kapat

03.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Uçup gitsem göklere!
"Okula silah nasıl sokulur abla? Bazı öğrenciler bıçakla geliyor okula. Ters bişey yaa. Bizim uçurtmaya benzer sonları. Bak göreceksin, havada bir dakika bile kalmaz çakılır. Kartal'daki olayı düşünsene. Hoca da öldü, kız da. O vuran çocuk hani, çakıldı kaldı. Bizim uçurtma gibi yani..."

İstanbul'un sokaklarında kendi halinde süren yaşamlardan birine, Hasan'ınkine konuk oldum bir süre. Tozu dumana katan, çığlıkları, kahkahaları, Balat'ın dar sokaklarında sıralanmış evlerde yankı bulan çocukların arasındaydı Hasan. Çocuk değil, daha çok delikanlıydı.

Sırtını Haliç'in boz bulanık suyuna vermiş, parkta uçurtma yapıyordu. "Sokakta uçurtma yapmak nasıl bir şeydir ki?" diye düşündüm, iliştim yanına. Parlak, renkli uçurtma kağıtları, makas, uhu ve hatta ince kırnap yokken, uçurtma yapmak için "çocuk" olmak gerektiğini anladım hemen o an.

Gözüm çimenler üstünde duran eğribüğrü iki "çıtaya" takıldı. Uçurtma çıtası dediğin, "çıta" gibi ve üç tane olmalıydı. Ama Hasan'ın çıtaları iki tane, üstelik kalın.

"Nasıl olacak bu uçurtma?"

"Olduğu kadar"

Hasan 14 yaşında. Babası yıllar önce ölmüş, annesi de geçtiğimiz Kadir Gecesi'nde. "Şimdi amcamgillerde kalıyorum. Sonrasını bilmem," diyor. Bildiği, okuyabildiği kadar okuyacak ve polis olacak. Hele bir de motosikletli polislerden olursa...

Çok seri çalışıyor. Uçurtmayı kendisi için değil, küçük Özcan için yapıyor aslında. Bakkallarda 600 bine uçurtma satılıyor ama Özcan "İlle de büyük uçurtma," diye tutturmuş. İki çıtayı plastik iple, kocaman kulaklı düğümlerle bir güzel bağlıyor Hasan. Sonra gazeteyi çimenlere seriyor. Çıtaları üstüne koyup, kalın ambalaj bantlarıyla bir güzel yapıştırıyor. Bu arada Özcan gazete kağıtlarını minik minik kesip plastik ipe düğümlerle ekliyor. Kuyruk hazır.

"Okul nasıl gidiyor?"

"İyi."

"En sevdiğin ders?"

"Bilmem, hepsine giriyoruz işte."

"Sene sonu geldi, geçiyor musun?"

"Herhalde kalmam."

"Tatilde ne yapacaksın?"

"Geçen sene konfeksiyonda çalıştım. Yine oraya gireceğim. İyi ütücüyümdür."

"Sizin okulda da şiddet var mı Hasan?"

"Yaa abla, şiddete vakit mi var. Onların hayatları kolay herhalde. Git paşa paşa oku, bitir okulunu para kazan değil mi! Yok illa benim dediğim olacak, ben istediğim derse girerim, ben istediğim kızla çıkarım. Var mı böyle birşey?"

"Senin kız arkadaşın var mı?"

".................."

Delikanlı yüzü birden kızarıyor. Gözler uçurtmaya dönüyor, kalın plastik ip, yerde bulunan bir cam parçasıyla kesilmeye çalışılıyor.

"Anlaşılan var"

"Birini beğeniyoruz tabii, aman boşver bunları. Sence bu uçurtma uçar mı?"

"Bilmem, hiç hayatımda kare uçurtma görmedim."

"Bütün iş dengede," diyor Hasan. Özcan, Ali ve minik Elif sabırsız gözlerle kare uçurtmanın tamamlanmasını bekliyorlar.

"Okula silah nasıl sokulur abla? Bunlar saçma şeyler. Bazı öğrenciler bıçakla geliyor okula. Ters bi şey yaa. Bizim uçurtmaya benzer sonları."

"Nasıl yani? Nesi var uçurtmanın?"

"Bak göreceksin, havada bir dakika bile kalmaz çakılır. O Kartal'daki olayı düşünsene. Hoca da öldü, kız da. Çocuk, o vuran hani, çakıldı kaldı. Bizim uçurtma gibi yani..."

Uçurtmayı bitiriyor Hasan. Zemini toprakla kaplı, futbol sahasına gidiyoruz birlikte. Özcan, kare uçurtmayı parmak uçlarında yükselerek göğe uzatıyor. Hasan, plastik ipi gergin tutup koşuyor bir süre. Uçurtma sağa sola savruluyor, "yükseldi, yükseliyor, uçtu uçuyor," derken yere çakılıyor.

"Havadayken resmini çekseydin," diyor Hasan. "Çakıldığını kimse görmesin. Ayıp olur yani."

Uçurtma dağılıyor tabii, Özcan çıta ve gazete kağıdı avına çıkıyor yeniden. Elif'le Ali koşturmaca oynamaya başlıyorlar. Bir oyun bitiyor, diğeri başlıyor onlar için. Bir tek Hasan olduğu yerde "şimdi ne olacak?" diyen yüzüyle bakıyor. Hoşçakallaşıp ben de ayrılınca bir başına kalıyor parkta.

İstanbul sokaklarında, kendi halinde sürüp giden yaşamlardan biriydi Hasan'ınki. Birkaç anına konuk oldum.

Öğrendim ki, minik yürek çarpmalarına hayaller de eklenince, uçurtmanın çıtasının iki ya da üç olması hiiiç farketmiyor.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır