kapat

13.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Aşk=Sinir bozukluğu
Bilim artık hemfikir; aşk, kendini ilk olarak 'algılama düzeyindeki aşırı hassasiyet' ile yani bir tür sinir bozukluğu ile gösteriyor...

İnsanlığın değişmeyen tartışma konularından 'aşk'ı bilim de masaya yatırdı. "İnsan nasıl aşık olur? Aşk, bir şans meselesi mi yoksa kader mi? Arzudan kaynaklanan kimyasal bir olay mı? Aşkın gerçekten bir reçetesi var mı? Aşkın özel ortamları, özel zamanları var mı?" gibi soruların cevaplarını arayan uzmanlar, hem bilimsel verilerden hem de bire bir gözlemlerden yararlandılar.

Ön belirtiler..
Fransız L'Express dergisine konuşan etnoloji ve psikiyatri profesörü Boris Cyrulnik geniş çaplı araştırması sonucu, aşk ilk olarak 'algılama düzeyindeki aşırı hassasiyet' ile kendini gösteriyor. Bir temas sağlandığında bunu fiziksel olaylar da izlemeye başlıyor. En küçük bir bedensel işaret diğer eş tarafından yoğun olarak algılanıyor; bu olay biliç altında gerçekleşiyor. Dudaklar şişip, elmacık kemikleri kızarmaya başladığı zaman duygu alışverişi gerçekleşiyor. Bu çerçevede yapılan bir araştırmada 10 erkeğe aynı kadının iki fotoğrafı gösterildi. Fotoğrafların birinde kadının gözbebekleri rötuş ile büyütülmüş, daha hisli bir ifade kazandırılmıştı. On erkekten sekizinin rötuşlu fotoğraftaki kadını tercih ettikleri gözlendi. Erkekler farkında olmadan kadının yüzündeki arzulu ifadeyi tercih etmişlerdi. Bu gibi deneylerden de anlaşıldığı gibi 'kadın ile erkeği yakınlaştıran faktörler arasında öncelikle karşılıklı tanılar' geliyor.

İlk adım kadından
Cyrulnik, kadınların erkeğe karşı duygularını daima saklamayı tercih ettiklerini çünkü küçümsenmekten korktuklarını söylüyor. Ancak aşkına karşılık aldığı zaman her şeyi yönetenin aslında kadın olduğunu ve erkeğin tüm davranışlarını kontrol ettiğini belirtiyor. Öte yandan Cyrulnik, ilk adımını erkek attığı zannedilse de ilk işareti daima kadının verdiğini vurguluyor. Cyrulnik, "Lokantada karşılıklı oturan iki aşığı izleyin. Aşıklar konuşmadan önce birçok şeyi görsel, vücut ve kokusal mesajlarla önceden söylemiş gibidirler. Bu kokusal mesajlar, bazı hayvanlar tarafından da salgılanan feromonlar aracılığıyla iletiliyor."

Ünlü fransız psikolog Michel Bozon, "Eş seçiminde erkekler, kadınların güzelliklerine bakarken, kadınlar erkeklerin sosyal durumu ön planda tutup, ciddiyet ve istikrar ararlar" diyor, ancak "Gençler ebeveynlerinin geleneksel stratejilerine uymuyor. Karakterlerine en uygun kişileri arıyorlar" diye sürdürüyor.

İtalyan Sosyolog Francesco Alberoni ise aşk konusunu farklı bir açıdan inceledi. Alberoni, "Aşık olmak kolektif bir hareketin doğuşudur" diyor ve günümüzde aşk değerlendirmelerinin tamamen tersine dönmüş olduğunu söylüyor. Alberoni'ye göre aşkın artık güzel bir evlilikle sonuçlanması rafa kaldırılmış. Aşk, tamamen kişisel ilişkilere bağlı. Yani anne, babalar bu işe karışmıyorlar.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır