kapat

04.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Müzik, müzik içindir!
Gençlik ve idealizm nedense hep birlikte anılır. O dönemde bir şeyleri değiştirebileceklerine, yeni şeyler inşa edebileceklerine, "fark yaratabileceklerine" inanır insanlar.

Sevdiklerine ölesiye bağlanır, tutkularına sahip çıkarlar. Yaptıkları işe "baş koyarlar." Bu haftaki "Ünlüler ve Sevdikleri"nde var olan, Egoist grubunun, yaptığı işe olan tutkusunun öyküsü...

Onlar, gençlik ateşiyle, körü körüne bir şeylere bağlanıp, "idealist" fikirler gütmüyorlar. Onlar, daha önce eğitimini aldıkları, şimdilerde eğitimini verdikleri ve yaşam biçimi hâline getirdikleri "en sevdikleri" açısından idealistler. Onlar, yaptıkları işi en iyi yapmak, yaşadıkları ülkenin en iyiye sahip olmasını sağlamak için çalışıyorlar. Müzik yapıyorlar... Yaptıkları müzikten de asla ödün vermiyorlar. Çünkü aynı zamanda öğretmen oldukları için, yaptıkları müzikte sorumluluklarını biliyorlar.

Onlar, egoistçe müzik yapıyorlar ve sevdikleri her şeyde egoistçe davranıyorlar; sırf bir şeyleri inşa etmek, kötü olanı değiştirmek adına.

Onlar, kendilerine de zaten bu yüzden "Egoist" diyorlar. İki kardeş baş koydukları bu yolda, uyum içinde ilerliyorlar: Meltem ve Eser Taşkıran...

* Neden "egoist"siniz?

Eser: Çünkü biz egoist bir müzik yapıyoruz. Çok satılmak elbette istiyoruz fakat çok satılmak uğruna bir takım müzikal değerleri hiçe saymıyoruz. Yaptığımız işi ucuzlatmıyoruz. Onun için "egoist"iz.

* Kardeş olarak beraber çalışmak zor mu, kolay mı?

Meltem: Her ne kadar ben büyük de olsam yapı olarak Eser benden daha olgun. Ben daha kabına sığmayan bir insanım, O daha durgun bana göre... Bazen ben onu frenliyorum, bazen o beni... Çünkü çok çoşkulu, çok uç noktalarda yaşıyoruz hayatı. Çok fazla bir şeyi takmıyoruz. Açıkçası amacımız sadece müzik yapmak. Kendi düşüncelerimizi, hayatımızı müzikle anlatmak gibi bir derdimiz var.

* Müzik adına neleri değiştirmeyi, ya da farklı neler yapmayı planlıyorsunuz?

Eser: Sanat görmek isteyen, bu kulvarlarda savaşan insanlar var. Biz de müzik dalında ve yazdığımız sözlerle, biraz da edebiyat dalında, yapmak istediklerimizi yapıp, en büyük kitleyle de bunları paylaşmak istiyoruz.

Meltem: Bizim gibi insanların şu anda televizyonda izleyecekleri bir program, dinleyecekleri çok fazla müzik yok; yabancı müzik dinlemek zorunda kalıyorlar. Bizim amaçlarımızdan bir tanesi, bu kitleye de hitap etmek, onlara Türkçe bir şeyler dinletebilmek.

* Siz öğretmenlik de yapıyorsunuz...

Meltem: Biz hocayız. Ben Müjdat Gezen Kültür ve Sanat Merkezi'nde Pop Müzik Bölüm Başkanı ve şan tekniği hocasıyım. Eser de orkestarasyon hocası. Bizim geçmişimiz, klâsik müzik kökenli. Bu yüzden müziğimizde klasik müzik etkileri de var.

* Öğrencilerinizle ilişkileriniz nasıl?

Meltem: Öğretmen olmak çok ayrı bir sorumluluk getiriyor. Yaptığımız her şeyi daha fazla düşünerek yapmamız gerekiyor. Çok fazla çılgınlık yapamayız ve içimizden geldiği gibi davranamayız. Çünkü nihayetinde hocayız. Bazı şeylerde kısıtlıyoruz kendimizi. Mutlaka doğru ve düzgün olmak zorundayız ve öyle olmaya özen gösteriyoruz, zaten içimizden gelen o. Biz yeniliğimizi kostümle, kıyafetle ya da Televole'lerde değil de, müziğimizle yapıyoruz. Öğrettiğiniz sürece yeni şeyler öğreniyorsunuz. Her öğrenciyle birebir ilişkiye giriyoruz, özel hayatlarına, sorunlarına varana kadar. Ben şahsen kendi konservatuvar hayatımda yaşayamadıklarımı yaşatmaya çalışıyorum. Onların hepsini beynimde çok iyi not almıştım: Neleri yapmalıyım, neleri yapmamalıyım, neleri gördüğüm zaman sinirlenmeliyim, nelere sinirlenmemeliyim diye hep kafama not etmiştim. Şimdi onları uyguluyorum.

* Tamam hayatınız ve en sevdiğiniz şey müzik, müzik dışında yapmaktan en çok hoşladığınız şeyler neler?

Meltem: Ben sinemayı seviyorum. Çekim tekniklerini araştırıyorum, bu konudaki yayınları okuyorum. Psikolojik ve beyin araştırmalarıyla ilgili kitaplar okuyorum. Genelde sanatı çağrıştıran şeylerden hoşlanıyorum, bu gibi şeylerle daha çok ilgiliyim.

Eser: Bende de sinema hastalığı var. Arkadaşlarımla zaman geçirmeyi seviyorum. Onlarla bir şeyler paylaşmak çok güzel geliyor bana. Parapsikolojiyle ilgili kitaplar okuyorum. Meltem'le kendimize bir stüdyo yapıyoruz. Bu aralar onunla uğraşıyorum. Devamlı ustaların başında duruyorum. Paylaşmayı çok seviyorum.

* Sadece kendiniz için değil, başka sanatçılar için de çalışıyorsunuz...

Eser: Mançoloji'nin aranjörlüğünü yaptım. Zaten sekiz sene sevgili Barış Abi'ye sahnede eşlik ettim. Bunun haricinde Zeynep'in albümünde iki tane arajman çalışmam, Altuğ Ünal'ın kasetinin aranjörlüğünü yaptım. Harun Kolçak'ın en son albümünde dört arajmanım bir tane bestem var. Gerçeği söylemek gerekirse sanat camiasını çok dürüst ve candan görmüyorum. Bu da benim hayatta en önem verdiğim şey. En kaçtığım şey de riyakârlık. Bu çalıştığım insanlar benim için özel insanlar. Bir de tabii Meltem'in de söylediği gibi müziğe duyduğumuz saygı doğrultusunda kişiliğim beni çoğu, yaptığı işe saygısı olmayan insanla çalışmaktan uzak tutuyor.

* Aileyle yaşamak, yaptığınız iş söz konusu olduğunda problem oluyor mu?

Meltem: Hayır.

Eser: Bir problem var; o da benim ekipmanlarım. Dünya sound'unu yakalamak için fazla ekipman almışım. Şimde onlar salonda duruyor ve misafir ağırlamaktan çok benim aletlerin teşhir salonu oldu. Salonda yaşanmaz hâle geldi ve bir stüdyo yapma zorunluluğu doğdu. Aile içinde annemiz da şair, bizim parçalarımıza da söz yazıyor. Heyecan olarak aynı bizim gibi, hatta bazen daha fazlasını duyuyor. Ortancamız da müzisyen. Ailece çok büyük bir paylaşım yaşıyoruz.

* Olmazsa olmazlarınız var mıdır; nelerdir?

Meltem: Yaşıyor olmam yeterli. Üreten insanların hayatlarına baktığınız zaman hep sıkıntı çeken, yani hiç böyle bir eli yağda, bir eli balda çok rahat olanların bir şeyler üretemediklerini görüyorum. Bir sözümde; "Ben kendimle çelişiyorum, kendimle özdeşleşemiyorum," demiştim. İnsan kendisiyle çeliştiği zaman çıkıyor bazı şeyler.

Mutsuz olacaksınız ve mutsuzluğu sonuna kadar yaşacaksınız. Bazen çok mutlu ve umutlu olacaksınız, onu da sonuna kadar yaşayacaksınız. Bazen beş kuruşsuz kalıp, onu yaşayacaksınız, otostopla eve döneceksiniz. Bunların hepsini yaşamak gerekiyor. Üretmek için yaşamak yeterli. Biz hep çok sıkıntıda olduğumuz zaman çok güzel şeyler yaratmışızdır. Hatta ben bazen dalga geçerim Eser'le 'ya bir aşık ol, ayrıl da bir şarkı daha yap' diye. Çünkü Eser'den bu tür bunalımlar sonucunda inanılmaz parçalar çıkıyor.

Eser: Her şeyi çok fazla ve abartarak yaşıyorum. Eksikliğinde yapamayacağım şey sevgi ve aşk... İyi dönemde ben bir şey yazamıyorum.

Meltem: İlk albüm arifesinde Eser büyük bir aşk acısı yaşamıştı. O dönemde ortaya çıkan tüm şarkılar bence inanılmaz, Türkiye'de bir daha öyle şarkılar yapılabilir mi, yapılamaz mı bilmiyorum.

* Özel yaşantınızda hayattan beklentileriniz neler?

Eser: Ben genç yaşımda, benim için çok önemli bir şey yaptım: Mançoloji albümü... Türkiye'nin en büyük sanatçı, sosyolog ve müzisyeninin 41 yıllık sanat yaşantısını ortaya koyduğu bir eserde ona yardım etmiş olmak, benim için çok önemli. Bunu devam ettirecek kaliteli şeyler yapmak istiyorum.

Özelde ise bir aile içinde büyüdüğümüz ve bunun değirini bildiğim için olsa gerek baba olmak istiyorum. Çocuk sahibi olmayı çok istiyorum.

* Ya sen? Sen de çocuk istiyor musun?

Meltem: Bir erkeğin baba olması ile bir kadının anne olması arasında büyük fark var. Ben dadıların elinde büyümesi için çocuk yapmak istemiyorum. Ama şu anda müzik kariyerimi de çocuk için bırakmak istemiyorum. Çocuk yapmaya karar verdiğim zaman tamamen işimi bırakırım.

Yasemin K. ŞAHİNKAYA


Bu sayfa MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ile
Yöre Elektronik Yayımcılık A.Ş. işbirliğiyle hazırlanmıştır.