Son bir kaç yıldır bir kurala dönüştü. Nasıl meşrubatların yazın daha yüksek satışlar gerçekleştiriyorsa, latin müziğin de öyle bir yaz sezonu var. Kış boyu tek bir latin nağmesi duymuyorsunuz ama mayıs itibariyle sanki bir çeşme açılıyor, birden her yerden latin nağmeleri akmaya başlıyor. Üstelik bu yıl mambo, samba, salsa vb. Amerika'yı da baştan sona teslim aldı. Öyle ki,Time dergisi bile Ricky Martin, Enrique Iglesias ve diğerlerinin başarısını kapaktan irdeleme gereği duydu.
Sony firmasının latin müzik uzmanı Jeff Ayeroff, 'Latin müziği üç dakikalık bir mucizedir' diye açıklıyor bu durumu. 'Bu tür bir mucize radyonuzdan duyulmaya başladığı anda, günde yarım saat güneş gören balkonunuz, bir anda dünyanın en güzel plajına taşınır; trafiğin gürültüsü dalgaların kıyıyı dövmesini andırmaya başlar ve kenardaki saksı bitkileri bir an için palmiyelere dönüşür.' Latino dalgasının yükselmesinin bir nedeni de, dikkatli gözlemcilere göre, sıcaklar. Örneğin Avrupa'nın son on yılda geçirdiği en sıcak yazlardan biri olan 1989'da 'Lambada' aylar boyunca Avrupa ülkelerinde listelerde kalmıştı.
-Latin müziğinin sırrı ne? Nasıl insanları böyle ateşliyor?
-Bir ülkenin güneşi ne kadar bol olursa, insanı da o kadar neşeli oluyor. Biz de her yerde müzik vardır. Yeme, içme gibidir bizim için müzik, hayati önemdedir. Genetik midir bilemem ama, nota bilmeyen birinin damarlarında bile bu ritim duygusu vardır...
-Bu çok cezbedici bir şey...
-Evet öyle. Bunu söylemek lazım; biz cazibeliyiz, seksiyiz. Biz birbirimize dokunmayı severiz.
-Ama sonra seks sembolü olarak görülüp müzisyen tarafınız dikkate alınmadığı için şikayet ediyorsunuz...
-Evet, bu uzunca bir süre canımı çok sıktı. Müzisyen tarafımın da kabul görmesini, takdir edilmesini istedim. Sonra bir gün bu konuda meslektaşım Gloria Estefan'a yakınıyordum, bana güldü ve 'Niye bunu dert ediniyorsun ki, sen seksisin' dedi. Bu sözü benim için herşeyi değiştirdi. Artık hiç aldırmıyorum. Zaten başarılı olmak için kalça kıvırmak yetmez, müziğinizde de bir şeyler olmalı. Ama artık müziğimin arkasında kalmak da istemem.
-Bunlar iyi bir katoliğe pek yakışmıyor. Çocukluğunuzda çok dindarmışsınız, hâlâ öyle misiniz?
-Evet. Kendime göre bir biçimde hâlâ çok dindarım. Hindistan gezim beni çok etkiledi. Yoga yapıyorum.
-Bu işin stresine dayanabilmek için mi?
-Bir süre, benim gibi bir gecede en tepelere tırmanıp sonra aşağı düşenleri dert edinmiştim. Korkuyordum. Öyle bir zaman geldi ki, bir an bile yalnız kalmaya dayanamıyordum. Bir odaya girdiğimde televizyonu açıyordum, ses olsun diye. Şimdi artık her gün en az 40 dakika tamamen yalnız kalıyorum. Hedefim sessizlik...
-Sessizlik mi?
-Evet, sessizlik. sessizlik müziğin önkoşulu ve en önemli parçasıdır.
-Ama latip popu sessizlikle bu kadar başarılı olmadı...
-Orası öyle. Pop, popüler demektir. Burada başarının başka etkenleri var. Kültürel kimliğine güvenmeye başlayan Latin müzizyeninin, Amerikan müziğine başkaldırmasının, kendi yaptığı müziğin sınırların ötesinde etkili olmasını istemesinin payı var. Şimdi bu müzik dünyayı istiyor...
-Latin popu dünyayı fethedecek öyle mi?
-Dünyanın yeni müziği latin müziği olacak. Tıpkı bir zamanlar Rock'n'roll gibi.