da arttıran İnsanoğlunun, ortak orkestrasyonuyla bütünleşemeyenler ve kendini değiştiremediği için Kozmos'a ters düşenler, ergeç öderler bunun bedellerini...
Ve Kozmos en inatçı statükoculuğu da, bir yer gelir değiştiriverir bir anda...
Bakın Kozmos'daki sürekli değişimin Arz yuvarlağını ilgilendiren bölümünü Jeoloji Profesörü Celal Şengör, Neşe Düzel'e nasıl anlatıyor:
- Hareketli bir dünya üzerinde yaşıyoruz. Dünya hep yeniden şekilleniyor. Bu hareketli dünyanın üzerinde onu anlayarak yaşamak lazım. Niçin oluyor, nasıl oluyor, nerede olacak bunları bilmek lazım. Bunları bilenler insan gibi yaşıyorlar. Bilmeyenler ise mahvoluyorlar...
Şimdi bir de Murat Belge'nin dünkü yazısından bir alıntı yapalım:
"Tarih boyunca bilinen en büyük hayvan, dinozorlar çağının, `brontosaurus'u dur. Bu kocaman kertenkelenin boyu, başından kuyruğunun ucuna kadar, kırk metreyi bulur...
Büyüklük genellikle bir meziyet gibi görüldüğü için, `böyle bir hayvan kimseden korkmaz' diye düşünenler olabilir. Ama sonuçta brontozorda dinozor ailesinin bir üyesi ve onlarla birlikte yok olup gitmiş."
Murat Belge şöyle devam ediyor yazısına;
"Sonunda brontozorcuk dayanamamış değişen koşullara. Deprem sonrasında devletimizin haline baktığında; aklıma, ister istemez, brontozorun hikayesi geliyor"
Hazine'den geçinenlerin egemenliğine göre biçimlenmiş "kabuk devlet" den, halk kitlelerine servis vermeye göre yapılanmış "teknik devlet"e neden geçilemedi?
1950'li yılların başında Meclis'deki CHP grubu odasında bazen İsmet Paşa'yla da konuşma olanağı bulurduk.
Bir gün Paşa, yeni kurulmakta olan Cumhuriyet'de hukuk bilincini yaratmak için ne kadar uğraştığını şöyle anlatmıştı:
- Beni aktif siyasetten çekmek için Milli Müdafaa Vekaleti'nin başına getirmişlerdi. O sıralarda Çerkez Ethem, yeni rejime direnen bölgelerde kaç kişi astığını -biraz da göz korkutmak için- her gün telgrafla Vekalet'e bildiriyordu.
Kendisine bir genelge gönderdim, "İnfazlardan sonra, 3 kişilik bir heyete imzalatınız infaz kararını..."
Çerkez Ethem, astıklarının listesi altına 3 kişilik bir heyetin imzasını da koymaya başladı.
Ben bir genelge daha gönderdim, "İnfaz kararını, infazlardan sonra imzalatma yerine, önce imzalatınız."
Böyle böyle getirmeye çalıştık ülkeye hukuk düzenini...
Aradan geçen onca yıla karşın "kabuk devlet", "teknik devlet"e bir türlü dönüşemedi...
Kozmos ise asla affetmez değişmeyeni. Sonunda her şey değişiverecektir, kesinlikle...