kapat

13.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Oyun grubunun katkıları


Kızım henüz 3 yaşında ama biz de okul telaşına düşen veliler sınıfına girdik. Her ne kadar Aliye'yi 2-3 yaş oyun grubuna göndermiş olsak da, 3 yaş gerçek yuva yaşı olarak gösteriliyor. Aliye, eylül ayında yuvaya başlayacak.

Oyun grubuna katılması ile birlikte Aliye'nin hayatı da değişti, gelişti. Öncelikle arkadaşlarıyla paylaşmayı, oynamayı öğrendi. İlk başta kendileri tek başlarına ayrı oyunları oynarlarken, zamanla yine tek başlarına ama aynı oyunlara başladılar. Şimdi ise birlikte aynı oyunları oynuyorlar.

Renkleri tanıdı, sayı saymasını öğrendi, şekilleri tanımladı. Boyalarla içli dışlı oldu, evde bir türlü oynamasına izin vermediğim hamurları yoğurdu durdu. Şimdi, satır aralarına çizgiler çiziyor; yazı yazdığını söylüyor. Hatta adam kafaları bile yapıyor, gövdesini benim yapmam koşulu ile...

Aliye artık konuşuyor
Tüm bu gelişmelerinin yanında kelime dağarcığı çok büyüdü. Oyun grubuna başladığında birkaç kelime bilen kızım, şimdi sizli- bizli, geçmişi-geleceği dikkate alarak cümlelerini kuruyor. Eh, bazı kelimeleri (kitap-kipat, akşam-aşkam, kaptan-katpan, domates-dolales, saklambaç-saklancılık, fasulye-hafule, simit-sinip, bilgisayar-bilyasar, biberon-lebuna) değiştirerek kullansa da iyi konuşuyor. Her cümlesi yerli yerinde...

Konuşması gelişirken, kurduğu cümlelerle bizi kâh güldürdü, kâh duygulandırdı. Örneğin cümlelere geçtiğinde, herkesi ertesi sabah eve davet etti "sen yarın sabah yine gel" diyerek... Hele bir akşam yemeğe giderken bana söylediklerine ne dersiniz? "Beni unutma... Ben seni unutmayacağım". Hadi buyrun. Tabii o akşam, burnumdan geldi. "Acaba içine bir şey mi doğdu, ölecek miyim? Bir daha kızımı göremeyecek miyim" diye kendimi yedim durdum...

"Anne sen söyleme!"
Şimdi tartıştığımızda "aa susun ayıp oluyor bana" diyerek bizi susturuyor. Hele şarkı söylediğimde... Oğlum (kapı gıcırtısında oynayan oğlum) alkışla bana tempo tutarken, Aliye "Anne sen söyleme" diyerek beni engelliyor.

Geçtiğimiz günlerde dört günlük bir seyahate çıktık, ailecek. Giderken, Aliye babasına sordu: "Baba işe gidecek misin?" Gürkan da "Hayır, İstanbul'a dönünce gideceğim," dedi. Bu bitmek üzere olan diyaloğa ben balıklama daldım, "İstanbul'a dönünce baba işe gideceeek," dedim. Aliye "Tamam" dedi. Ama ben inatla devam ettim, "Sen okula gideceksiiiin", Aliye "Tamam anne" dedi ama ben nihayet cümlemi bitirdim "Ben de kursa gideceğiiiim"... Aliye, hafif sinirli: "Tamam anne, çok şey biliyorsun..."

Bir daha ağzımı açarsam ne olayım...
Benim çocuğum daha konuşmuyor diye sakın üzülmeyin, bence bu çocuk milleti ne kadar geç konuşsa o kadar iyi. Bir de ukala kesiliyorlar başımıza...

Mehmet 17 aylık. Şimdilik yalnızca "Aç, kapa, gel, anne, a-ye (Aliye), sssss (su), daha, bitti" diyor... Pek memnunum oğlumdan...


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır