kapat

06.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Anadolu markaları
Anadolu'da Türkiye'nin devlerinin yan gözle bile bakamayacağı şirketler ve markalar var. Üstelik oralardaki marka aşkı, hemşehri dayanışmasıyla büyüyor

İstanbul'un taşı toprağı altın" lafı eskiden Anadolu'nun yoksulları için bir umuttu. Ama işin aslı hiç de öyle değil. İstanbul, büyük markalar, dev şirketler için taşı toprağı altın bir metropol, diğer büyükşehirler gibi. Oysa, mütevazı Anadolu kentlerinde bambaşka bir tüketim alışkanlığı, kendine özgü bir tüketici profili ve yine özbe öz Anadolu kokan girişimcilerin markaları var. Konya'da pişen yemeğin ateşini ne Aygaz, ne İpragaz yakıyor. Orada varsa yoksa Kombassan'ın Kongaz'ı var. "Kongaz yoksa, kız da yok" sloganı öyle bir tutmuş ki, diğer markalar yanına bile yaklaşamıyor. Reklam sloganının mucidi Haşim Bayram. Reklam filmindeki kızın babası ise, Yeşilçam'ın korkulan adamı rahmetli Erol Taş.

Aslında reklamın ağırlığı değil bu. Bir tür "hemşehri tüketici" eğilimi. Kombassan büyürse, Konyalı'nın da iş bulma şansı artar. Yani "Yerli malı Türk'ün malı, herkes onu kullanmalı"nın Konya versiyonu. 1993'te birkaç tüp bayisinin Haşim Bayram'a gelip, "Bir tüpgaz şirketi kuralım" önerisiyle doğmuş Kongaz. İşi Kombassan üstlenmiş ve şu anda Konya'da 120 bayisi var.

Konyalı Zade
Örnekler saymakla bitmiyor aslında. Konyalılar sıvıyağ dendi mi Zade'den başkasını tanımıyor. Helvacızadeler 1945'ten bu yana ayçiçek yağı üretiyor.

Öyle küçük bir işletme sanmayın sakın. Günde 60 ton ayçiçek yağı üretiyorlar. Üretim hacmiyle sınırlı değil büyüklükleri. Türkiye'de kendi sektöründe ISO 9002 kalite belgesini alan ilk kuruluş. Şimdilerde Türkiye'nin 70 ilinde bulabiliyorsunuz Zade'yi. Danimarka'dan Suudi Arabistan'a patatesler Zade'yle kızarıyor.

Konya'nın bir başka markası da Ersu. 1968'de Konya Ereğli'de yaşayan meyve-sebze üreticileriyle Ereğlili gurbetçilerin biraraya gelmesiyle kurulmuş Ersu. 600 ortaklı şirket, ekonomik sıkıntı nedeniyle bir süre tökezlemiş. Bir ara çoğunluk hissesi Koç'a geçmiş. Daha sonra Akman Grubu'na. Ama hala Ereğliler'in payı var. 65 bin metrekarelik alanda üretim yapan Ersu'nun bir de Niğde'de Aksu Tesisleri var. Yılda 5 ton elma konsantresi üretiyor. Şirketin hedefi değişik ülkelerde fabrika kurmak ve reklamlara ağırlık vermek. Bir ilke de imza atmış Ersu: Kamışı içinde ilk TSE belgeli meyve suyunda onların adı var.

Anadolu'nun göbeğinden yükselen bir diğer ses ise Dimes. 1958 yılında Mustafa Vasfi Diren'in evinin bir odasında şarap imalatıyla başlayan serüvenden doğmuş Dimes. Bardak bardak şarap satan Diren Ailesi, şimdilerde Meysu, Pınar, Mis, Aroma gibi devlere kafa tutan bir meyve suyu firması. Sadece Tokat'ta değil, tüm Türkiye'de özellikle de Anadolu'da satılıyor. Rekabetteki en büyük kozu ise fiyatı. İstanbul'un varoşlarındaki marketlerde de en çok satan o.

Çatılara Kılıçoğlu imzası
Eskişehir'in 72 yıllık köklü firması Kılıçoğlu ise, iki farklı alanda üretim yapıyor. Kiremit ve tuğla üretiminde ülke çapında önde gelen firmalardan. Diğer faaliyet alanı ise beyaz eşya aksamı. Kılıçoğlu'nun kiremitleri sadece Eskişehir değil, tüm yurtta çatıları süslüyor.

Kılıçoğlu Grubu'nun başkanı Savaş Özaydemir, şimdi yeni bir projeye hazırlanıyor. 2000 yılında krizden çıkılacağını hesaplayan Özaydemir, dünyada sadece Fransa'da denenen dondurulmuş ekmek üretecek. Eğer büyük bir talihsizlik olmazsa 2000 yılının sonunda "Esmek"ler Eskişehir'de fırın ve market reyonlarında boy gösterecek.

Çankırı'nın Karaca'sı
Ankara'nın burnunun dibinde, Türkiye'nin en yoksul kentlerinden biri Çankırı. Yoksul Çankırılı o kadar kızgın ki, unutulmuşluğuna, üç-beş fabrika bulunan kentte, bu işletmelere kendi malı gibi sahip çıkıyor. Yoksul Çankırılı'nın mütevazı öğünlerini Çankırı'nın Türkmen makarnası süslüyor. Giysi mi alacak, Avrupa'ya da ihracat yapan Özça Tekstil'i tercih ediyor. Halı alacaksa Karaca Halıcılık'a gidiyor. Zaten az olan otomobillerin yenilenen aküsü ise Demir Akü'den. Çankırı'yı unutan büyük sermayeye küskün Çankırılı için, varsa yoksa bu markalar var.

Trabzon'da dikiş tutturdu
TÜRKİYE ilk ameliyat ipliğinin Trabzon'da üretildiğini biliyor muydunuz? Salim Saruhan, Karadeniz'in bu güzel kentinde kurduğu fabrikasında Kenya'dan Özbekistan'a yaralara dikiş oluyor. Saruhan, 1967'de kalkışmış bu işe. O günlerde bırakın Türkiye'yi, Ortadoğu'da bile ameliyat ipliği üreticisi yokmuş. Aslında iplik değil, katgüt, koyunun ince bağırsağından binbir zahmetle üretilen bir madde. Sonra tam üç yıl boyunca dikişi bir türlü tutturamamış. Hep bozuk çıkmış mallar. Allah'tan müşteri anlayışlı davranmış! Doğsan da Türkiye'nin ilk ameliyat ipliği üreticisi olmuş. Bununla da kalmamış dünyanın farklı bölgelerine iplik hiraç etmiş. Hem de elin ameliyat ipliğinin dört bir fiyatına. Şimdi iki fabrikada 200 kişi çalışıyor. Sıra kurulması planlanan üçüncüsünde.

Bugünlerde yeni yatırımın telaşındaki 71 yaşındaki işadamı Salim Saruhan, bu dalı seçişini şöyle anlatıyor: "Trabzon'daki Şifa Eczanesi babamdan kalmadır. Ben de babam gibi eczacı oldum. 1950'lerin başında Doğu Ecza Deposu'nu kurdum. Gayet güzel işletiyordum. Sonra olmayan bir işi yapmak hevesiyle, bu işe girdim. Tabii Trabzon'da kalifiye eleman bulmak çok zordu. Çok insan 'Sakın girme, batarsın' dedi. Dinlemedim. 1970'de ilk mamulleri piyasaya verdim. İlk yıl bütün imâlat bozuk çıktı. İşi öğrendik ama çok da para kaybettik. Yine de pişman değilim. Keşke birkaç işe daha girseydim. Bu işi yapmış olmaktan gurur duyuyorum."

MİNE ŞENOCAKLI


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır