kapat

06.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İkinci kariyer, ikinci hayat
Sosyal güvenlik sistemindeki çarpıklık ya da farklı bir heyecan için başlayacağınız ikinci kariyer, size yepyeni ufuklar açabilir

FARUK TÜRKOĞLU

Mecliste görüşülen "Sosyal Güvenlik Reformu" 45 yaşını aşan çalışanları derin düşüncelerle baş başa bıraktı. Bu kesimin zaten belirli sorunları vardı:

Bilgi işlem sistemleri konusunda sistematik ve yeterli bir eğitim almayan bu kesim, yeni döneme uyumda zaten zorlanıyordu.

Globalleşme döneminde yabancı dil ve kültürlere vakıf olmak büyük önem kazandı 45 grubunda ise bu bilgiye sahip olanların oranı pek yüksek değildi.

Eskiden teknoloji veya muhasebe konusunda bilgili olmak yönetici olmaya ve terfi etmeye yetiyordu. Günümüzde ise tüketicilerin çeşitli kriterlere göre segmentasyonunu izlemek, değişen zevk ve tercihleri hep büyüteç altında tutmak zorunluydu. Kıdemliler "Bu yaştan sonra bir de sosyoloji mi öğreneceğiz" diye sızlanmaya başlamışlardı.

Yeni dönemin meydan okumasına karşı direnç gösteremeyenler, eskiden emekliye ayrılıp bir köşeye çekilebilirdi. Reformdan sonra bu imkan da kalmayacak gibi. Artık ister istemez şirkette kalmak ve gün doldurmak gerekecek.

Pencere önü çiçekleri
Japonya'da orta yaşını aşmış kıdemlilere "pencere önü çiçekleri" deniyor. Japonca'da "Madagiwazoku" denen bu kesimi genç bir Japon yönetici şöyle anlatıyor:

"Japon şirketlerinde iktidar ve prestij, ofislerin merkezindedir. Yaşlananlar ve yeteneklerini yenileyemeyenler, pencere önüne doğru sürülürler. Pencere önü yazın çok sıcak, kışın ise çok soğuktur. Terkedilmiş gibi görünen bu insanlar önlerinde emekliliklerini bekler. Emektarlar, merkezden itildikçe gençlerle usta-çırak ilişkisi de kuramaz ve günlerini gazete-dergi okuyarak geçirir."

Son yıllara kadar hayat boyu istihdam güvencesinin kural olduğu Japonya'da bile durum böyle. Türkiye'de ise şirketlerin büyümesi için yıllarını vermiş kıdemliler, bir bahaneyle kapının önüne koyuluveriyor. Bizdeki kıdemliler ise ancak evlerindeki pencere önüne yerleşebiliyor. Hanımlarının verdiği harçlık, çoğu kez kahvelerde akranları ile sohbet etmeye bile yetmiyor. En yüksek SSK emeklisi maaşının 135 milyon lira olduğu bir ülkede, nasıl yetsin ki?

Evet, artık "...gitmek de zor, kalmak da zor..." Kıdemliler, ya "pencere önü çiçeği" olacak ya da ev ve kahve köşelerinde hayatının solmasına katlanacak.

İkinci bahar
Bu acıklı tabloyu bir kader olarak kabul edenlere bir sözümüz yok. Ancak "birinci"den koptuktan sonra bir "ikinci"yi daha deneyebilirsiniz. Önerdiğimiz Özdemir Erdoğan'ın "İkinci Bahar"ı değil tabii. Sanatçı yüreğinin alışık olduğu bahar fırtınaları, orta yaşını aşmış "mazbut" profesyonelimizin açık denizlere doğru demir taramasına yol açabilir. Bizim önerimiz "ikinci bir kariyer, ikinci bir hayat"...

Japonya'da pencereden sokağa bakmayı reddedip ikinci bir hayat arayanlara "demir kelebek" (tetsu cho) deniyor. Bu isim, terkedilmiş çiçekler gibi solup gitmek yerine kısa sürecek de olsa pırıltılı bir hayat arama cesaretini gösterenleri ne güzel tanımlıyor.

Esasında ikinci kariyer için ille de emekliliği beklemek gerekmiyor. İçinizden bir ses "Ben hayatta bu işi yapmak için mi geldim" diyorsa, ruhunuz bir müebbet hapis mahkumu gibi sıkılıyorsa, özgürlüğü genç yaşınızda da seçebilirsiniz. Nasıl olsa globalleşme olgusu sonucu, bir gün işyerinde elinize "görülen lüzum üzerine fesih" yazısını tutuşturuverecekler. İyisi mi siz erken davranın ve yiğitlik sizde kalsın.

Yılların birikim ve deneyimi ile, yeni zamanların ruhunu bir potada eritebildiğniz sürece, önünüze yeni iş imkanları kendiliğinden açılacak.

Meydan okuyucu yeni bir meslek hayatı, yeni bir başlangıç beyninizi gençleştirebilir. Nöron uçlarınız, gri beyin hücreleriniz, yeni filizler verecek. Alzheimer hastalığı belki de semtinize hiç uğramayacak.

Yol ayrımında neler yapmalı?
- İkinci hayatınızı ve yeni bir işi düşünürken, heyecanlanıyor ve neşeleniyorsanız, palamarı çözmekte hiç tereddüt etmeyin. İnsan hayata bir kez gelir.

- İkinci işiniz için plan yaparken, olumsuz ihtimalleri de göz önünda bulundurun. Ancak ayak sürümek ve geri adım atmak için değil! Yalnız, aksiliklere biraz daha hazırlıklı olmak için...

- Mevcut işinizle bağınızı koparırken çok aceleci davranmayın. Geçmiş yılların bir muhasebesini yapmak ve bundan sonra hayatın sizin için ne anlam ifade ettiğini soğukkanlı bir biçimde düşünmek yararlı olur.

- İş ve toplum hayatındaki yeni gelişmeleri, ana eğilimleri çok iyi etüt edin. Sizin yeni kariyeriniz, geçmişte, yeni eğilimlerin birleştiği kavşakta başlayabilir. Her yol ayrımında, her dönüm noktasında sizin gibi deneyimli ama yeniliklere açık insanlara duyulan ihtiyaç artar.

- Bu hesaplaşma sırasında güçlü yönlerimizi ve yeteneklerinizin sınırını dikkatli bir şekilde etüt edin. Yeni hayatınızı eskisinden çok farklı bir alanda da seçebilirsiniz. Tekstilci Hayrettin Karaca, TEMA Vakfı'nı yoktan var etti. Bankacı İbrahim Betil, Eğitim Gönüllüleri Derneği'nde çok önemli işler başarıyor. Politikaya yeni bir anlayışla atılan profesyoneller, bu alandaki kilitlenmelerin açılmasına katkıda bulunabilir.

- İkinci kariyer hazırlıklarını yaparken, kendinizi ve çevrenizi daha az para ile geçinme ihtimaline alıştırın.

- Bir zincirden kurtulurken, diğerine yakalanmamak için yollar arayın. Pekala kendi işinizi de kurabilir ve bağımsızlığınızı ilan edebilirsiniz.

- İkinci hayata ve kariyere başlarken sıfır noktasında olmadığınızı unutmayın. İlk işinizde elde ettiğiniz deneyim, ikinci işinizde önünüze yeni ufuklar açacak.

- Yeni işinizde mutlu oluyorsanız, devam edin. Yoksa, yeniden enginlere açılmak için elinizi bir kez daha çımaya atın. Üçüncü ve dördüncü hayatınız sizi bekliyor...

İKİ SEÇENEK
Çöken sosyal güvenlik sistemi karşısında emekli-işsizlerin önlerinde iki seçenek beliriyor.

AÇIL SEZEN
Siyasi iradenin yıllardır uyguladığı popülist politikalar nedeniyle, Türkiye'nin sosyal güvenlik sistemi çöktü. Devletin kurumları birbiriyle mahkemelik oldu, SSK'daki bütçe açığının yıl sonunda 2.5 katrilyona ulaşması bekleniyor. Bu, olayın sistematik boyutu.

Oysa işin bir de insan boyutu var. Sistemdeki çarpıklık, 40-45 yaşında emekli olmuş ve kendini limon gibi sıkılıp posası çöpe atılmış gibi hisseden onbinlerce insan yarattı. Bu emekli-işsizlerin başı, zaten teknolojik devrim, dil sorunu ve temel eğitim eksikliği nedeniyle yeterince dertteydi. Bir de 100-140 milyon arası emekli maaşı ile geçinmek zorunda kalınca, iyice sıkıntıya düştüler. Yapmaları gereken tek şey ikinci bir kariyer peşinde koşmaktı ki, bu daha da zordu. Çünkü kamuda çalışma şansları zaten yoktu. Özel sektör ise kendi dinamizmine ayak uydurabilecek gençleri arıyordu. Yani para azdı, iş yoktu.

Bu durum, "Bugün ona yarın bana" diye düşünen gençlerde de moral bozukluğu yaratıyordu. Bu durumun önüne geçmesi için hazırlanan reform paketi de geçiş döneminin mağdurlarına bir çözüm sunamadı. Şimdi, emekli-işsizlerin önlerinde iki seçenek var: Ya bu sosyal dengesizliğe teslim olup köşelerine çekilecekler ya da kollarını sıvayıp bir altın bilezik daha takmak için çabalamaya başlayacaklar.

Birinci seçenek, her açıdan "kayıp" demek. Onlar tecrübelerini en çok pratiğe dökebilecekleri yaşta körelerek kaybedecekler. Türkiye ise deneyimsizlik nedeniyle yaptığı hataları tekrar ederek vakit kaybedecek. Çünkü bu insanlar, özel sektörün çağlayan dinamizmine akacağı yönü gösteren yatak vazifesi görebilecek nitelikte.

İkinci seçenek ise belki de 20 yıllık iş hayatlarında verdikleri mücadelenin en çetinini vermek olacak. Çünkü rakipleri belki de yanlarında yetişen gençler. Onları yakalayabilmek için belki de mesleğinin başında yapamadıklarını yapıp, kendilerini değerlendirecek, en yatkın oldukları alana yönelecekler. İşi gerektiriyorsa o yaştan sonra bilgisayar öğrenecek, dil kursuna gidecek. Kısacası albeni yaratacak.

Belki zor, ama imkansız değil. Örnekleri ortada. İlk kariyerini tamamladıktan sonra başarılı bir kariyerin altına imza atıp patron konumuna yükselenler bile var. Yıllarca ralli pistlerinin fatihi olarak anılan İskender Atakan, bugün cirosu 20 milyon dolara ulaşan bir şirketler grubunun patronu. Üstelik, şirketlerinin ikisi tamamen farklı bir alanda, inşaat üzerine çalışıyor.

Bir diğer örnek ise Beşiktaş'ta başarılı bir basketbolcu iken jübile yapıp Uluslararası Hazır Giyim Konfederasyonu'nda başkanlık yapabilecek kadar tekstilci olan Hasan Arat. İşte size bilmeseniz bile mücadele ile bir yere gelebileceğinizin kanıtı.

İkinci kariyerinizi seçerken, düşündüğünüzde sizi heyecanlandıran bir iş yapmanız, başarı için yeterli...


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır