kapat

08.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Batılı, Etkin, Kalitesi Onaylı
Yılda 200 milyon dolarlık ihracat yaparak Türkiye'nin gururu olan Beko'nun Genel Müdürü Aydın Çubukçu, başarı öykülerini böyle özetliyor

AÇIL SEZEN

Türkiye'nin yıllardır yaşadığı en büyük eksikliklerinden biri dünya çapında bilinen bir Türk firmasının olmayışıydı. Ama artık devran döndü, gidişat değişti. Türk firmaları, yurtdışında da büyük başarıların altına imza atıyor. Beko bu firmaların öncüsü. Türkiye'nin sesini yıllardır, hem de kendi markasıyla yurtdışında tanıtıyor. Geçtiğimiz hafta Avrupa'nın en büyük teknoloji fuarı olan Berlin IFA Fuarı'nda son teknoloji ürünlerini tanıtan Beko'nun Genel Müdürü Aydın Çubukçu ile son gelişmeleri, başarı ve kalitenin öyküsünü konuştuk.

Son gelişmeler ışığında dayanıklı tüketim mallarında nasıl bir canlanma takvimi öngörüyorsunuz?

Türk ekonomisini Rus krizi endirekt olarak, deprem ise direkt etkiledi. Ortak olan tek noktaları, dayanıklı tüketim mallarındaki canlanmanın önünü kesmeleri oldu. Çünkü biz depremden önce bir canlanma öngörüyorduk. Ama insanların paraları enkazın altında kaldı. Belki uzun vadede bir canlanma olabilir, ancak şu an için ben bir canlanma beklemiyorum. Umarım bu sadece benim pesimist düşüncem olarak kalır.

Deprem sonrası hedeflerinizde bir rvevizyon düşünüyor musunuz?

Evet. Bu noktadan sonra oturup neler yapılabilir, hedefler nereye kadar gidebilir bakmamız lazım.

Yeni pazarlama stratejileri düşünüyor musunuz?

Şu an için hayır. Çünkü zaten kampanyalı satışlarımız sürüyor. Bunların daha altına inmek bizim için zarara işaret ediyor.

Gelir kalemleriniz içinde ihracatın yeri giderek artıyor. İç pazarın bunu dengeleyebilmesi için nasıl bir büyüklüğe ulaşması gerek?

Bunun yanıtı için önce iç pazarı incelemek gerek. Biz baz olarak televizyon ve buzdolabını alıyoruz. Türkiye'de 14.5 milyon hane var. Yıllık talep ise örneğin televizyonda 1.5 milyon. Ekonomik koşullar kötüye gittiğinde bu rakam düşüyor, ama en iyi olduğu koşullarda 1.5 milyon. Beko'nun bunların içindeki payı ise yüzde 30.9. Ancak üretimimiz gözönüne alındığında Türkiye'nin küçük kaldığı görülüyor. Bu yılki ihracatımız 200 milyon doları bulacak.

Bu rakamın artırmak için neler yapacaksınız?

İhracatta çok fazla büyüme bir süre sonra kârsızlığa götürüyor. Bu nedenle biraz daha planlı hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Yurtdışında hem de kendi markanızla üretim yapıyorsunuz. Ancak yurtdışındaki ve buradaki kalite ölçütleri farklı. Ürünlerinizdeki kalitede nelere dikkat ediyorsunuz?

Bizim Türkiye için ürettiğimiz ve yurtdışına gönderdiğimiz ürünler arasında hiçbir fark yok. Ama Avrupalılar ince eleyip sık dokuyor. Orada tüketici dergileri çok revaçta. Tüketici oradaki ürün karşılaştırmalarına bakıyor, satıcıyla görüşüyor, öyle karar veriyor. Orada ucuz diye mal almak yok. Sıralama kalite, servis, ürün, fiyat şeklinde. Bunların tümünü verdiğiniz zaman pazar payı artıyor.

Böyle bir kalite zincirini ne şekilde oluşturabiliyorsunuz?

Kalitede başarının altın kuralı, herkesin kaliteyi aynı şekilde benimsemiş olmasından geçiyor. Bizim üretim dışında proje ekiplerimiz var. Bu ekiplerde kalite, ihracat, üretim, gibi tüm birimlerden bir temsilci bulunuyor. Kendi içlerinde kendi seçtikleri bir sözcüleri var. Belirli bir zaman takvimi içinde projeyi üretip sunuyorlar. Üretimde de üretim takımı var. Onlar da sorun olduğu anda çözüm buluyorlar. Herkes kendinden bir sonrakini müşterisi olarak görüyor. Böylelikle hata oranı düşüyor.

Yurtdışında gerekli servis desteğini nasıl karşılıyorsunuz?

32 yıllık bir teknoloji birikimimiz var. Kaybolmaması için bir bilgi merkezi kurduk. Çalışanlarımız ayrıldığı ya da emekli olduğu zaman kafalarındaki şirkette kalabilsin diye böyle bir uygulama başlattık. Bazı arkadaşlarımız ihracat yaptığımız bölgelere gidebilir. Ama öncelikle Beko'nun anlayışını, o nosyonu oralara taşımamız lazım. Oradaki tüketicilerin de bizi ortak gibi görebilmeleri lazım.

Buna bir şekilde marka milliyetçiliği diyebilir miyiz?

Tabii diyebilirsiniz. Bizim bir ürünümüzü alıp memnun kalan tüketici, daha sonraki ihtiyaçlarında da bizi istiyor. Markamızın tutulduğunu görmek bizi çok sevindiriyor.

Yıllardır abonesi olduğunuz kalite ödülünü bu yıl sivil toplum örgütlerine devretmek gibi bir projeniz de var...

Evet. Önerimiz, kalite ödülüne aday tüm firmaların ortak rızasıyla bu yılki kalite ödülünü deprem felaketinde büyük başarı gösteren sivil toplum örgütlerine vermek. Ancak bunun için bütün aday firmaların rızası gerekiyor. TÜSİAD ve Kal-Der'in böyle bir talebe karşı çıkacağını sanmıyorum.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır