kapat

18.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
TUĞRUL TUNA (ttuna@sabah.com.tr )


Arnavutoğlu'nun hatırasına herkese gazoz..

Sökeratar Faik Bey, televizyonu açtıktan sonra kanal ayarı tutturmaya çalışan Şaban'ı bir yandan seyrediyor bir yandan da bütün kahve sakinlerine laf yetiştiriyordu..

- "O televizyonu açsan ne olacak açmasan ne olacak.. Akşama kadar vıdı vıdı, sabaha kadar klip mlip.." dedi..

Mehmet Bey "Hayırdır Faik Bey?" diye sordu.. "Televizyonla aranız eskiden pek iyiydi.."

- "Bırak Allah aşkına Mehmet.."diye söylendi Sökeratar Faik Bey.. Koca Kırkpınar geçti.. Doğru dürüst bir yayın seyredemedik.. Şöyle bir başpehlivan güreşinin tadına varamadık.."

***

Ressam Orhan'ı ayartıp dart oynamakta olan Mesut elindeki oku fırlatmadan önce ortaya söylendi:

- "Dünyada güreş sporu mu kaldı be abicim?" dedi.. "Kim seyreder iki çıplak adamın itişip kakışmasını.."

Sökeratar Faik Bey'den önce Baba Tunç bu sözlere itiraz etti: "Öyle deme Mesut.. Ata sporumuzdur.. Güreşi sevmek, sevdirmek lazım.."

- "Ata sporumuz artık futbol.." diye karşılık verdi Mesut.. "Güreş dünyada bitiyor.. Gözünü aç Faik Abi.."

Rahmetli Aliço'nun rekoru
Sökeratar Faik Bey en sevdiği sporun böyle itilip kakılmasına dayanamazdı.. "Cahil cahil konuşma.." diye terslendi.. "Güreş biter mi? Çocuklara bak.. İki oğlan yanyana gelse hemen boğuşmaya başlar.. İşte sana güreş.."

Gazeteci Teoman Bey bu konuda Mesut'u haklı buluyordu.. Basketçi Nedim Abi ise Sökeratar Faik Bey'i kızdırma fırsatı yakaladığı için her durumda Mesut'u haklı bulacaktı..

- "Olimpiyatlarda bile güreş haberleri gazetelere tek sütun ya giriyor ya da girmiyor.." dedi Gazeteci Teoman Bey.. "Eğer dünyada güreşe olan ilgi devam etse haberi de büyük girerdi.."

Basketçi Nedim Abi "Yaşşa Teoman.." diye bağırdı.. "Güreş dinazor sporu oldu dinazor.."

- "Halt etmişsin sen.." dedi Sökeratar Faik Bey.. "Elin gavuru ne bilsin Kırkpınar'ı ne bilsin bizim yağlı güreşi.. Bilse tadına doyamazdı.."

Mesut fırsatı kaçırmadı.. "Ekmeği pehlivanlarımıza bandırıp bandırıp yerlerdi.." dedi..

- "Sen konuş konuş.. Dökeceğim kafandan aşağı bir şişe yağ.. Gelip geçene yalatacağım.."

- "Haydaaaa! Bana niye kızıyorsun Faik Abi.."

***

TRT'ci Nevzat Bey ara bulma ihtiyacı duydu.. "Sen bakma onlara Faik Bey.." dedi.. "Ben de severim yağlı güreşi.. Hem gelenektir hem de kendine göre havası var.. Lakin şimdiki pehlivanlar eskilerin yerini tutar mı bilemem.. Eskiler bir başkaymış.."

Sökeratar Faik Bey elini "Nerdeeee.." diye sallarken "Eskiler başkaymış canım.." diye konuştu.. "Bir Deliormanlı Kel Aliço gibisi gelir mi acaba?"

- "Valla en iyisi Ahmet Taşçı.." dedi Basketçi Nedim Abi.. "Maşallah bak! Tam yedi kere Kırkpınar başpehlivanı oldu.. Bileğini büken yok.."

Sökeratar Faik Bey parmağı ile bir hesap yaptı.. "Rahmetli Kel Aliço'yu yakalaması için daha 19 sene şampiyon olması lazım.." dedi.. "Neden dersen.." diye ekledi..

- "Padişahın başpehlivanı Aliço tam 26 kere Kırkpınar'da başpehlivan olmuş.. Boru değil.. 26 sene.."

TRT'ci Nevzat Bey "Sultan Aziz de meraklıymış derler güreşe.." deyince Gazeteci Teoman Bey atıldı:

- "Merakı bir yana kendisi de pehlivanmış.. Sarayda pehlivan besleme adetini o başlatmış.. Nerede sivrilip rakipsiz kalan bir pehlivan varsa getirip saraya almış.. Hamlacı olarak.."

- "Hamlacı ne?" diye sordu ocağın arkasındaki Talat..

- "Hamlacı, saltanat kayıklarının kürekçileri.. Hem sarayda bu görevi yapıyor hem de devamlı antreman görüyorlarmış.. Arada bir Padişah'la güreşmek de var işin içinde tabii.."

Padişahın güreştiğini duyan Ressam Orhan pek inanmadı dinlediklerine.. "Olur mu hiç.. Padişah nasıl güreşecek bu adam azmanları ile.." diye itiraz edince Sökeratar Faik Bey kızdı..

- "Sen ne bileceksin be!" diye terslendi.. "Arnavutoğlu Ali Pehlivan'ı, namı memleketi tuttuktan sonra almışlar saraya.. 80 okkalık bir adam.. Öbürlerine göre daha ufak.. Koca koca saray pehlivanlarını yere vurunca Padişah bizzat kendisi güreşmek istemiş.."

- "Yalandan yenilmiştir.."

- "Yoooo! Güreş işinde yalana tahammülü yok padişahın... İlle de kıran kırana olacak.. Arnavutoğlu ile güreş tutmuşlar.. Üç saat birbirlerini yenememişler.. Sonunda güreşi berabere ayırmışlar.. Aliço'dan sonra sarayda Arnavutoğlu'nun sözü geçermiş.."

Cezayir'in mermer güreşi..
Gazeteci Teoman Bey'in aklına başka birşey gelmişti.. Sandalyesini biraz daha masaya yaklaştırıp anlatmaya başladı:

- "Bizde nasıl yağlı çayır güreşi meşhursa Cezayir'in de yağlı mermer güreşi meşhurmuş.. Mermer zemini yağlayıp pehlivanları üzerine çıkarıyorlarmış.. Tabii ayakta kalıp denge tutturmak daha zor.."

- "Hiç duymamıştım.."dedi Mehmet Bey..

- "Rahmetli Murat Sertoğlu yazardı, oradan öğrendim.. O da Abdülaziz döneminin güreşlerini çok iyi takip eden rahmetli Suyolcu Mehmet Pehlivan'dan dinlediklerini naklederdi.."

- "Anlat hele şu mermer güreşini.."

- "Cezayirli bir paşa getirmiş bu güreşçileri İstanbul'a.. Aynen Cezayir'deki gibi mermerin üzerinde kapıştırmış pehlivanlarını.. Ancak çok da tehlikeli bir güreş.. Çünkü tek dalıp da parmaklarını rakibin kisbetine geçirdin mi sırt üstü gidiyor adam.. Gitmekten başka çoğu zaman kafayı mermer zemine vuruyor.. Cezayir'de bile senede birkaç pehlivan böyle hayatını kaybedermiş.."

- "Eeee! Saray pehlivanlarını yenmişler mi?"

- "Yenmişler birkaç iri kalıplı saray pehlivanı bunların karşısına çıkıp dersini almış.. Çünkü vücutları ağır, hareketleri ağır.. yer de kaygan olunca hiç becerememişler.. Sultan Abdülaziz'in gücüne gitmiş bu.. Arnavutoğlu'nu çağırıp hazırlanmasını istemiş.."

***

Gazeteci Teoman Bey anlatmasını sürdürdü:

- "Arnavutoğlu hem kıvraklığı ile hem de ince yapısı ile bu güreşe uygun biri.. Günlerce mermer üzerinde idman yapıp böyle bir zeminde güreşmeye alıştırmış kendini.."

Sökeratar Faik Bey güreşi seyrediyormuş gibi heyecanlanmıştı.. "Dur bakalım ne olacak.." diye söylendi.. Teoman Bey devam etti:

- Sarayın mermer zeminli bir havuzunu bu iş için hazırlamışlar.. Etrafına padişahın oturacağı ve misafirlerini ağırlayacağı koltukları dizmişler.. Arnavutoğlu Ali Pehlivan o gün tam üç Cezayirli pehlivan ile mermer güreşi tutmuş.. Üçünü de çabukluğu ve kıvraklığı sayesinde yenmiş.. Ondan sonra Cezayirli Paşa bir daha bu güreşçileri ortaya çıkarıp, Osmanlı Padişahı'na nispet yapma sevdasına düşmemiş.."

Sökeratar Faik Bey bu sonuca çok memnun olmuştu.. Elini birden masaya şaaap diye vurup oturanların yüreğini hoplattı.. Ardından Talat'a seslendi:

- "Talat sor bakalım arkadaşlarımıza.. Kim ne içecekse ver, hesaplar benden.. Arnavutoğlu Ali Pehlivan'ın hatırasına.." dedi..

Sonra dart oyununu sürdüren Mesut'a döndü:

- "Dinledin mi Teoman Bey'i şehir çocuğu?" dedi.. "Yağlı güreşin ne adamları varmış.. Bir de kendine bak.. Üç metreden cigara ağızlığı kadar bir oku tahtaya yetiştiremiyorsun.."

Mesut aldırmadı.. Oklardan birini atarken "Gören var mı gören.." diye laf yetiştirdi Faik Bey'e..

Sökeratar Faik Bey "Şimdi varıyorum.. Gözünle görürsün.." deyip Mesut'a hamle etti.. Şaşırıp kaçamayan Mesut'u belinden kavradığı gibi havalandırdı;

- "Çalayım mı yere seni?" diye sordu..

Diğerlerinin kahkahaları arasında çırpınan Mesut'u "Tamam pehlivan.. Pes ettim pes.." diye iyice bağırtmadan yere bırakmadı..

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır