Yani bu büroları oralarda açmak için etek yükü ile para dökmüşüz, dünyanın dolarını ödeyerek elemanlar atamışız sonuç nedir derseniz, sıfıra sıfır elde var yine sıfır...
Bu konuya defalarca temas etmiştim. Bugün yine değinmek zorunda kaldığım için hayli üzgünüm. Çünkü bu yurtdışına giden paralar hepimizin cebinden çıkıyor. Verdiğimiz vergilerden karşılanıyor. Hedef; Yurdumuzu dış ülkelerde tanıtmak ve aktüel olaylar sırasında gerekli müdahaleleri ve açıklamaları yapmak olduğuna göre, oralardaki görevlilerimiz ne yapıyor?... Ağır laf söylemek istemiyorum. Ama birisinin çıkıp, bu görevlilerin kulağını çekmesi gerekiyor. Dövizle maaş alarak, yan gelip yatmak sanıyorum sadece bize mahsus... Aşağıdaki mektubu okursanız, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
"Sayın Ahmet Vardar,
Güney Kore'nin başkenti Seul'de üniversite eğitimi gören bir öğrenciyim. Son zamanlarda Kore'de yaşanan Türkiye ile alakalı gelişmelerden bahsetmek istiyorum. Özellikle Abdullah Öcalan olayından sonra televizyonlarda beliren Türkiye'de kürt sorunuyla alakalı programların yayınlanması bizleri oldukça rahatsız etti. Çünkü kimler tarafından yapıldığını bilmediğimiz tamamıyla APO ve PKK'yı masum ve özgürlük savaşçıları olarak gösteren haber ve programlar gündemi işgal etmekte... APO'yu kürtlerin masum lideri olarak tanıtan haberler de gündemi işgal etmekte....
En son olarak da, göz altındayken ölen kürt birisiyle alakalı 45 dakika boyunca süren, Türk polisini ve hükümetin kürtlere antidemokratik yöntemler kullandığını anlatan, büyük ihtimalle de Avrupa'daki televizyon kanallarından alınarak çevirisi yapılmış program bizleri oldukça üzdü doğrusu...
Kore'nin en prestijli üniversitesi Seul National Üniversitesi'nde APO'yla alakalı bir kınama gösterisinin düzenlendiğini söylemek ise işin boyutları hakkında bir bilgi verir sanırım. Gerçi buradaki büyükelçilik yetkililerimizin ve öğrenci arkadaşlarımızın birlikte çalışmalarıyla gösteri önlendi ama zannediyorum mesele birkaç öğrencinin gayretinden daha çok devletimizin APO VAHŞETİNİ tüm açıklığıyla anlatan programlar yapmasıyla ancak çözümlenebilir. Bizleri üzüntülere sevkeden ise haklı davamızda haksız duruma düşmemiz. Acaba neden APO ve PKK olayını tüm delil ve objektifliğiyle anlatan İngilizce bir program değil de, polisimize ve adalet sistemimize suçlamalar yönelten, sinirlerimizi alt üst eden bir program seyretmek zorunda kalıyoruz?...
Sayın büyükelçilerimizin gazetelerde çıkan köşe yazısı PKK gerçeğini açıklayan güzel bir yazıydı fakat keşke devletimizin yapıp göndereceği görsel dökümanter programlarda olsa... İnsanın Türkiye'den 14000 km uzaklıktaki bir ülkede, hem de uğurlarında 1500 evladımızı şehit verdiğimiz bir ülkede, bindiği bir takside şoförün, "Türk devleti neden kürtlerin lideri APO'ya antidemokratik davranıyor?..." sorusunu duyması, sinirlerimi alt üst ediyor doğrusu..."
