Bu krizden en az zararla kurtulması gereken Türkiye hâlâ sürünüyor. Niye?.
Çünkü Türkiye'de siyasi liderlik eksiği var.
Güvenilir olan bilgili değil, bilgisi olanlar da halkın güvenini kaybetmiş durumda.
Borç ve faiz batağına batan devletin gelirlerini arttırıp harcamalarını kısmaktan başka çaresi yok.
Emeklilik yaşı yükseltilecek;
Köylüye siyasi fiyat ödenmeyecek;
Yabancı yatırımları cezbetmek için uluslararası hakem kabul edilecek..
Çünkü yabancılar, ihtilâf anında kazık yemeyeceğinden emin olmak istiyor. Haklılar.. "Hakimler vicdanları ile cüzdanları arasına sıkıştı" diyen onlar değil biziz..
Bu ve benzeri tedbirleri hükümet, IMF'yi memnun etmek için değil, ülke ekonomisini kurtarmak için öngördü.
Ama siyasi ideolojileri dışa kapanmaktan yana olan partiler ve çıkar çevreleri, IMF'yi emperyalizmin icra memuru gibi görüp göstermekten vazgeçmiyor.
FP Genel Başkanı Kutan dün "Türkiye, denize düşen yılana sarılır misali IMF'ye sarıldı" dedi.. MHP lideri Bahçeli, dayatmaya boyun eğilmeyeceğini söyledi.. Ecevit, 1980 öncesindeki kadar değilse bile yine de kuşkulu, kararsız..
IMF ceberrut bir polis değil, ekonomisi hastalanan ülkelerin kendi rızaları ile yardımına başvurdukları bir hastanedir.
Bunu herkesin anlaması lâzım.
Ya bu doktorun yardımından yararlanacağız veya "kocakarı ilâçları"na devam edeceğiz. Kuruntularımızı bedeli ortada:
En kıytırık ülkeler bile enflasyonu çözdü, biz 30 yıldır devleti kurutan, sosyal dengeleri alt üst eden bu hastalığı yenemiyoruz.
Enflasyon yüzde 50 iken devlet yüzde 110 faizle borçlanıyor, borç çığ gibi büyüyor.
On puanlık bir faiz artışı, devlete 1,6 katrilyon lira ek borç yükü getiriyor.
IMF Türkiye'ye desteğini ilân etti.
"Yapacağım dediğin reformları yap ve sonbaharda mali yardıma dayalı destek anlaşmasını imzalayalım" dedi.
Bu fırsatı heba etmek büyük vebaldir.
İktidar ortakları, kuruntularına ve saplantılarına ülkeyi feda etmesin!
İftiracıları mahkemeye vereceğini söyledi.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası yönetimi bu iddianın doğru olup olmadığını araştırıyor.
Aracı kurum bazında ahlâk dışı bir kazancın sağlandığına dair iz bulunamadı.
Bireysel yatırımcı bazında vurgun yapılmış mı; şimdi bu araştırılıyor.
Büyük ihtimalle bu da boş çıkacaktır. Ama Mesut Yılmaz'ın aklanması neye yarayacak?
Mağdurluk siyasi liderleri yüceltmez.
Seçim yenilgisinden sonra koltuğuna yapışmak yalnız Mesut Yılmaz'a değil herkese zarar veriyor.. ANAP'ı iktidarda, DYP'yi muhalefette işgalci başkanları iğdiş ediyor.
Şimdi borsadaki yatırımcılar zarar gördü.
Yarın başkalarını Allah korusun!