kapat

18.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


İşte imaj!

Tanıtım lobisi bastırıyor, "Devlet bize para versin, biz yurt dışında reklam yapalım, tanıtımı yapalım, ülkeye turist gelsin..."

Kel başa şimşir tarak.

İçimiz dökülüyor.

Dış tanıtım ne işe yarar?

Türkiye'ye tatile gelen bir Türk okurumdan mektup aldım. Türkiye'ye ayak basışını çok sade gözlemlerle anlatıyor.

Yararı olur diye yayınlıyorum:

***

"Sayın Necati Doğru,

25 Haziran'da Montreal-Paris-İstanbul uçuşu sonrasında Air France ile Atatürk Limanı'na indik. Aynı anda Frankfurt-Berlin-Milano, Londra ve Beyrut'tan gelen uçaklar indi. Dar, ufak ve basık tavanlı bir yerde, biz belki de 5 uçağın Türk yolcuları, az sayıda turist ile en az yarım saat-kırkbeş dakika kan ter içerisinde pasaport kontrolünde bekledik. Bu arada yabancı turistler için bütün bunların dışında bir sorun daha vardı: Vize parası verip vermeyeceklerini bilmeden yarım saat kuyrukta bekleyip daha sonra sıra kendilerine geldiğinde gerisin geri vize kuyruğuna yollananlar çoğunluktaydı. Zira hangi ülkelerin vize parası ödeyeceği ile ilgili yazı iyice köşeye taşınmış, gözükmüyordu. Ben ve İngiliz pasaportlu bir Türk hanım önümüzdeki ve arkamızdaki turistleri uyardık. Daha sonrada Avusturalya'dan geldiğini öğrendiğimiz turistler bizlere müteşekkir olduklarını söyleyip, diğerleri gibi yarım saat pasaport kontrol kuyruğunda beklemeden vize kuyruğuna yöneldiler.

***

Pasaport kontrolünden sonra valizlerimizi beklerken birkaç İngiliz turistin ellerine sarılan kara, pos bıyıklı, kadrolu taşıyıcılardan kurtulmak için küçük bir savaş verdiklerine şahit olduk.

Bütün bariyerleri aşıp, valizimizi aldığımızda ve açılır kapanır otomotik kapıları geçtiğimizde ise karşımızda sanki bin kişi vardı.

Bir pazar yerini andıran yada bana Anadolu'daki otogarları hatırlatan bu görüntü acaba turistlerde nasıl bir izlenim bırakıyordu?

Herhalde 1 yolcuyu 15 kişi karşılamaya geldiği için böylesine dünyanın hiç bir yerinde göremeyeceğimiz, gereksiz kalabalık ve düzensizlik ile karşılaşıyoruz.

Bize geçemeyecekmişiz, aşamayacakmışız gibi gelen kalabalığı aştıktan sonra taksicilere doğru yönelmek istedik. Düzensiz kargaşa içerisinde sıra olmayı bile beceremeyen havalanı taksilerinden birini seçmeye çalıştık.

Taksiye dört adım kala elinizdeki valizlere ya da valizleri taşıdığınız portera (üç tekerlekli taşıyıcı) saldırıyorlar. Yanılıp taksici zanneder ve sizinle taksiye iki adım atmasına izin verirseniz yandınız. Sizden ısrarla para istiyorlar. Ayrıca Türk paranız yoksa dolar da kabul ettiklerini söylüyorlar. En baştan ben size para vermeyeceğim, valizlerimi bırakın demeniz de işe yaramıyor.

***

Bütün bunları aşıp, taksiye kendinizi attığınızda ise başınıza gelecekleri zaten çok evvelden biliyorsunuz. "İkinci köprüden gidelim ağabey", "Günün hangi saati olursa olsun birinci köprü çok kalabalık ağabey" uyarılarına peki diyorsunuz hemen... Biran evvel kurtulmak için bu keşmekeşten... Kendi vatanınıza tatile bile gelmenizin ne denli zor olduğunu bir kere daha hatırlıyorsunuz.

Devlet Havameydanları Müdürlüğü'nün kesinlikle iyi çalışmadığına inanıyorum. 2000 yılında açılacak olan yeni dış hatlar terminali ne denli büyük olursa olsun, merak ediyorum. İşleyiş olarak, şimdiki zihniyeti mi örnek alacaklar. Turizm geliri çok önemli olan bir ülkede bütün sorunlara rağmen ülkenin en büyük şehrinin havaalanı böyle olmamalı...

İlk adımlar...

İlk karşılayış çok önemli...

Daha ilk adımda; "tatil için neden bu ülkeyi seçtim ben.." dedirtiyoruz yabancılara...

VİP salonundan geçtiği için bu düzensizliği görmeyen yada görmemezliğe gelenlere de özel selamlar. Bu düzensizlik ve keşmekeş onları da bir yerde mutlaka bulur. Kırmızı pasaporta ya da özel şahsiyetlere de bir yerlerde kırmızı ışık yanar bir gün..

İmza

Can Akkerman...

***

İşte ilk izlenim..

İlk imaj...

İçimiz çürümüş...

Dış tanıtım ne işe yarar?

Türkiye küme düştü. Birleşmiş Milletler'in yayınladığı Human Development Indeks'ine yani İnsan Malzemesinin Kalitesi İndeksi'ne göre Türkiye 174 dünya ülkesi içinde geçen yıl 17 basamak birden düşüş yapıp 86. sıraya indi.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır