Erciyes Dağı'nın Tekir Yaylası'nda bu yıl 10'uncusu yapılacak MHP Kurultayı için sanki bir günlük bir şehir kuruluvermişti... Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu... Sanki, küçük bir Arafat yaşanmaktaydı...

Kendilerini arıyorlar
Sabahın ilk ışıklarıyla aydınlanan yaylada dağ taş insan... Kılavuzluğumuzu yapan dostlar, mesleki tecrübemize bakarak, soruyorlar, kaç kişi görüyorsunuz burada, diye... Temkinli bakıyorum, abartmak istemiyorum... Ama su içinde 500 bin kişi toplanmış, Tekir Yaylası'nda... Düşünüyorum. Promosyona, hediyeli yaşama iyice alıştığı zannedilen şu güzel milletimize bu dağ başında bedava arsa dağıtsanız bu kadar kişiyi toplayamazsınız. Öyleyse bu insanlar, burada ne arıyorlar? Kendilerini arıyorlar... Bir bilgenin dediği gibi... "Bizim meclisimizden herkes istediğini alır..."

Burada da siyasi gıdasını, yıllardır yürüttüğü teşkilatçılığın meyvelerini, parti gücünün övüncünü alan olduğu kadar, dostluğu, yardımlaşmayı arayanlar ve alanlar da var... Kilometrelerce yol katedip, cebinden masraf edip, "biz varız" duygusunu paylaşmaya gelenler de var... Bu kurultay, ki 10'uncusudur, MHP'nin ilk kez iktidar ortağı iken düzenlediği bir kurultay... O sebeple, bir başka coşku, bir başka gurur Tekir Yaylası'nı sarmakta, uzayıp giden Erciyes zirvesinde yankılanmakta.. MHP'nin ülküleri, iktidar zaferi Erciyes'in göğe uzanan ulu kişiliği ile örtüşmekte sanki...

O yüzden şair Arif Nihat Asya'nın aşağıdaki dörtlüğü, megafonlardan yükseliyor: Dağ parçası kubbeler, ufaktan iriden/Gel haşmeti göre, yandan, ilerden, geriden/Bir mucize devrinde Sinan Erciyes'i/Getirip dikmiş İstanbul'a Kayseri'den.

4 yıl önce meclis dışında kalmış MHP'nin, dört yıl sonra iktidarın büyük ortağı olmasındaki inançlar ve çabalar yumağını, yine şair Arif Nihat Asya'nın dizelerinde buluyor bu partinin önde gelen isimleri...

O zaferler getiren atların/Nalları altındanmış/Gidişleri akına/Gelişleri akındanmış...

Binlerce satıcısıyla, siyasetçisiyle ve toplumun bütün ekonomik tabakalarından binlerce sade insanın iki günlüğüne de olsa böylesine kaynaştığı bir başka toplantıyı, ülkenin herhangi bir noktasında bulunmak imkanı var mıdır, bilmiyorum...

Bu nedenle mesleğimde ilk kez izlediğim Erciyes Zafer Kurultayı'nı size aktarmaktan haz duydum. Yine keyif duydum ki, yüz binlerce insanın bir araya toplandığı yerde, en küçük bir taşkınlık olmadı. O müthiş sıcağa, o akıl almaz kalabalığa rağmen sergilenen özenli ve mutlu hava, insanımızın olgunluğunu tarif etti, sevginin, birlikteliğin en güçlü anahtarı olduğunu anlattı. Bahçeli'nin, bir devlet adamı netliğinde yaptığı konuşmaya kulak verirken, bir yandan da düşünmeden edemedim: Türkiye'nin her yerinde tıpkı Erciyes'te olduğu gibi sevgiyle, kavgasız gürültüsüz, dostça el ele verebilir, geleceğimizi kurmak ve dünyada onurlu bir millet olarak yer alabilir, gururla yaşayabiliriz...

Bunun için Altay Dağları'na gitmeyi bekleyemeyiz... Erciyes, Erciyesler bize yeter de artar bile...

NOTLAR
Bin 500 ülkü ocaklı gencin, yüzlerce polis ve binlerce jandarmanın görev yaptığı şölende yasak olmasına rağmen yine silahlar patladı. 15 milyon ceza kesileceği söylenmesine ve ateş edilmemesi uyarılarına kimse aldırış etmedi.

Bölgeye üç ayrı seyyar hastane kuruldu. Üç de ambulans görev yaptı. Partililer burada ücretsiz muayene edildi. Seyyar hastanelerede Melih Gazi Hastanesi'nden türbanlı hemşireler görev yaptı.

Ozan Hasan Kabaklı konser sırasında solculara yüklenip solcudan polis olmaz dedi. Balıkesir Milletvekili Hüseyin Kalkan da YÖK Başkanı'na yüklenerek "Rektörlerle uğraşacağına gelsin buradaki sosyal vakayı incelesin" dedi.

Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı'nın kitapları, posterleri satıldı. Ayrıca 1980 öncesi komando kamplarıyla gündeme gelen ülkü ocaklarına mensup gençler, komando yazılı tişörtler sattılar.

Kurultaya Hollanda, Belçika, İngiltere, Fransa, Türk federasyonlarından katılım oldu. DSP ve ANAP'a da davetiye gönderildiği bildirildi.

Nevin BİLGİN- Fırat YURDAKUL

İlker SARIER