kapat

28.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
BAYRAKTAR BAYRAKLI(bayraktar.bayrakli@sabah.com.tr )

Kadın hakkı, takva ve akıl

Yüce Allah aile içindeki ilişkilerde, kadının yerini belirlerken, kadınla ilgili hükümlerini koyarken, takva ve akıl gücünü muhatap almakta ve o güçleri devreye sokmaktadır. Şimdi, hangi konularda takva duygusu ile akıl gücünü muhatap aldığını ele alabiliriz:

I- Kocası ölmüş kadın
Bir kadının kocasının ölmesi, aile hayatında maddi, manevi ve sosyal problemlerin çıkmasına neden olacağı için, Bakara Suresi'nin 240. Ayeti'nde bu problemlerin neler olduğunu ve nasıl çözüleceğini gündeme getirmektedir. Ayet şöyledir:

"Sizden ölüp dul eşler bırakan kimseler, hanımlarının evlerinden çıkarılmadan, bir yıla kadar bıraktıkları maldan faydalanmaları hususunda vasiyet etsinler. Eğer o kadınlar çıkıp giderlerse, kendileri hakkında yaptıkları meşru şeylerden, size bir günah yoktur. Allah azizdir, hakimdir."

Bu ayetten çıkaracağımız önemli ilkeler vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

a) Kocası ölen kadın, kocasının bıraktığı maldan istifade etme hakkını bu ayetle kazanmaktadır. Çocuğu olmayan dul bir kadının, kocasının mirasından yararlanma hakkını elde etmesi, cahiliyet toplumunda bir devrim olmuştur.

b) Dul kadın iddetini bekledikten sonra, istediği anda, kocasının evini terk edip gidebilir. Böyle bir davranış konusunda kadına hürriyet verilmiştir.

Böylece, ayetin birinci bölümü, barınma ve geçim hakkını, ikinci bölümü de evini terk etmesindeki bağımsızlığını gündeme getirmiş olmaktadır.

II- Boşanmış kadın
"Boşanmış kadınların, hakkaniyet ölçüsünde kocalarından menfaat sağlamak haklarıdır; bu, takva sahiplerinin üzerine bir borçtur." (Bakara, 241)

Boşanmış bir kadına da, aşırı gitmemek kaydıyla kocasından ekonomik bir fayda temin etme hakkını tanımaktadır. Takva sahibi Müslümanlar'ın bu hakkı tanımalarını isteyen Yüce Allah, hukukun yanında bir de takva denen samimiyet duygusunu koymaktadır. Hukukun çiğnenmemesi, hukuka riayet edilmesi ve hukukun üstünlüğünün benimsenmesi için, takva denen samimi olma hali gereklidir. Böylece, hukukun psikolojik temellerine dikkat çekmektedir. O zaman onun yanında da, ikinci bir kuvveti devreye sokmak gerekiyor.

"Allah size, işte böylece ayetlerini açıklar ki, aklınızı kullanıp düşünesiniz." (Bakara, 242)

Böylece hukuk, takva ve aklı kullanıp düşünmek bir araya gelip bir bütün oluşturmaktadır. Samimi olmayan ve aklını kullanamayan insanlar hukuku yozlaştırabilirler.

Dul kadının kocasının malından istifade etme hakkı ve gerekli gördüğünde evden ayrılma hürriyeti, boşanmış kadının ayrılmak için kocasından ekonomik menfaat alması ve nafaka istemesi gibi kadın haklarının hayat bulması ve onlara saygı duyulması için samimiyet ve aklı kullanmak psikolojik temelleri oluşturmaktadır.

Samimiyet ve akıl, hukukun sindirilmesini, benimsenmesini ve ona, saygı duyulmasının olmazsa olmazını teşkil etmektedir. İnsanlar hukuku, başka bir ifadeyle kadın hak ve hürriyetlerini, içine sindirmeli ve bu konuda samimiyet duygusundan ve akıldan yardım almalıdırlar.

Demek ki, kadın hak ve özgürlüklerin çiğnenmesinin ana nedenlerinden biri ve en önemlisi, bunların akıl ve duygu bakımından hazmedilemeyişleridir. İşte Kur'an, kadın hak ve hürriyetlerinin hazmedilmesinin terbiyesini verirken, yine insan doğasını kullanmaktadır. İnsanın manevi yapısında yer tutmayan, orada yansımayan ve orada kabul görmeyen hukuk kuralları, toplumsal düzeni ayakta tutmak için yeterli olmayacaklardır.

Karı koca arasında doğan tatsız olayların meydana getirdiği olumsuzluklar ve bunların oluşturduğu ayrılık, hak kavramını yaralamıyorsa, o toplumda terbiye yer etmiş ve hukuk temellerini bulmuş demektir. Aradaki olumsuzlukların hukuka ulaşıp onu rencide etmemesi için, bağışıklık sistemi dediğimiz takva ve aklı koruyucu olarak devreye sokan Yüce Allah, eğitimle topluma bir hukuk saygınlığı ve bilincinin verilmesinin zorunluluğunu gündeme getirmiştir.

Hukuk eğitimi, kanunları öğrenmek ve yorumlamaktan öte, hukuka saygınlığı topluma yayma faaliyetleridir. Ele aldığımız ayetlerde Yüce Allah, kadın hak ve özgürlüklerinin insanların beynine ve gönlüne yer edip mekan bulmasının eğitimini vermektedir. Kadın hak ve özgürlüklerine akılla ve gönülle yaklaşımın terbiyesini yapmaktadır.

Bir Soru Bir Cevap
Takva nedir?

Takva kavramı, dillerde dolaşır ama, manası yeterince bilinmemektedir. Takva kelimesinin kökü, vikaye'dir. Vikaye de korunmak, sakınmak manasına gelmektedir. Bunu sizlere bir misalle anlatabilirim:

Yüce Allah, biyolojik yapımız dediğimiz bedenimize bir bağışıklık sistemi koymuştur. Bu bağışıklık sistemi, dışardan gelen mikroplara karşı vücudumuzu korur, hastalanmasını önler. İşte vücudun koruyucusu olan bu bağışıklık sistemi azalınca veya mikroba karşı yetersiz kalınca vücut hastalanır.

Aynı bağışıklık sistemini Yüce Allah, manevi yapımız için de koymuştur. Kötü etkilere ve şeytana karşı insanın manevi yapısının koruyucu, yani bağışıklık sistemine de takva diyoruz. İnsanı Allah'ı karşı isyan etmekten önleyen, kötü davranışlardan alıkoyan manevi bağışıklık sistemine takva demekteyiz.

Takvanın diğer anlamı, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, ilahi olanla şeytani olanı ayırma kapasitesidir. İnsanın kendisini ve dış olaylara gönül gözüyle bakabilme gücüdür.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır