Fikir, zikir...
Bütün kusur ve kabahatlarımızı örtersek, dönüp Avrupa'ya diyeceğiz ki:
- Tamam artık... demokrat olduk.
Bu çok kolay.
Ama sonrası zor.
Yâni, sahici demokrat olmak zor, demokrat kalmak daha zor.
Çünkü kuralları var. Onları çiğneyemeyiz.
Şimdiye kadar olan olmuştur haydi, çekelim bir sünger, gitsin.
Ama demokraside hile ve desise yapamazsınız. Seçmeni aldatamaz ve kandıramazsınız...
Meselâ... Sürekli seçim kaybetmişseniz yahut partinizin oylarını sürekli düşürmüşseniz, orada artık lider diye de oturamazsınız.
Yâni, demokrat olmanın bir bedeli var.
İyi düşünün.
Gerçek demokrat mı olalım, yoksa böyle mi kalalım.
*
Ben, 1987 seçimlerinde Özal'a Başbakan olsun diye oy vermiştim. Gitti, Cumhurbaşkan oldu. Çok kızdım.
Ama akıllanmadım.
1991 seçimlerinde -madem demokrasi savaşcısıydı- Başbakan olsun diye, bu def'a Demirel'e oy verdim. Gitti o da Cumhurbaşkanı oldu.
Bereket şimdiki liderlerin içinde, hiçbirinin Cumhurbaşkanlığı şansı yok. Yâni, bu def'a beni kandırma ihtimalleri yok. Şükür... kandırılmaktan bıktım usandım.
*
Düşünce suçları sıfırlanırsa çok sevinirim. Ama önce düşünce suçu'nun târifini isterim.
İnsan Haklarıydı falan derken, bir bakacaksınız, şaka maka demokrat olacak Türkiye.
Demek ki artık, seçmen kütükleri, doktor reçetesi'ne benzemeyecek... Seçim sonuçları, taa 1 ay sonra açıklanmayacak... Çok güzel.
Demek ki artık falan parti gelirse, asker müdahale eder diye kimse evhamlanmayacak, sandıktan çıkan Belediye Başkanını protesto için gidip Seçim Kurulu'nun kapısına kimse siyah çelenk koymayacak... Koyan olursa da yuhalanacak.
Daha sayayım mı?
Hırsızlar, uğursuzlar ve özellikle müfteriler -kim olursa olsun- hemen adelete teslim edilecek... Ama o mahkeme, yıllar sürmeyecek... Şeref ve haysiyet davaları en geç 1 ayda bitecek...vs
*
Ama bütün bunlar olursa, millet ne konuşacak?
Demokrasi panelleri, açık oturumlar, seminerler... hepsi iptal.
Çünkü Türkiye, amacına ulaşmış olacak.
Hele bir de herkes herkesin düşüncesine saygılı olmaya başlarsa, öyle hayatın tadı mı kalır?.
Biz, düşünce özgürlüğünün kendisini değil, sadece tartışmasını sevdik. Hoş bir meşkâleydi. Ama kendisi gelirse artık tartışacak şey mi kalır?
Eyvah... birde siyasi partiler kanunu ve seçim sistemi değişirse iyice yandık.
Ne güzeldi böylesi.
Lidere tapanlar, dalkavuklar ve soytarılar, daima ikbal ve istikbal güvencesi altındaydı...
Şimdi uşaklara değil, uzmanlara ihtiyaç duyulacak.
Acaba diyorum, vaz mı geçsek bu işten...
Batı modeli bir demokrasi, bizdeki tılsımı bozar.
Ve o zaman ne olur.
İstifa etme terbiyesi dahil, bir dizi de vecibe gelir.
Halbuki şimdi ne güzel... Siyaset, tamamen bir konforlu hayat biçimi.
Aman dokunmayın.
Böyle kalsın.
Fikrimin ince gülü, hiç incinmesin.