kapat

18.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Laf var iş bitirir..

Başlığın gerisi de "Laf var baş yitirir" şeklinde.. Eskiler bu mânâlı sözü "Ağzından çıkanı kulağın duysun.." uyarısı yerine etmişler.. En iyisi susmak.. Yok eğer konuşmak zorundaysanız da "Boş laf etme sanatını" öğrenmek..

Seyahatiydi, tatiliydi derken onbeş yirmi gün oldu.. Türkiye'nin görkemli gündeminden uzaklaştık.. Memlekette ne olup bittiğinden fazla haberimiz olmadı..

Yazılarımdaki bu eksiklik taaa Cumhurbaşkanlığı makamının Genel Sekreterliği tarafından bile farkedilmiş.. "Aman.." demişler.. "Selahattin Duman'ı gündemden koparmayalım.."

Tutup Cumhurbaşkanı'nın Marmara Üniversitesi'nde 10 Temmuz tarihinde yaptığı konuşmanın metnini bana göndermişler..

***

Zarfı para, kağıdı para, pulu para.. Allahtan konuşma niyetine Cumhurbaşkanımız'ın ağzından çıktığı gibi kâğıda geçirilen laflar para etmez.. Yoksa devletin benim için girdiği masrafa bir de "belagat" gideri eklenirdi, mazallah altından kalkamazdık..

AMAN DOKTOR.. CANIM DOKTOR..
Konuşma; Baba'ya Marmara Üniversitesi tarafından verilen "Fahri Kamu Yönetimi Doktoru" ünvanının kabulü münasebetiyle yapılmış..

Gönderilen metni dikkatle okudum..

Daha sekizinci satırı bitmeden içime baygınlık geldi.. Bu yaz sıcağında o konuşmayı dinlemek zorunda kalanların hali nasıldı acaba? Fenalık geçiren oldu mu? Baba taze ünvanını kullanıp acil müdahalede bulundu mu?

"Kamu doktoru sıfatıyla" ayılana gazoz, bayılana limon söyledi mi? Türkiye'de olmadığımızdan bunları atladık tabii..

Bu tür bir işkence de yeni çıktı başımıza.. Milleti bir yere toplayıp Baba'yı çağırıyorsun, yazın sıcağında kışın soğuğunda bir alay laf dinletiyorsun.. Ahalinin sabrını imtihan ediyorsun..

Belagat ayrı bir marifet ister.. Yıllardır izliyoruz.. Bizdeki politikacı takımının bu konuda marifeti çok sınırlı.. Bu iş ayrıca angarya haline getirildi mi çok çekilmez oluyor..

Eskiden iyi konuşmacılar vardı.. Yani televizyonun günlük hayatımıza girip, meydan konuşmalarının tadını kaçırmadan önce.. Millet gider siyasileri keyifle dinlerdi..

Konuşmacının kötüsü de vardı.. Bunların söylediklerinden de eğlencelik şeyler çıkardı..

***

Adını vermek istemiyorum.. Uzun süre Ecevit'in liderliğindeki CHP'nin milletvekilliğini yaptı.. Orasını hatırlamıyorum ama belki Bakan bile olmuştur..

Seçim dönemi gelmiş.. Politikacı olarak önce Kulp ilçesinde hemşerilerinin huzuruna çıkacak.. Bir avukat arkadaşından "Bana güzelce bir konuşma hazırla.." diye ricada bulunmuş..

Arkadaşı da elinden geldiği, dilinin döndüğü kadarıyla hazırlamış konuşmasını.. Bizimkinin eline tutuşturmuş.. Politikacı milleti fazladan tembel de oluyor..

Kardeşim eline tutuşturulan metni bir oku değil mi? Bak bakalım içinde ne var? Dilinin dönmediği kelimeleri talim edip belle.. Kürsüde şaşırma.. Hayır! Öyle yapmamış..

Sanki doğuştan hatip.. Sanki Roma Senatosu'nun ünlü Çiçero'su..

Eline metini aldığı gibi çıkmış kürsüye.. Ahali merakla kendisine bakıyor.. Elindeki metne eğilmiş, başlamış okumaya..

- "Sevgili Kulplular.. Sevgili hemşerilerim.."

Bir soluklanmış.. Bir yutkunmuş.. Okumaya devam etmiş:

- "Huzurunuzda milletvekili adayınız olarak bulunuyorum.. Burada şapkanı çıkar, iki kere salla!"

Son cümle avukat arkadaş tarafından yazılıp parantez içine alınmış.. Yani milletvekili adayı şapkasını çıkarıp dinleyenlerini selamlayacak.. Onlar da adayı alkışlayacaklar.. Sonra konuşmaya devam edecek..

İyi de bizim aday parantez içindeki cümlein ne niyetle yazıldığının farkında değil.. Bağıra çağıra "Burada şapkanı çıkar, iki kez salla.." deyince meydan durur mu?

Aday zaten kendi ağaları..

İKİ NOKTA ÜSTÜSTE..
Ağa ne demek? Ağzından çıkan laf kanun yerine geçen adam demek.. Üstelik mikrofon marifetiyle verilen talimat da son derece açık..

- "Burada şapkanı çıkar, iki kez salla!" diyor.. Meydanı dolduranlar artık tutulur mu? Herkes tengirdekli kasketini çıkarıp, kürsüdeki adaya sallamaya başlamış..

Gerçi o "İki kez salla.." diyor ama meydandakiler "Fazla sallama göz çıkarmaz.." fikrinden gittiği için durmak bilmiyor..

Meydanın coşkusu milletvekili adayı ağayı da coşturmuş.. Elindeki metni sular seller gibi okuyor.. Hem de noktalama işaretlerini bile atlamadan.. Atlamak ne kelime? Yorum bile getiriyor:

- "İki nokta üstüste.. Biri altta, biri üstte.."

- "Yaşaaaa.. Varol.."

- "Bir nokta.. Bir nokta daha.. Bir de cızgısı var.."

- "Cızgı sana kurban olsun agam.."

***

Yazılı bir metni, kürsüden okumak zordur.. Metne bağlı kaldığın için kalabalığı gözden kaçırırsın, ahalinin nabzını tutamazsın.. Hele bir de tonlamaları, vurguları hatalı yaptın mı konuşma çekilmez olur..

O metni kendin yazsan bile..

Vaktiyle Meclis'teki bütçe görüşmelerinde yaşanmıştı.. Milletvekili Hasan Tosyalı kendi yazdığı konuşma metnine kendini kaptırmış gidiyordu..

- "Memleketi sol düşünceye teslim.. Sayfa dokuuuuz.."

Sayfa numarası dibe yazılmış.. "Etmeyeceğiz.." lafı da onuncu sayfada kalmış.. "Etmeyeceğiz.." lafına bindirilmesi gereken baskılı vurgulamadan nasibini "Sayfa dokuz.." sözcükleri almış..

Millet gülüşür, basın locası kıkırdar.. Hasan Tosyalı aldırmaz devam eder.. Hazırladığı metne kendisi için serpiştirdiği notları dahi okuyarak..

- "Memleketin durumu budur değerli arkadaşlarım.. (Hasan burada sesini yükselt).. Buna razı gelemeyiz!!"

Aradan yıllar geçti.. Hasan Tosyalı gibi gayretli bir milletvekilinin yaptığı Meclis konuşmalarından aklımda bir tek "Hasan burada sesini yükselt" sözcüğü kalmış..

Marmara Üniversitesi'ndeki tutuklu dinleyicilere elli yıldır memlekete her kademede hizmet verdiğini anlatan Baba'dan bakalım bir hatip olarak kaç cümle kalacak aklımda?

- (Selahattin, burada sesini kıs..)

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır