kapat

13.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Ekrana bağırıp çağırma huyumuz

Milli huyumuzdur: Radyo ve televizyonla kavga eder dururuz.

Televizyonlarda okunan haber bültenleri, dünyanın her yerinde bir monologdur ama Türkiye'de diyaloga dönüşür.

Diğer uluslar gibi sakin sakin oturup haber izlemeyiz biz: Okunan haberi arada sırada olumlar, çoğunlukla da eleştiriz.

Herkes o gün içinde bulunduğu ruh durumuna ve sinir sağlamlığına uyan bir biçim bulur: Kimi "Bu kadar da olmaz ki birader!" diye isyan eder, kimi ayağa fırlayıp ekrandaki spikere doğru elini kolunu sallayarak "Tuh Allah müstahakınızı versin!" diye sövüp saymaya başlar, en efendi olanlar ise başını iki yana sallayarak "Vah vah vah! Ne hallere düşmüşüz!" diye göğüs geçirir.

Haber saatleri, Türkiye hanelerinde birer yorum, kavga ve sinir mücadelesi saatleridir.

Hele bir de evin hanımı işin içine karışır ve siniri tepesine toplanmış, beynine kan sıçramış adamcağıza "Sana ne elalemin işinden be adam! Otur oturduğun yerde!" derse bu iş, saatler sürecek bir aile kavgasına ve günler alacak bir ev içi gerginliğe dönüşüverir.

Ve kuşaktan kuşağa aktarılır bu gelenek!

***

Ankara'da Maarif Koleji'nin ilk bölümündeyken eve geldiğimde, dedemi radyoya karşı müthiş bir kavgaya girişmiş durumda bulurdum.

Sorgu hakimliğinden emekli Zülfikar bey, durmadan radyoda okunan "ajans" a karşı söylenir ve arada bir iktidardaki İsmet paşa'yı kastederek "İsmet! İsmet!" diye homurdanırdı.

CHP kadın kollarında olan babaannem Emine hanım ise, bu ideolojik tavra içerlediğinden olacak, "Efendi, biraz sus da haberlerde ne söylendiğini anlayalım bari!" diye itiraz ederdi.

Beş vakit namaz kılmasına, bana her akşamüstü kuran dersleri vermesine rağmen dedem bazen de gericilere, "Sizi gidi ticaniler!" diye söylenirdi.

Ben de bu işlere şaşar kalırdım.

***

Daha sonraları babamın da radyoyla diyaloga giriştiğini farkettim.

Siyasete karışmamaya özen gösteren bir hukukçu olarak ve kişiliğinin karşı konulmaz kibarlığıyla o daha sakin yapardı bunu.

"Allah Allah! Şu işe bak!" nidaları duyulurdu ağzından.

***

Aradan yıllar geçti ve ben de bir gün kendimi televizyonla kavga ederken yakaladım.

Ben de aynen dedem gibi söylenip duruyor ve eşimin ve kızımın "Niye sinirlerini bozuyorsun? Nasıl olsa düzeltemezsin!" uyarılarını duymuyordum bile.

***

O zaman karar verdim ki bu, bizim milli bir özelliğimizdir ve radyo-televizyon haberleri dinlerken sakin durmamız mümkün değildir.

Şimdi akşam ana haber saatlerinde milyonlarca vatandaşımızın, beyaz cama karşı yumruklarını sıkarak söylendiğini gözümün önüne getiriyorum da, Türkiye'nin haberciler için bir cennet olduğuna bir kez daha inanıyorum.

Öyle ya; dünyada hangi haberci, bu kadar aktif bir dinleyici kitlesine sahiptir?

Kıymetimizi bilsinler!

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır