kapat

09.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Deriye adanan bir ömür
Kriz yüzünden yerle bir olan deri sektörünün bir daha bu sıkıntıları yaşamaması için harekete geçen Derimod'un patronu Hasan Yelmen, Kadir Has Üniversitesi bünyesinde Dericilik Yüksekokulu kurdu

AÇIL SEZEN

1997 yılının ortalarında Rusya, global krizin etkisiyle moratoryum ilan etti. Rusya'nın Başkan Yeltsin'in ağzından dünyaya açıkladığı bu karar, Türkiye'nin en önemli ihracat sektörlerinden deri için de dönüm noktası oldu. Çünkü Türkiye, kayıtlı rakamlara göre 700 milyon dolar, kayıtdışı olarak da 4.5 milyar dolarlık deri ihracatı yapıyordu. Bu ihracatın başlıca müşterisi de bavul ticareti ile birlikte Rusya'ydı. Rus pazarının tıkanmasıyla birlikte, Türk deri sektörü de krize girdi. Birçok derici dükkana kilit vurmak, kalanları da siftahsız dükkan kapamak zorunda kaldı.

Türkiye'de deri sektörünün öncüsü olan Derimod'un patronu Hasan Yelmen, bu korkunç senaryonun bir daha vuku bulmaması için kimsenin yapamadığını yaptı ve büyük bir yatırımın altına imzasını attı. Dericilik sektörünün en önemli eksikliğinin yetişmiş eleman olduğunu düşünen Yelmen, Kadir Has Üniversitesi bünyesinde bir Dericilik Yüksekokulu kurdu. Yelmen, "Bu işe hem paramı hem de sıhhatimi koydum" dediği okulla ilgili düşüncelerini İşte İnsan'a anlattı.

Böyle bir yüksekokul yatırımının çıkış noktası neydi?

Türkiye kısa süre önce dünyanın en iyi deri fabrikalarını kurdu. Ama bu fabrikalarını işletecek nitelikli elemanı bulamadı. Türkiye bugün ürettiğinin 5 misli üretim yapabilir. Ama bunu yapmak için fabrikaları yönlendirebilecek nitelikte yetişmiş teknik elemana ihtiyacı var. Bu ihtiyaç iki aşamalı: Birincisi teknisyen açığı, ikincisi üst vasıflı deri mühendisi.

Öğrencilere sözünü ettiğiniz vasıfları ne şekilde kazandıracaksınız?

Bu okulda verdiğimiz eğitim sadece derinin işlenmesiyle ilgili olmayacak. Bir kısmı konfeksiyoncu, tasarımcı, stilist, modacı olabilecek. Ama bunların yanında deriyi de bilecek.

Son krizden en çok deri sektörü etkilendi. Kazandıracağınız bilinç bu faciaların önüne geçilmesini sağlayabilir mi?

Bir dericinin deriyi bilmesi önemlidir. Ama bugünkü kadar büyük tesisleri yönetebilmesi için pazarlama konusunda bilgili olması lazım. Zaten bu okulun en büyük farkı da pazarlama ve işletme konusunda da eğitim verecek olması. Bugün Rus pazarı kesildi. Eskiden onlar bizim ayağımıza geliyordu, şimdi pazarlama için bizim onlara gitmemiz gerek. Bu tahlilleri yapabilecek ihtiyaç var. Bu okuldan çıkanlar, isterlerse eğitimlerini 4 yıla uzatabilecek, sonra da master ve doktora yapabilecek.

Devlet üniversiteleri bünyesindeki dericilik okullarından farkınız ne olacak?

Ben devlet okullarında da 25 yıl öğretim görevlisi olarak çalıştım. Orada devletin imkansızlıkları sözkonusu. Dericilik okuyor, ama deriyi senede iki kez görüyor öğrenciler. Bizim kurduğumuz okul Tuzla'da, Türkiye deri sanayinin tam göbeğinde. Diğer derici arkadaşlarımız da onlara staj imkanı sağlayacak. Böylece deriyi, deri sektörüyle içiçe öğrenme şansları olacak.

Okulun fiyatı ne kadar?

Aslında 5 bin dolar. Kontenjanımız ise 20 kişi. Biz bu işi öğrenmek isteyen arkadaşlarımızın maddi imkansızlıklarla karşılaşabileceğini öngörerek burs sistemi başlattık. ÖSS'de sayısaldan 135 ve üstünde puan alan öğrencilere tam burs veriyoruz. 130 alanlara 4 bin, 125 alanlara 3 bin 500 dolar burs sağlıyoruz. Ama zaten başvuruların çoğu 135'in üzerinde olduğu için herkese tam burs sağlıyoruz.

Burs imkanınız böyle yüksek ve yatırımınız bu kadar büyükken kontenjan niye 20 kişi?

ÖSYM öyle uygun gördü. Biz onlardan 40 kişilik kontenjan istedik. Hangi kuruluşların eğitim masraflarını üstleneceğini de tek tek gösterdik. Ama ne hikmettir bilinmez, 20 kişilik kontenjan verdiler. 5 katlı bir bina yaptırdık, içinde Türkiye'nin en büyük deri laboratuvarı var, ama sadece 20 öğrenci okuyacak.

Buradan çıkan elemanlar hem kalifiye hem de pahalı işgücü olacak. Sizce deri piyasası bu maliyetleri karşılamakta nasıl bir tutum takınacak?

Biz bu okulu İstanbul'ı kurduk, çünkü derinin merkezi burası. Ama bu okul lokal bir okul değil, Türkiye'deki tüm dericilerin okulu. Burada okul-sanayi işbirliği yapılabilir. Tüm deri sanayicileri de bunun farkında. Hepsi tam destek sözü veriyor. Sanayici gözü arkada kalmadan işini teslim edebileceği elemanlara, öğrenciler de işe kavuşuyor.

Deri sektörü Rusya pazarının tıkanmasıyla birlikte çöktü. Bundan sonra ne yaparak düzlüğe çıkabilir?

Birincisi, Türkiye pazar sayısını artırmalı. İkincisi, ürün çeşidini artırmalı. Çünkü her pazara aynı malı satamazsınız. Üçüncüsü, dünya artık kazıklanmak istemiyor. Kazıklandığı zaman geri gelmiyor. Onun için kaliteli mal üretip fiyatta bilinçli olmak lazım. Son olarak da iyi pazarlama lazım. Doğru pazarlama ile dünyada deri satılmayacak ülke yok. Afrikalılar'a bile kemer ya da sandalet satabilirsiniz.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır