Hüsamettin Kavi (İSO Başkanı)
IMF ve Dünya Bankası'nın Türkiye'nin rotasına ilişkin, güvenilir ya da istikrara kavuşuyor diye vereceği referanslar borçlanma kabiliyetimiz artırır. Helsinki Zirvesi'nde AB'nin kapısını açması ise, fonların daha güvenli akmasını sağlar. Kısacası önümüzde büyük bir fırsat, 21. yüzyıla ilişkin büyük bir umut var. Akıllı bir Türkiye bu imkanlardan yararlanır.

Zafer Çağlayan (ASO Başkanı)
Türkiye son derece önemli bir döneme giriyor. IMF'nin yakacağı yeşil ışık, uluslararası fonların Türkiye'ye akmasını sağlar. Herşey yolunda giderse uluslararası piyasaların Türkiye'ye bakışı değişir. Ucuz maliyetle kaynak elde edebiliriz. Ekonomimiz de disiplin kazanır.

Meral Gezgin Eriş (İKV Başkanı)
Amerika seyahati için umut verecek ışık görmekte haklıyız. Mali destekleşme açısından IMF ve Dünya Bankası ABD'den talimat almıyor. Ama ABD Hükümeti'nin olumlu katkısı olur. Herhalükarda 2000'li yıllar Türkiye'nin olacak.

Hasan Turhan (EGS Holding)
Başbakan'ın ABD ziyaretinden de Helsinki Zirvesi'nden de umutluyuz. AB'nin müstakbel üyesi olmak yabancı yatırımcıların Türkiye'ye olumlu bakmasını sağlayacaktır. Ekonomimizin hızlı bir şekilde iyileşme ve büyüme sürecine gireceğini düşünüyorum. 97-98 yıllarında ülkeden kaçan yerli ve yabancı sermaye geri dönecek, yatırımlar patlayacaktır.

Mehmet Yıldırım (İTO Başkanı)
Amerika ziyareti ve Helsinki Zirvesi 2000'li yıların başında Türkiye'nin kaderini belirleyecek. Eğer somut adımlar atılırsa 2005'de milli gelirimizi 10 bin dolara çıkartabiliriz.

Sinan Aygün (ATO Başkanı)
Başımıza talih kuşu kondu. Hükümetin Amerika ziyaretini iyi değerlendirmesi lazım. Türkiye için büyük fırsat. Bir de AB'ye de girersek önümüz tümüyle açılır.

Deprem sonrası dış ekonomik ilişkilerde gözlenen iyileşme, beklentileri de "olumlu"ya çevirdi. Başbakan Ecevit'in ABD gezisi, IMF ile stand-by pazarlığında son dönemece girilmesi, AB'nin yıllardır tıkalı olan kredi musluklarını açması, ekonomi yönetiminde "ölçülü iyimserlik" havası yarattı.

Ekonomi kurmayları IMF ile geçen hafta gerçekleşen görüşmelerde ağırlıklı olarak depremin ekonomi üzerindeki etkilerini ele aldıklarını, stand-by'a dönük programın yıllık toplantılarda ve Ekim ayı ortasında Ankara'da ele alınacağını söylediler. IMF'nin, "acil yardım" kapsamında Türkiye'ye 490 milyon dolar göndermesinin ardından stand-by kapsamında sağlanabilecek kaynaklar da ele alınacak.

Bu arada depremin ardından AB ile ilişkilerde gözlenem canlanmayı değerlendiren ekonomi kurmayları, şu değerlendirmeyi yaptılar:

"Özellikle mali yükümlülüklerin yerine getirilmesini bekliyoruz. İlk etapta AB'den, Avrupa Yatırım Bankası kanalıyla 690 milyon dolar kredi gelmesi sözkonusu. Akdeniz Programı üzerindeki vetonun kaldırılmasını, 4. mali protokol kapsamındaki 750 milyon dolar yapısal uyum yardımının da yapılması gerektiğini savunuyoruz."