kapat

28.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Kıyağın sonu

Anayasa Mahkemesi, kamuoyunda "kıyak emeklilik" diye bilinen... Milletvekillerine "bazı ayrıcalıklar" sağlayan yasayı iptal etti.

Bu iptal "sekizinci iptal."

Yüce mahkeme "iptal kararı" vermekten bıktı.

Ama Meclis "ayrıcalık yasası" yapmaktan bıkmadı.

Dileriz ki, dün verilen iptal kararı son olmalı.

Milletvekillerimiz "kendilerini küçük düşüren" böyle uygulamalara artık tenezzül etmemeli.

SEYİR DEFTERİ
Meclis 1971'de "ilk ayrıcalık yasasını" yaptı.

Anayasa Mahkemesi "bozdu."

Sonra... 15 yıl bu konu gündeme gelmedi.

Ve 7 Mayıs 1986'da Meclis yine bir "ayrıcalık yasası" çıkardı.

Yüce mahkeme yine bozdu.

21 Nisan 1988...

"Üçüncü kez" yasa getirildi.

Anayasa Mahkemesi de "üçüncü kez" bozdu.

Dördüncü kıyak yasası 26 Ekim 1990 tarihini taşıyor.

Yüce mahkeme yine "iptal" dedi.

3 Aralık 1992... Beşinci yasa.

Ardından beşinci iptal.

26 Kasım 1994... Altıncı yasa.

Tabii "iptal."

4 Nisan 1995... Yedinci yasa.

O da "iptal."

Meclis bıkmadı.

3 Nisan 1997 tarihinde "sekizinci kez" kıyak yasası getirdi.

Ve dün sabah...

Anayasa Mahkemesi "artık yeter" dedi.

"Sekizinci kez" iptal kararı verdi.

Gerçekten de...

Artık yeter.

YASA DİYOR Kİ...
Milletvekillerinin ödenek ve yollukları ile ilgili hükümler yasalarımızda mevcut.

Buna göre...

Milletvekili "en yüksek devlet memuru maaşı kadar maaş" ve bunun yarısı oranında da "yolluk" alır.

Bürokraside "en yüksek maaş" Başbakanlık Müsteşarı'nın maaşı.

Ancak...

Milletvekilleri zaman zaman "bu kuralı" delmek istediler.

Bunun için yapılması gereken "Anayasa'yı değiştirmek."

O ise çok zor.

Milletvekilleri "kısa yoldan" sonuç almayı düşündüler.

Bazı yasalara "hükümler ekleyerek" gelecekleri ile ilgili düzenlemelere gittiler.

En başta "Emekli Sandığı Yasası" olmak üzere.

Öylesine ki...

Bir defasında Meclis "olimpiyat şampiyonlarına maaş verilmesini" konuşuyordu.

Bu konuda çıkarılan yasaya, gece yarısı "bir hüküm daha" ekleniverdi.

Eklenen hüküm yine "kıyağa dairdi."

FORMÜLLER
Emekli Sandığı'na... Veya SKK'ya... Ya da Bağ-Kur'a bağlı bir kişi milletvekili seçilirse...

Ne olacak?

Yasa şunu söylüyor:

Milletvekilliğinde geçecek olan süre "daha önceki hizmete" eklenecektir.

Bu hüküm zaman zaman milletvekillerini rahatsız etti.

Zira...

Pek çok milletvekilinin daha önce "bir sosyal güvenlik kuruluşu ile" ilişkisi olmamıştı.

Hemen "formül" düşünüldü.

"Milletvekili seçilen kişi, en üst dereceden emekli aylığına hak kazanır" diye özetlenebilecek yasal düzenlemeye gidildi.

Anayasa Mahkemesi "olmaz" dedi.

Yasayı iptal etti.

Siyasetçiler bıkmadılar...

Başka bir formül buldular.

"Borçlanma" formülü.

Yani...

Geçmişte, bir sosyal güvenlik kurumuna beş yıl prim ödeyen, milletvekili olunca "20 yıl borçlandı."

Ve 25 yıl üzerinden... En yüksek dereceden emekli oldu.

Yüce mahkeme yine iptal kararı verdi.

Demokrasilerde çare, siyasetçilerde formül tükenmez. Yeni bir formül...

"Fon" kuruldu.

Milletvekilleri, bu "özel fona" para yatırmaya başladılar...

Maaşlarının yüzde beşi oranında.

Fonda para birikecekti.

Bu para işletilecekti.

Ve milletvekillerine "iki ayrı kaynaktan" emekli maaşı ödenecekti.

Birinci kaynak "Emekli Sandığı."

İkinci kaynak "fon."

Ama fon kurulalı daha "dün bir, bugün iki."

Fonda para yok ki "ödeme yapılsın."

Yine "harika formül" bulundu.

Yasaya "şu hüküm" konuldu:

- Fonun nakit durumu gerekli ödemeleri karşılayamadığı takdirde TBMM bütçesine bu husus için konulacak ödenekten tediyede bulunulur. (4049 sayılı yasa.)

İşte dün Anayasa Mahkemesi "bu maddeye" takıldı.

Zira "kanuna karşı hile" söz konusuydu.

Ve karar:

- İptal!

YÜCE YARGI DİYOR Kİ...
Anayasa Mahkemesi diyor ki...

Meclis'e gelen kişi, "şu üç statüden birinde" bulunabilir:

1. Daha önce emekliye ayrılmıştır.

2. Emekli değildir ama... Bir sosyal güvenlik kurumuna prim ödemektedir.

3. Hiçbir sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı yoktur.

Milletvekili eğer "emekli ise..."

Emekliliği devam eder.

Ayrıca milletvekili maaş ve yolluğunu da alır.

Emekli değil ama... Bir kuruma prim ödüyorsa...

Bu kez prim ödemeye, Meclis'te devam eder.

Ve yasaya göre, emekliliğe "hangi tarihte" hak kazanacaksa...

O tarihte emekli olur.

Yani...

Milletvekilliği statüsü, emeklilik için hiçbir "öncelik ve ayrıcalık" getirmez.

Milletvekili eğer "hiçbir sosyal güvenlik kurumu" ile ilişki içinde değilse...

Bu kez "sıfırdan başlayacaktır."

Yani "25 yıl geçmeden" emekli olamayacaktır.

Bunlar "herkese uygulanan" genel kurallar.

Meclis bu kuralları deldi...

"İptallere rağmen" yine deldi.

Ve dün...

Yüce mahkeme...

"3671 sayılı yasayı değiştiren, 4234 sayılı yasanın" bazı maddelerini... Yani ayrıcalıkları... Yani kıyakları iptal etti.

AYRICALIĞA PAYDOS
Zaman zaman "bazı yasalar" çıktı.

Bunlardan "herkes" yararlandı.

"Borçlanma" yasalarından.

Ancak, borçlanan kişinin gerçekten daha önce bir çalışması... Örneğin askerliği falan" vardı.

Milletvekilleri ise...

"Kolayı" tercih ettiler.

"Eskiye dönük hizmet koşuluna" aldırmadılar.

Bir gecede emekliliğe hak kazanacak yasa yaptılar.

Yüce mahkemede dün "her şey" konuşuldu.

Bu konunun önlerine "sekizinci kez geldiği" bile...

"Meclis'in yıprandığı" bile...

Ve dediler ki:

* Milletvekili olmak, kimseye, emeklilik gibi konularda ayrıcalık sağlamaz.

* Anayasal dayanak olmadan, devlet hazinesinden... Emekli Sandığı'ndan... Kimseye ödeme yapılamaz.

* Sosyal güvenlik kurumlarının yasalarına herkes uymak zorundadır... Yasaya karşı hile anlamına gelecek yasa çıkarılamaz.

TARİHÇE
Biraz da iptallerin "tarihçesinden" bahsedelim.

"Kıyak yasasını" gün oldu Cumhurbaşkanı veto etti.

Gün oldu, bazı partiler yüce yargı yolunu işletti.

Dün karara bağlanan "konuyu" ise...

İki kişi kurcaladı:

Erdoğan Saral ile İlhan Tekeli.

Bu "ikili" İdare Mahkemesi'ne başvurdular.

"Meclis'in yaptığı iş yanlış" dediler.

İdare Mahkemesi de "davayı" Anayasa Mahkemesi'ne intikal ettirdi.

Burada bir ayrıntı daha...

Meclis "Böyle durumlarda... Saral... Tekeli gibi isimlere... Yüce Mahkeme yolunu kapatacak" formülü de buldu.

Şöyle bir yasa yaptı:

- Meclis'in çıkardığı yasa ile doğrudan ilgisi olmayanlar, İdare Mahkemesi'ne gidemezler.

Yani...

Kıyak yasası "Saral'ı... Tekeli'yi doğrudan ilgilendirmediğine" göre...

Bir daha "mahkemenin kapısını çalamayacaklar."

Anayasa Mahkemesi "Her şeyi... Ama her şeyi masaya yatırdı."

Bir değil, birkaç yasanın "bazı hükümlerini" Anayasa'ya aykırı buldu.

İptal etti...

Emeklilikte "ikinci kaynak" olarak kullanılan ve "hazineden desteklenen" fon yasası dahil.

BU SON OLSUN
Türkiye yeni bir döneme girdi.

Yeni bir Meclis ile, 2000 yılını karşılayacağız.

Sayın milletvekillerimiz!..

"Böyle işler" Atatürk'ün Meclisi'ne yakışmıyor.

Lütfen "bir daha" yapmayınız.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır