kapat

18.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Güneşlenmeden önce okuyun..

"Şunun şurasında günde iki saat güneşleniyorduk" dedi, sevgili kardeşim Özcan.. "Onun da içine ettin.. UVA, UVB diyerek.."

"Sen o zaman bu hafta yazacaklarımı oku bir de" dedim..

Geçen hafta güneşin Ultraviyole yani mor ötesi ışınlarının nasıl UVA ve UVB diye ikiye ayrıldığını, bunlardan birinin deriyi nasıl yaşlandırıp, öbürünün nasıl deri kanserine yol açtığını anlatmıştık ya..

Geçen yazımızı, bir Amerikalı uzmandan nakletmiştik..

Bu defakini yazan Valeri Gladstone, uzman değil, olayı yaşayan biri..

* * *

Çocukken, yanık tenin güzel olduğuna inanırdım. Güneşten esmerleşmiş bir tenden daha güzel, daha sağlıklı bir şey yok gibi gelirdi bana.. Her yazı ailemle plajda geçirir, güneşyağını sadece derim kızarıp acı vermeye başlayınca sürerdim.

Genç kızlığımda ünlü her dişinin yanık tenli olduğunu fark ettim. Ben de mümkün olduğu kadar güneşte kalmaya başladım. En koyu deri rengi veren losyonları sürüyordum. Derimin rengi yüzünden aldığım iltifatlar beni öyle mutlu ediyordu ki, yanık acılarına kolay tahammül ediyordum.

Eğer küçük kahverengi bir leke birkaç yıl önce daha da koyulaşmasaydı, hala güneşte yanıyor olacaktım. Lekenin şekli de değişmeye başlayınca annemin de ısrarı ile bir deri uzmanından randevu aldım. Minik bir biyopsi operasyonu ile parça alındı. Doktor bana, bir daha güneşe çıkarsam SPF'si (Güneşten Korunma Faktörü) 25 ya da daha yukarı losyon kullanmamı önerdi.

"Tamam" dedim.. Ama ofisinden çıkarken güneşlenme alışkanlıklarımı değiştirmeye hiç niyetim yoktu.

Birkaç gün sonra doktor aradı.

"Kalçandaki leke bir melanoma" dedi..

"Bu bir kanser türü.. Ne kadar tehlikeli?" diye sordum.

"Üç tip deri kanseri var" dedi.. "Melanoma en ciddisi. Erken teşhis edilirse, tedavi edilir. Seni tedavi edeceğimize eminim."

Melanomanın yayılmamış olduğundan emin olmak için bana başka uzmanlardan randevu aldı..

Melanoma.. Kanser.. Ya civara yayılmışsa?..

Ayağım gider mi?.. Yoksa hayatım mı gider?.. 47 yaşında ölümü düşünmek.. En kötüsü kendi ölümümü kendi ellerimle hazırlamış olduğumu düşünmek..

Alkolden kurtulan nasıl içki şişelerini çöpe boşaltırsa, artık baktıkça bana iğrenme veren tüm marsık gibi yanma losyonlarını fırlattım attım..

Ameliyat 20 dakika sürdü. Yarım saat dinlenip hafif sekerek eve yürüdüm. Vücudumda melanoma kalıp kalmadığı bir hafta sonra belli olacaktı.

Bu arada deri kanseri ile ilgili ne bulduysam okudum.

Amerikan Kanser Derneği araştırmalarına göre her 5 Amerikalıdan biri (Beşte bir) hayatının belli bir bölümünde deri kanserine yakalanmıştı. Deri kanseri, en yaygın kanser türü idi ve bu kanserin yüzde 90'ında sorumlu, güneşti.

Deri kanseri üç türdü. Esas hücre sarkinoması, pul hücre sarkinoması ve kötü huylu melanoma.. Üçü de derinin en üst katında oluşuyordu.

Esas sarkinoma en çok rastlanan, en az tehlikeli olanıydı. Dışarda çalışan pekçok yaşlı kadın ve erkekte vardı. Genelde burunda, göz kapaklarında, yanaklarda ve gövdede oluşuyordu.

Pul pul sarkinoma vücudun her yerinde oluyordu, ama en çok rastlandığı yer, güneşe en açık yerlerdi.

Bu iki tür sarkinoma, iyileşmeyen yara gibiydiler. Her yıl 1 milyon Amerikalı bu tür kansere yakalanıyordu. Bu iki türden ölüm oranı, yüzde birdi. Ama asıl tehlikeleri zaman içinde kötü huylu melanomaya dönüşme ihtimalleriydi.

Melanoma vakaları 1980'den bu yana hızla artmıştı. Çünkü bu yıllardan itibaren, insan yaşı, dolayısı ile toplam güneşte kalma süresi uzamıştı. İnsanlar güneş altında eğlence türlerine daha çok rağbet eder olmuşlardı. İnce, şeffaf, gözenekli elbiseler güneşi önlemez hale gelmişlerdi.

Melanoma, erkeklerde gövde, kadınlarda bacaklarda oluşuyordu genelde. Melanoma yayılmaya başladı mı önce derinin öbür yanlarına sonra lenflere, ak ve kara ciğerlere, kemiklere ve beyne sıçrıyordu.

Sonunda doktor aradı..

"Her şey mükemmel.. Melanoma gayet inceydi.. Tamamı alınmış. Tertemizsin.."

Geriye dönmüştüm..

Şimdi biliyorum ki, hayatı tehdit eden bu kanserden korunmanın tek yolu, güneşten kaçmaktır. Tıp uzmanları, sağlıklı güneşlenme diye bir şeyin asla mevcut olmadığında birleşiyorlar. Bazıları hatta sigara paketlerine olduğu gibi plajlara "Dikkat!.. Güneşlenmek kanser yapabilir" uyarısının kanunla konmasını istiyorlar.

Kalçamdaki kötü huylu lekenin alınmasından bu yana dört yıl geçti.. En son güneşlenmemden bu yana da..

Güneşte esmerleşmiş bir deri güzel..

Ama hayat, ama yaşamak daha, çok daha güzel..

Pazar Neşesi
Kazım döner dönmez fakslamış.. Ayın fıkrası seçilmiş Los Angeles'da.. Size yazıp yazmamakta çok tereddüt ettim. Yemek zamanı alınmayacak kadar mide etkili de ondan.. Ama inanın çok güldürdü kime anlattıysam..

Eh uyardım da.. Midesine güvenmeyen burdan öteyi okumasın..

Barın kapısı açılmış.. Hırpani kılıklı biri girmiş içeri.. Barmene gelmiş "Bir kürdan rica ediyorum" demiş. Barmen hayretle bakmış adama.. Ama vermiş kürdanı..

Az sonra bir hırpani daha girmiş içeri.. O da kürdan istemiş.. Sonra bir üçüncü.. "Bir kürdan lütfen.."

Dördüncü gelince, barmen atik davranmış..

"Siz de kürdan istiyorsunuz herhalde.."

"Hayır" demiş hırpani.. "Ben kamış istiyorum.."

"Neler olup bitiyor dışarda?" diye merakla sormuş barmen.. "Üçünüz kürdan istedi, şimdi sen kamış alıyorsun.."

"Az önce sizden çıkan genç kız vardı ya.. Köşede kusmuş.. Ben gelene kadar, yenecek şey bırakmamış arkadaşlar da.."

Bir Tavsiye
Etiler'de nihayet Türk ağız tadı..

Cüneyt Koryürek telefon etti..

"Sen ev yemeklerini seversin değil mi?.."

Bir kadını var, Cüneyt'in harika yemekler yapar.. Hele puf böreği muhteşemdir. Son zamanlarda hastaydı..

Eve, ya da ofise çağıracak sandım..

"Hayır, Etiler'de yeni bir lokanta açıldı" dedi..

Gittik.. Aaa.. Bizim Feridun Usta..

Şöyle bizim Feridun Usta..

Artun Ünsal Hocam bizi Kumkapı'ya balığa götürmüştü.. Yazmıştım.. Feridun Usta'yı ordan tanıdık..

"Bizim ikinci işimiz balık.. Asıl işimiz ev yemekleri.. Aksaray'da bir yerimiz var" dedi.. Söz verdik gideceğimize..

İki yıl mı geçti aradan.. Olmadı bir türlü..

Bakmış Feridun Usta, dağ Musa'ya gelmiyor, (Burada dağ ben oluyorum), demişki Musa dağa gitsin..

Etiler'de benim evin burnunun dibinde açmışlar dükkanı.. Boğaziçi Üniversitesi'ne doğru, tam He De Hacı'nın karşısında, sokağın içinde..

Cüneyt bir de sürpriz yapmış, Feridun Usta ile el ele verip. Kendi kadınını da getirmiş. Bir de puf böreği açmışlar, ilaveten..

Önce içeri girdim, tezgaha bir baktım.. Osmanlı/Türk Mutfağı'nın nerdeyse unutulan, evlerde bile pişmez olan yemekleri..

Hepsinden yiyecek halim yok.. Ama hepsinden birer parça tadarım.. En büyük tabağı aldım, azar azar koydurdum..

Hepsi yeme de yanında yat..

Bir yandan tadıyorum, bir yandan kara kara düşünüyorum.. "Evin bu kadar yanında böyle bir lezzet fabrikası, benim büyük gayretlerle verdiğim kiloları şimdi ne yapar?.." diye..

Etiler, Fransız, İtalyan, Hint, Çin, Tayland mutfakları ile dolu.. bir Türk mutfağı yoktu nedense.. Şimdi var.. Hem de öyle var ki..

Evlere servis yapmıyorlar.. Ama siz uğrayıp alabilirsiniz. Paket servisleri mükemmel..

Hünkar'ı bir deneyin.. Hıncal'ın size bir kere daha nasıl bir lezzeti tavsiye ettiğini göreceksiniz.

* * *

Bir de mini tavsiye..
Her salı Pasha'ya gidiyorum.. Akşam yemeğine.. Yemek lafın gelişi.. Her salı bir tek şey yiyorum..

Le Seleck'te bir salata var.. Dünyayı gezdim böyle bir salatayı ne gördüm, ne yedim.. Bir sepet şekli verilmiş gevrek ve ince bir pidenin içinde sunuyorlar.. Rejim durumunuz elveriyorsa, bu sepeti de yiyebilirsiniz yani..

İçinde Akdeniz'in en güzel otları var.. Türkiye'nin en güzel salata malzemeleri var.. Yağda kızarmış kıtır kıtır bademler var.. Fırında hazırlanmış, minik peynirli kanepeler var.. Var oğlu var..

Bu salatayı yiyince, zaten başka birşey yiyecek haliniz pek kalmıyor..

Böyle bir lezzet olmaz..

Yolunuz Pasha'ya düşerse deneyin.. Le Select'e gidin.. "Hıncal'ın her salı yediği salata" deyin, tamam..

Bir salata ile kalkan müşteriler yüzünden Kemal batarsa, ona hiç karışmam..

BİZİM DUVAR
Zamlar alçalıyor. Emeklilik yükseliyor. Ülke genelinde İMFial var.

Hakan Utku

PAZARIN SORUSU
Hayvan şampuanlarının testleri insanlarda mı yapılmalı?..

SEVDİĞİM LAFLAR
En kötü hükumet en manevi hükumettir. Fanatikler tepede olunca, zulmün sınırı yoktur.

H.L. Mencken

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır